"Vatan Sağolsun"
Gazetenin küpüründen çıkıp evlerimize, yüreklerimize giren ve tüylerimizi diken diken eden bir kadın kahraman o, bir şehit eşi ve belki de bir şehit annesi; Gülsüm...
"Her yeni gün, yaratıcılığın ve yaşamın anlamını keşfetmek için bir fırsattır; gece olsa da umut hep parlar."
"Her yeni gün, yaratıcılığın ve yaşamın anlamını keşfetmek için bir fırsattır; gece olsa da umut hep parlar."
Gazetenin küpüründen çıkıp evlerimize, yüreklerimize giren ve tüylerimizi diken diken eden bir kadın kahraman o, bir şehit eşi ve belki de bir şehit annesi; Gülsüm...
Deli çağları geride kalınca,vazgeçemeyeceklerini sandıkları ‘aşkım’larına bir daha
Dönüp bakmayacak bu gençler,hangi dürtüyle böyle bir vahşetin aktörü olabiliyorlar?
Rehber öğretmenlerin,rehberlik servislerinin ilgi alanı dışında mı kalıyor bütün bunlar?
Başbakanın “Malatya’ya Büyükşehir” sözünü vermesini bekliyordu, vermedi.
Vermedi çünkü Malatya’nın Büyükşehir olması için nüfusunun yetmediğini ve “10 bin” gibi bir sayıya daha ihtiyaç doyduğunu ifade etti.
Parantez içerisinde ifade edecek olursam; bu gün eşref saatimde değilim. Eşref saatimde olmuş olsaydım bu konuyu ballandıra ballandıra
Sıra terk edilen düşe geri dönmeye gelmişti ,
ama düş , yaralı bir sevgili gibi naza çekiyordu kendini...
Kim bilir neler geçiyor o küçücük yüreğinden ne fırtınalar kopuyor içerisinde.yarın için sözleştik turanla , bakalım hikayemiz nereye yol alacak.
Ocak ayının ikinci yarısını sürmekte olduğumuz bir zaman dilimini yaşamaktaydık. Kış tam anlamıyla kendini hissettirmeye devam ediyordu.
Her şey lila bugün.Lila bahar rengi,Kıyafetlerimin rengi
Ağaçtaki çiçeklerin rengi, Elimdeki kitabın rengi…
Lila baharın rengi...
Anneannem derdi ki : " Bak şu zeytin ağacına. Kırılmak, zeytine vız gelir. Kırıldığı yerden filiz verir, yeniden yeşerir onlar. Onları örnek al! "
‘’Yarınlarda umut var mı?
Bilemezdiler bir güvercin kanadına takılıp
Gideceklerini son yolculuğa…
Koştular peşinden,
Yakalandılar kalleş ölüme
Kapıdaki üçgenin içinde aylardır geceli gündüzlü hemen her renkte bir çift göz görmeye alışmıştım…
İktidar tarafından ucube olarak tanımlanan ‘İnsanlık Anıtı’nın kafası, yıkım işçileri tarafından tekbir getirilerek kesildi. Kesimden önce heykelin baş kısmı vince bağlandı. Ardından elmas kesme makinesiyle heykelin boynuna özel çelik halat geçirildi. Heykelin başının kesilmesi sırasında işçilerin “Allahuekber” demesi dikkat çekti. 27.04.2011 (http://www.gazetesok.com)
Erkenden yatınca erken boşalmıyor insan. Ben boşalmak için boş beyin arıyorum uyku tutmayınca. Ya siz? Boşalmanın dublörü seksi gelebilir size ama ben gülmüyorum. Ev ödevimi hiç bir silgi silmiyor kara tahtada. Silmeye niyetim de yok!
Mavi soluklu şehrimin deniz kokan nefesi okşuyor ensemi, uzansam dalgalı saçlarını öperim, öyle yakınız biz ikimiz…
Her şeyi görmezlikten gelebilirim ama söz konusu sağlık olunca asla…
Söze, eveleyip gevelemeden girelim.
Bazı doktorlar hastasının sıhhati için çalışırken bazı doktorlar da sırf para kazanmak için çalışıyorlar.
Şiir duyguların dilidir. Şair bu dili kullanan kişidir. Şiir yaşanılmış,hayalî,imge sembol,hayata ve insana dair ne varsa üzerinde barındırır.Şiir hayatın hikayesi,masalı, romanı,denemesidir.
Çünkü o yazın türlerde anlatmak istediklerini kısa öz bir şekilde karşıdaki kişiye anlatabiliyorsun.
Sözünü uzatmadan söyleyeceğini tam olarak söylüyorsun. Zaman kaybında cok az.
Alışkanlıklarım benden daha yorgun, anılar şimdi bir yıldız kadar uzaklarda kaldı, önümden film şeridi gibi geçiyor. Şimdi yaşadığım şehirden uzaktayım kısa süreliğine...