Rüzgarlı Tepelerde Rüzgarlı Günler
Kemalettin Tuğcu okuyor diye bir arkadaşım fena dayak yemişti.
Diğeri ise İnce Mehmet okudu diye.
Hatırlamaya başladım işte ben de o günleri.
12 Eylül öncesini.
"Yeni bir gün, yeni bir sayfa; kelimelerinle dünyanı yaz, hayat kendi şiirini bekliyor."
"Yeni bir gün, yeni bir sayfa; kelimelerinle dünyanı yaz, hayat kendi şiirini bekliyor."
Kemalettin Tuğcu okuyor diye bir arkadaşım fena dayak yemişti.
Diğeri ise İnce Mehmet okudu diye.
Hatırlamaya başladım işte ben de o günleri.
12 Eylül öncesini.
Masamda eski ve ilgiç bir şiir antolojisi, 1972 basımı okuyucularımla paylaşacak değerde olduğuna inandığım için günümüze taşıdım
Zihnimizin koridorlarında koşuşturan her tür muziplik kendilerine izin verdiğimiz oranda arzı endam ederler okura. Güçlü yada zayıf, karamsar yada optimist, mistik veya realist, nihilist yada radikal insana ait hissiyatın her bir dalga boyutu, canlılığa dair tınısını koyar ortaya. Ama mesele iddialaşmaya kadar gelecek olursa, şuna eminim ki her
Hatıra veya anı. Objelerin, seslerin ve renklerin aklımda uyandırdığı intiba. Diyalog gibi kendimle konuşmalarım ve hesaplaşmam. Zamana karşı ne yapmalıyım neden yapmalıyım?
Tohumunu onlar atıyor zamanın, ben izliyorum, golgesinde dinleniyorum asla bana kalmayacak cennetlerin…
Sen benim gökyüzümsün lütfen uçurtmalarıma zarar verme. Bil ki ilk terk edilişi uçurtmam tellere takılınca yaşamıştım.Ve hayat benim için ilk defa o zaman kördüğüm olmuştu. İlk defa uzaklara gitmek isterken uçurtmamla acılara bu kadar yakın düşmüştüm.
Saklambaç vazgeçilmezimizdi…
Bir küçük çam ağacı bile saklayabilirdi küçücük bedenimizi…
O küçücük ellerimize sığdırabileceğimiz küçük taşlar arardık beş taş oyunu için.
Sonralarda idrak ettik istop oyununun asıl adının stop olduğunu...
"Ve siz hiç cennette kadeh kaldırdınız mı? "
Ölmeyi beklemeyin dostlar ;
buyurun Avşaya.
Çocukluğumda, herkesten çok sevdiğim bazı kişiler vardı. İşte bunlardan biri Hötdük Nineydi. Annem hastalanıp hastaneye yattığında, bize bakan akrabamız.
Annem saksılara naneler ekti!
Burayı aratmasın diye
Taç yapraklı çiçekler hazırladı üzerlerine kurdele bağladı
Ve çeyizindeki tablolardan ayırdı bana
Duyguların hibe olunuyordu farkında değildin
Sana kalansa sızlı suzlu sıfatlardan başkası değildi....
"...Bir gün Y. Kemal Beyatlı ve arkadaşları Küçüksu tepelerinde bir konağa davetli olurlar. Sedat İçgören O sıralar bir konservatuar öğrencisi ve son sınıfta oku maktalarmış. Her şair ve davetli eşleri ile gelmiş. Tabi ünlü şairde kendisine hayran bir kız öğrencisiyle davete icabet etmiş...