Bana Senı Anlatsana
Tut kaldir ellerinle ellerimi topraktan
Her sonbaharda ayrılırmış ağaç yapraktan
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Tut kaldir ellerinle ellerimi topraktan
Her sonbaharda ayrılırmış ağaç yapraktan
ey sevgili senin eteğinin küçük bir parçasını parisin tüm giyim mağazalarına değişmem. eyfel kulesi, nasıl parisin göbeğine vurulmuş bir şaheser ise, izin ver ey sevgili göbeğinin tam ortasından seni öpüşüm de aşkımızın şaheseri olsun. ey sevgili çin işkencelerin geçerken bile seni unutamamaktayım. bütün çin ayaklar altına alsa bile
Yakın zamanda takip ettiniz basından da, bir profesör bir doçentin hayatına son verdi. Bunlar göz önünde olan ve topluma örnek olması gereken insanlar iken hele de yaptıklarına bir bakın. Paylaşamadıkları bir kadın mı ya da maddiyat mı, para mı pul mu? Sanmıyorum aslında bunların hiç biri değil, dizginleyemedikleri
Bugün yüreğimizin giysisi nedir diye düşündüm de? Hep oradan çıktı mesele. Düne kadar yüreğimizden sevgi eksilirse çıplak kalırız gibi düşünüyordum, bugün farklı. Neden mi? İşte o ilk davranışımız ya da duygumuz ağlamak, tüm düşüncelerimi değiştiriverdi!
Yanlış anlaşılmaları düzeltmek için, iletişim kurmaya çalışıyorum karşıdaki kişiyle. Telefon etmek istiyorum. ona. Ya meşgul oluyor ya da çağrılarıma cevap vermiyor. Aradaki mesafe, söz anlamında kilometrelerce büyüyor. Yan yana hiç gelemediğimiz için, nerede ve nasıl yaşadığımı bilmiyor. Onun yaşamını bildiğim için, telefonda konuşurken acılarını hissedebiliyorum.
Biliyordu, yine cevap gelmeyecekti ama bir kez daha yazdi. Bir kez daha satirlara doktu hislerini. Iki dakika gecmeden her zamanki gibi son gorulme yazisi ekraninda belirdi. Sasirmamisti ama incinmisti.
Mutluluk sensin, mutsuzluk da. Su şırıltısı da sensin, boğulmak da sensin. Bir çocuk sevinci yaşarım yanında. Her daim can diye dolaşırsın damarımda. Ey sevgili beni lüks arabalar içinde görmek istersin. Dersin ki bu araba bile sana yakışmaz, sana jip almalıyım. Kafanı sen benle bozarsın, ben seninle. Ey sevgili
hayallerde gölgeni
rüyalarda sevgini
umutlarda sevdanı yaşadım
müneccimin gelecek dediği melek
senden önce aldığım her nefeste
Kötülüklerden etkilenmeyen,koruması olmayan,yoksul ama mutlu bir yaşam süren sadece gariban çöpçü idi.Herkes bunu nasıl başardığını merak ediyordu.O da anlattı:
Yine cay koydunmu geç vakitte üsenmeden
Yaninda birde sigara yak bitmeden
Birini, birşeyleri feda etmeden sevmekten daha büyük mutluluk ne olabilir ki .Acıyorum sevmeden ölmek zorunda kalanlara. ag
Ele gecirir bedenini heybetli bir ofke... Once bir guzel kendi kendine soylenirsin... Sonra da ona soylenirsin... Sonra tekrar kendine ve sonra tekrar ona...
Bir gün sormuşlar alp erenlerden birine: -Sevginin sadece sözünü edenlerle onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? -Bakın göstereyim, demiş o yiğit adam.
Ve dostun sarf ettiği her söz, yüreğinize ve ruhunuza merhem kabilindendir.
Yerine göre dostun attığı gülün taş, taşın gül mesabesinde olması da dostluğun bir cilvesidir demek lazım gelir.
İşte AŞK da öyle sarar yüreği. Tıpkı sarmaşık gibi var olan en özel duyguyu emer ve güçlenir. Sevgidir bu duygu. İnsanın doğasında ruhunu besleyen tek kutsal duygudur. Aşk onu emer de emer. Beslendikce büyür girdiği yürekte.
Aşk dediğimiz bu müthiş duygunun gönlümüzün meşherinde hiçbir şeyin teferruat ve gereksiz olmadığını daha iyi anlıyorum...
İnsanlara zulmeden diktatörler, kim olursanız olun, milliyetiniz ne olursa olsun, sizleri cehennemde görmek için can atan milyonlarca mazlum ve masum insan sabır ile bekliyor hem dünyada hem de ahrette...
Orhan Pamuk