Yapılacak Hizmet Aranıyor
Bizim kasabaya bilinen tarihte ilk kez bir bakan gelecek. Koskoca bakan bir memlekete neden gelir? Bal gibi hizmet için; yoksa gelmesine gerek kalmaz.
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, en azından bir süreliğine, başka bir varoluşsal bunalıma dönüşmesidir." - Franz Kafka"
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, en azından bir süreliğine, başka bir varoluşsal bunalıma dönüşmesidir." - Franz Kafka"
Bizim kasabaya bilinen tarihte ilk kez bir bakan gelecek. Koskoca bakan bir memlekete neden gelir? Bal gibi hizmet için; yoksa gelmesine gerek kalmaz.
Her kes onu bahane bulma konusunda meşhur kılmıştı. Abidin Bahane. Aslında O’ bahane yaratmıyordu, her şeye ama her şeye yorum getiriyor, getirebiliyordu.
Çığlığa doğru yöneldim.Kapıda bir kaç erkek bekliyordu.Yüzleri donuk sigara içilmemesi gereken yerde sürekli sigara içiyorlardı.
Beni görünce hiç biri ne sesini çıkardı.Ne de itiraz etti.
İçeriye daldım.
Burası bir doğumhane.
Yaşamın doğduğu yer.Anne rahminden süzülen yaşam buradan filizlenip hayata sokuluyor.
Enis Batur
Bir süre sonra ayağı topallayarak ve peleriniyle cüppesi uğursuz seslerle yerlerde sürünerek içeriye Başrahip Stakios Leşkesen girdi. İki korven döndü ve ikisi de rahibe uğursuz ama ölçülü bakışlar fırlattı. Rahibin eski püskü ve kılıksız, kirli hali, üzerindeki açık taze hastalık yaraları ve bir korven için bile iğrenç olan
Köyün birinde köylünün birinin kaz sürüsü vardı. Zaten adamda kaz çobanıydı ve adı Kazımdı. Koyun güder gibi kaz güdüyordu. Kaz çobanı önüne katmış kazları giderken durup türkü söylemeye başlayınca kazlar etrafına toplanıyor ve onu dinliyorlardı. Böyle sazsız, cazsız, müziksiz türkü söylemek Kazımı mutsuz ediyordu. Kazım bir gün arkadaşlarından
Eve koştum ayakkabılarımı sakladığım yerden çıkarıp, bir kutuya koydum. Küçük çocuğun yanına gidip kutuyu uzattım. Çocuk kutuyu alıp açtığında ayakkabıları görünce gözleri parladı, çok mutlu oldu.
Ona göre insanların büyük çoğunluğu gerzek sınıfına giriyordu. Bu tip insanları gördüğünde ya da birine kızdığında ona kısaca gerzo demekten çekinmezdi. Yolda, minibüste, çarşıda, pazarda kimi görse hiç fark etmiyordu. Yeter ki öyle birisini görmesin.
"Organizma her gün binlerce insan ve aileye ulusal internet ağı üzerinden çeşitli testler gönderiyor. Bu arada amaç ölüm sonrası yaşamı tercih eden kişilerin sağlıklı bireyler olarak topluma ve organizmaya kazandırılması."
"Ruhumuzda iki farklı saksıda, aynı topraklar kullanılarak ekilmiş iki bitki yetiştirdiğimizi varsayalım. Bitkiler ışık, su ve sevgi ile beslenir ve büyürler değil mi? Biz dert çiçeğimizi karanlıkta bırakacağız ve gözyaşlarımızla sulamayacağız. İlgilenmedikçe, üzerinde durmadıkça üzüntümüzün kaynağında ne varsa gün be gün solacak. Belli bir zaman sonra dertlerimizin kuruduğunu
Ya da acımadı kine, hiç acımadı, duymadım bile,derlerdi. Baharla birlikte dersleri kıranların dışında haftada birkaç kez eğitim şefinin odasına çağırılanlar vardı. Bunlar resmen o odaya ve dayağa aboneydi. Ya zamanında kalkmazlar, ya yataklarını toplamazlar ya da etütlere geç kalırlardı. Bizim sınıfta da bu ekipten bir iki kişi vardı.
Daros'un güçlü kollarını bedeninde hissetmek Baia'nın başını döndürmüştü. Daha önce de, şu son altı ayda pek çok defa fırsatlar kollayıp fırsatlar yaratarak yalnız kalmıştılar. Kendilerine mahremiyet sağlayacak yerler ve zamanlar ayarlamıştılar ama şu an bir başkaydı. Her şey kendiliğinden oluyordu. Bu beraber son geceleriydi. Yarın gece Kızıl Dolunay
Canima sevgilerimle
Doğan Cüceloğlu