Ben Bugün Doğmadım ki
Sen sakın doğum günümü kutlama
Benim doğum günüm
Senin bana geldiğin gün bir tanem
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Sen sakın doğum günümü kutlama
Benim doğum günüm
Senin bana geldiğin gün bir tanem
Bugün bir şarkı dinledim. Öyle bir duygusu vardı ki tıpkı frezya çiçeği gibi narin ve iç gıdıklayıcıydı. Dedim ki bu duyguları bir erkek taşıyamaz. Erkek it gibi sever, eşek gibi sever. Böyle bir duyguyu kadın yüreğinde barındırırdı ancak. Kuşlardan, bulutlardan, nergislerden, güllerden bahseden bir ruh anca narin bir
Yıldızları toplayıp merdiven yapıp odana
Gizlice içeri süzülürken parmakların ucunda
Uyandırmadan seyretmek doya doya
Her dönüşünde saklanmak yatağın dibine
içmeden sarhoşum geceler boyu
sensiz sabahlara erdemi sonu
ay tutuldu gece yıldız uyudu
bir tek senden vazgeçemedim
Önce bana dönüktün. işte o an gözlerin bir ova kadar büyüktü. Sonra yan duruşunu gördüm, gözlerin sanki başımın yanından vızlayıp geçen bir kurşundu. Daha sonra sırtını döndün bana. Giderken arkandan baktım sadece. Bir saç telin düştü kaderime. Öyle ince bir saçın vardı ki, onunla ben, birden koptuk sanki
İnsanlara zulmeden diktatörler, kim olursanız olun, milliyetiniz ne olursa olsun, sizleri cehennemde görmek için can atan milyonlarca mazlum ve masum insan sabır ile bekliyor hem dünyada hem de ahrette...
Renklere mi küskünsün ki saçlarını bir fırça gibi savurup dünyayı siyaha, beyaza, yeşile, maviye boyamamaktasın. Bir küstüm çiçeği misin ki, bir bahar dalı gibi bana güzellik yaşatmazsın. Nedir sendeki bu telaş? Güvercinler gibi camlara yıldız yağmuru gibi yağarsın. Ruhun acısından bana billur bir göl bırakmaz. Çalkantılı ve bulanık
İçinde bulunduğumuz şu mübarek günlerde, dünyanın her tarafında kan ve gözyaşı var. İnsanlarda ki merhamet ve sevgi duyguları rafa kalkmış durumda. Eminim ki Yüce Tanrı olup bitenleri dikkat ile izliyor, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ancak bunların, yani insanlıktan uzak olanların bir kısmı hemen cezalandırıldığı halde, bir kısmına da
Bir şairin en güzel dizesini çalarsın, yerine sevgilini koyarsın, çaldığın dizeyi sevgilinin kulağına fısıldarsın, biraz da gözyaşı geçişli gülümseme: aşk-ı şahane…
Aşk, sevişmelerden kalan hüzündür…
Aşık mı olacaksın; diğer tüm dertlerini çareleriyle birlikte unut…
sevmiyorum… sevmiyorum… sevmiyorum sensiz ne pazarları ne başka zamanları…
\*anlamak istemediğin bu kadar basit bir cümle işte\*
''Korkunun olduğu yerde aşk yoktur cesarettir sevmek'' der bir özlü söz. Cesaretin varsa vatanını seversin ve ölüme bile gözünü kıpmadan gidersin, arslan yürekli Mehmetçik'ler gibi. Cesaretin varsa beğendiğin bir kıza aracılar yolu ile değil de, gider kendin söylersin''Seni Seviyorum''diye. Cesaretin varsa edebiyata, şiire ve yazmaya, çalışmaya, yüreğini koyarak
Biliyor muydun?... Meşeler, çok güçlüdür. Kökleri, toprağın derinlerine iner ve yayılır. Meşenin bu derinliğe doğru dalışını ve çeperlere açılımını aynı esirgemezlikle kucaklar toprak... Ve ağaç, büyük bir güvenle birleşir toprakla. Güven duymadığı peliti, toprak istemez; pelit güven duymazsa, sereserpe veremez kendini toprağa.
Biri olsa hayatımızda, ama öyle biri olsa ki başka kimse olmasa bile hiç yalnız hissetmesek kendimizi. O gittiğinde de sanki hayatımızdan herkes gitmiş, her şeyimizi kaybetmiş gibi hissetsek; yerine kimi, neyi koysak dolduramasak boşluğunu. Ama keşke o hiç gitmese
Yüreğimin cümlelerini gözlerine sırtlanan kadın,
Kollarının güçsüzlüğüne bıraktım iki gözyaşı boşluğu çocukluğumu.Kağıttan gemi bile yapamayan ellerimle bir bahar çizdim gözlerinin en küçük bahçesine.Kirpiklerinin ıslaklığına dayanamayan köprülerin dibinde sorguladım ellerinin sıcaklığından yoksun gözlerimi.Sesinin yokluğunu yaşatma bana..Büründüğün yokluğu kaldır üzerinden..Düş senli düşlerime..Geceye yıldızları sererek gel gözlerime..Biliyorum ki; güldün
Emrah Safa Gürkan