Meleğim
Dingin bir liman gibidir gece oysa sığınmamıza izin verir ama yinede ne kadar kaçabiliriz kendimizden ne kadar saklayabiliriz içimizde biriktirdiklerimizi?
"Yazmak, dünyayı kurtarmaz ama en azından düşmanı biraz sinirlendirir." – Franz Kafka"
"Yazmak, dünyayı kurtarmaz ama en azından düşmanı biraz sinirlendirir." – Franz Kafka"
Dingin bir liman gibidir gece oysa sığınmamıza izin verir ama yinede ne kadar kaçabiliriz kendimizden ne kadar saklayabiliriz içimizde biriktirdiklerimizi?
Yanındayım…
Seni görmek, yüzüne bakmak, “ölsem de olur” dediğim andan sonra,
“hadi biraz daha bak gözlerime”
“ya da sen dur ben bakayım baktıklarıma”
“Az daha, biraz daha, lütfen”
Alevlerinden kaçmış ruhani bir kısrak çıkıyor kadının içinden. Yağmurun terbiyelediği, kabarmış toprak gibi...
“Hani bana sık sık sorardın ya.?. Yeniden dünyaya gelsen ne olmak isterdin “ diye o zamanlar susar cevap vermezdim.
İşte yıllar sonra cevabım : Ben aslında sen olmak isterdim….
Şimdi yabancılığın yüreğimi kanatan bir öyküdür. Ve bu öykünün içinde senden sonra yaşanan her güne yazılmış pişmanlıklar, gözyaşları, hatalar, aşk sanılan duygular, en çok da yalanlar gizlidir.
Herşeye rağmen sevmek güzel, sevmek kolay
ve ben sevmeyi seviyorum, bencilce, beklentisiz,
bedeli sadece 'sevgi' olan sevgiyle. Zor olan mı? Sevilmek.. O da umrumda değil!
Günlerden bir gün aşkımı bir ada iskelesinde kaybettimve belki aşkıma ihanet etmek için belki de onu unutmak içindir bilmiyorum.Kendimi yeni bir vücut ararken bulmuştum. Buldum mu diye sorarsanız?yazıyı okumanız gerekecek...
“bir yanım seviyorsan gitme tehdidin de,
seviyorsan kal diyemiyor dilsiz yüreğim...”
sen ki...
parmaklarından dökülen her kelime için ömrümden bir parça verebileceğim
Yıldızlar ülkesidir aslında hayallere açılan pencere ve hepimizin özgürce dolaştığı. Sorsanız ne bir rehberde kayıtlıdır, ne bir resmi makamda, ne de internet sitelerinde. Ne bir yönetimi, ne rejimi, ne dini, ne de yönetileni vardır. Yıldızlar ülkesinin.
aşka inanıp,sonralarda kandığını sanan herkese ithaf olunur...
Cümlelerim tuzak kuruyor bana…Aslında anlatmak istediğim şeyler başka…..
Yaşlı, olabildiğince beli bükülmüş kambur bir adam gibiydi, yaprağın tutunduğu! Öksürüyordu ağaç, bastonu yoktu belki ama olsaydı inan o da tutamayacaktı. Duruyordu işte, kökünden tutunmuş, bir beden gibi yerde yatan çamura.
Çamur bendim, yaşlı ağaç... Bu hayattır; o sarı yaprak sakın sen olma sevgili!
Bu nehir ki kendisini kullanmak isteyenlere bataklık gibi kendisine yardım etme çabasında olanlara bir köprü gibi olacaktı.
Oysa diye başlıyorsa bir yazı, bilmek gerekir ki içinde yaşanan olayların, üzülen ve yanan bir yüreğin, küllenmiş bir sevdanın izleri vardır. Dökülen göz yaşlarının akıp gitmek için kendine yeni bir yol aradığı günlerdir.
Oysa neler yapılmazdı ki yaşan
Susuyorsun. Susmanı duymak öyle acı ki! gidişinde kalanlarla başbaşa olmak öyle öyle dayanılmaz ki! kalan “hiçbirşey”se; insan “hiçbirşey”e dayanamaz ki! dayanmak en azından tek bir şey ister: “dayanacak birşey”! imkans
Beyazlarımı giyinmek istiyorum, maviler bağlayıp. Sana gelmek istiyorum, kendimi rüzgara bırakıp.