İlke Ersoy'a Mektuplar 1 / Sardunya Zamanları
Sardunya zamanlarıydı ve her şeye rağmen mutluyduk...
"Tanrı'dan torpil bekleyenlere selam olsun, bizler cehennemde bile iyi bir hikaye yazarız." - Charles Bukowski"
"Tanrı'dan torpil bekleyenlere selam olsun, bizler cehennemde bile iyi bir hikaye yazarız." - Charles Bukowski"
Sardunya zamanlarıydı ve her şeye rağmen mutluyduk...
Hayat, uzun ince bir yol mu dersiniz? Veya bilinmez bir karanlıktan, sonsuz aydınlık ufuklara çıkış mı? Ya da her gün çiğnemekten bir türlü usanmadığımız iki kapılı bir hanın, birinci ve sonuncu kapıları mı?
Sorular, sorular!
Yine titretiyor gönlümü yaşanmış türküler; yine rutin bir acı veriyor gönlüme. “Lambada Titreyen Alev Üşüyor” yine. Ben üşüyorum…
Mutluluğun resmini de yapabilirsiniz yazısını da yazabilirsiniz ama en güzeli yaşamaktır onu.O..Bu..Şu demeden, kaçmadan yakalamak üzere,sevgiyle..
küçücük bir tebessüm bazen hiç ummadığınız anda öyle bir gelir ki yıllar geçse de hatırladığınızda hep gülümsersiniz. öyle bir şey işte
Sadeliğe dokunur ellerimiz ,bizlerin asıl sevdikleri unutmamaya çalıştığımızdır.Yaşlanır bir gün ölenleri unutmamak için anılara dalıp bir daha aynı dünyayı yaşamak...
Artık insanlara tahammül edemeyen ve tüm insanlığı yok etmek isteyen belki de cani bir kadın..
Üşüyorum ben. Sanki çıplağım. Sanki korunmasızım. Sanki ben, ben değilim. Sanki anlamsız her şey. Dost kuytumu arıyorum böyle zamanlarda. Beraber ağlayabilirim onunla. Anlamasa da benimle ağlar, beni sarar, ısıtır dost kuytum.
Kederlerinle ortaya çıkan dertlerin,
zayıf anında vurmaktadır seni..
Oysa ki daha dün nasıl da güçlüydün ? Ama bugün, bir anda işte, dirençsiz bir zamanda bulurken kendini
bakarsın ki girmişsin içine yalnızlığının...
Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk
Karanlık bir dünyada bir ışık aramanın sonsuz mutluluğunu terk edip bütün mum ışıklarını parmak uçlarımla söndürerek kendimi kör karanlık kuyulara atmak çılgınlığıydı bendeki deli sevda. Yaşamanın zifiri karanlığında bir tek ışık bulamamanın hüznüydü gözlerinde bir pırıltı aramak. Çok muydu mazlum rolüne girmeden güzel bir oyunda oynamak?
Yaşıyoruz; eğitilip, doğmadan sicilimize yazılan borcu ödemek için çalışıyoruz. Kimi zaman sorgusuz sualsiz, kimi zaman isyan.
Fakat, borçlarımızla da olsa, yaşıyoruz.
Samimi bir Müslüman için hayatındaki en önemli şey Allah’ın rızasını kazanmak ve O’nun emir ve yasaklarına uyarak yaşamaya çalışmaktır.
Neden yaşamla birebir ilişkisi vardır tiyatronun? Çünkü o, yaşamın içinden damıtır oyunlarını. Ve yaşamın kendisi bir tiyatrodur aslında.Bebeklikte başlar oyunculuk. Her ağlayışında kendisini anne veya babasının koynunda bulan bebek, ilk oyununu sergiler.Hiçbir fiziksel sorunu olmasa bile ağlaması oyunun ilk sahnesidir. Evet o sahneler, sahnelere eklenir ve en saf,
"Başka bir şehirde de,bir akşamüstü, bir çay kaşığının çay bardağıyla buluşmasının o neşeli sesinin, duvarlara çarpıp geri gelişini, gözlerimle görebilirdim.Başka bir şehrin kaldırım taşlarını sayarken de hayaller kurabilirdim.Akşam güneşinin vurduğu bir masada,sıcak bir kahvenin dumanına karışan sohbetler yapabilirdim başka herhangi bir şehirde.Ve yine o herhangi bir şehir,tüm sokaklarını
Temel sanat, yaşamdır. İnsan gibi yaşamak, çok insani bir istektir. Bazı insanların iz bırakma çabaları bu sanata yöneldi. Önce kendisine, sonra ailesi, ülkesi ve insanlığa yararlı çocuklar yetiştirmenin önemini kavradılar; onların iz bırakma çabaları da, insan oldu. İnsanlığa yararlı insan…
ben kimim,aslında ne severim,nasıl yaşamak isterim bu hayatı sorusu var hep...
zaman gelir gün geçer... zamanı kovalamaya yetmez ki gücün akrebe asılasın
Peyami Safa