Korku
Bir partiden ilçe başkanlığına aday olacağımız tuttu. Kaptık delege listesini, o köy senin bu kasaba benim dolaşıyoruz. Sözümona delege avlıyoruz.
"Benim için bir kitap, bir buz baltası olmalı, içimizdeki donmuş denizi kırmak için." - Franz Kafka"
"Benim için bir kitap, bir buz baltası olmalı, içimizdeki donmuş denizi kırmak için." - Franz Kafka"
Bir partiden ilçe başkanlığına aday olacağımız tuttu. Kaptık delege listesini, o köy senin bu kasaba benim dolaşıyoruz. Sözümona delege avlıyoruz.
Engin yine depoya geç kaldı.
Billurcu Hotel, evimizin hemen bitişiğindeki üç yıldızlı otel. İç işleri bakanının misafirleri zaman zaman eve sığmayınca tutarız odalarını o otelde ağırlarız
Enis Batur
Ayşecik in babası sarayın sütçüsüydü. Saray yakınlarındaki bir kasabada küçük bir çiftliği vardı. Her sabah saraya taze süt götürürdü. Çiftliklerinden saray rahatça görülüyordu. İki yıldır Ayşecik arada sırada, Baba ben de seninle geleyim. Sarayın nasıl bir yer olduğunu çok merak ediyorum der dururdu. Fakat babası Ayşecik in kaybolacağından
Babam, her sabah pırıl pırıl tıraşını olur, öyle çıkardı evden; bir kere bile kirli sakalla golaştığını görmedim onun.
Sırtlan gruplarının dışladığı, aralarında barındırmadığı Zobo adındaki sırtlan bir şehrin çok yakınlarına gelmişti. Çayırın ortasında toparlak bir şey dikkatini çekti. Bu neydi? Zobo, onu kokladı. Burnuyla ittirdi. Yuvarlanıyordu. Biraz daha, biraz daha derken, o yuvarlandıkça, Zobo zevk aldıkça, oyun sürdü. Daha sonra oyunu bıraktı. Yorulmuştu. Çimenlere yattı. Uyuyakaldı.
Yol boyunca dalıp dalıp giderdi . Dizlerine, ayakkabısının tokasından vazgeçince pencere dışına . Kızıyordum konuşmamasına. Dikiz aynasına öksürebiliyordum. Kızıla mora bürünürken yüzüme, çizgilerine, egzoz dumanının dağılmasına rağmen bir türlü göremediğim köyün boşluğuna doğru bakabiliyordum.
Bir hırsızın gözyaşları dökerek, isyan ederek anlattığı bir olaydırVaroşların en sefil mahallerinde işe çıktığı o günü anlatıyordu. Bir gün öğle saatlerinde bir eve girmişti. Bir ev ne kadar eski o kadar döküntü olsa da oradan hiç umulmayacak ölçüde küçük bir hazinenin çıkma ihtimali hep yüksekti. Yastık altında ki
2013 Ağustos’da öldürülen, birbirinden farklı hikayesi olan,26 kadının anısına.
Koşuyordum, yağmurda koşuyordu. Ben yatay, o dikey. İkimizin de derdi başkaydı. O, beni düşünmüyordu ki. Ben, onun farkındaydım, ıslandığım için. Gözyaşlarımın tuzunun, kendine, karıştığını bilse, bu kadar fütursuzca yağar mıydı bilmem.
Sıcaklar birdenbire bastırınca gökyüzüne yükselen buharlar İstanbulun üzerine tekrar yağmur olup düşüverdi Ancak buna yaz yağmuru diyorlar. Hani bölgesel yağan yağmurlardan
Her sene yılbaşlarında hindiler, tavuklar kesiliyor. Bu hindiler, tavuklar hayvan değil mi? İspanyada matadorların katlettiği boğalar ve kafası çekiçlerle patlatılarak avlanan fok balıkları, Çinde kesilen köpekler hayvan değil mi?
İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmuştur. Aralarında biraz farklılıklar bulunmaktadır ama yine de
Bir ara "sahildeki o yaşlı adamın aşina mavi gözleri" yine aklıma düşmüştü.
Kimdi? Ve hala kimliğini çözemediğim bir sırrın beynimdeki geri dönüş-ileri dönüş filmin şeritlerini sararken eşim ağzıma pirzolayı uzatıp;
"Daldın yine tabağındakiler hala duruyor,yine nerelerdesin?" diye sorduğunda o ana yeniden dönmüştüm.
Ahmet Altan