Tasarruf Bilinci!
Güya, paranın başında bulunan bir insanın,
Nasıl olur da delik bir çorabı giymeyi tercih edebilir?
Öyle ya ne büyük bir gaf!
Oysaki hiç farkında olmaya da bilir!
Önemsemeyebilir!
"Karanlık ne kadar derinse, yeni bir gün o kadar parlaktır; yaz, yarat ve hayatın anlamını kendi kaleminle şekillendir."
"Karanlık ne kadar derinse, yeni bir gün o kadar parlaktır; yaz, yarat ve hayatın anlamını kendi kaleminle şekillendir."
Güya, paranın başında bulunan bir insanın,
Nasıl olur da delik bir çorabı giymeyi tercih edebilir?
Öyle ya ne büyük bir gaf!
Oysaki hiç farkında olmaya da bilir!
Önemsemeyebilir!
Daha önce yazdığım bir yazının tamamlayıcı bölümü.Tarih ve siyasetin küçük bir analizi denebilir.
Öğreniyorum, biraz büyüyor ve yine öğreniyorum. Öğrendiklerim yetmiyo, büyümem dormuyo hiç. Farklı tenlerde gülerek geçen anları farklı zamanlarda gözyaşlarıyla yaşıyorum. Kendimi kandırıyorum. Aldattığımı anlamam çok sürmüyo kendimi. Anladığımdaysa, aldattığımı unutuyorum.
değişim her zaman iyi anlamda kullanılmaz...değişim bazen bir çok şeyi alıp götürebilir...biz farkında olmadan yitiririz bir çok şeyi...
Gözlerim yanıyor. Uykusuz, fasılalarla toplamı yek saati bulamayan puslu gece.
Gülümsüyorum, gülümsüyorum ve biliyorum ki her şey daha iyi olacak. Olmalı da artık ya! Bu bitirdiğim 5. olumlu bakış kitabı.
Şimdiye kadar telaffuz edilen ve topluma mal olmuş bu ifadeler,
Demek ki şimdi korumayı gerektirdi.
Ve işte yeni yıl sofrası. Kimi evinde, kimisi de eğlence yerlerinde bu sofranın tadını çıkarmaya çalışıyor bir yılı geride bırakırken. Söylentilere göre, yeni yıla nasıl girersen bütün bir yıl öyle devam edermiş. Bunun için saatler yaklaşırken herkes farklı işlerle uğraşmaya başlıyor. Kimisi gülüyor, kimisi eğleniyor, kimisi dua ediyor,
peki siz hiç tamamı soru cümlesinden oluşan bir metin okudunuz mu? eğer okumamışsanız belki şimdi okumakta olduğunuz metnin tamamı soru cümlesinden oluşuyordur?
Ben balımı dudaktan esirgerken
Çiğ taneleri sonbaharı gömsün,
Biraz yana kaysın cisimler ,
Ve ayaklarım yeşersin.
Barışın, kavga ve savaşlardan sonra yapılması tuhafıma gitti. Biraz irdelemek istedim. Neden önce yapılmıyor değil mi ?
Eskiden yerli malı haftaları kutlanırdı; şimdiyse her gün ithal malları günü kutlanıyor...
18.07.2002 yıllar sonra yine yolum İstanbul'daydı. İstanbul yerinde duruyor, değişen bir şey geleceğe ait... Ama biraz daha yıpranmış ve yorgundu.
Gazetenin küpüründen çıkıp evlerimize, yüreklerimize giren ve tüylerimizi diken diken eden bir kadın kahraman o, bir şehit eşi ve belki de bir şehit annesi; Gülsüm...