"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

KİTAP İZLERİ

Sus Barbatus! 1

Faruk Duman

Cover Image

Yayınevi: Yapı Kredi

Yayın Yeri: İstanbul

Yayın Tarihi: 01 January 2021

Faruk Duman’ın Kış Mıntıkasında Destansı Bir Canavar: Sus Barbatus!

Faruk Duman, Yaşar Kemal geleneğini modernist ve masalsı bir dille yeniden yorumlarken, doğa, insan ve mit arasında sarsıcı bir köprü kuruyor.

Türk edebiyatının en çetin kışlarından birine hoş geldiniz. Faruk Duman, 2018'de yayımlandığında Orhan Kemal Roman Armağanı ve Cevdet Kudret Roman Ödülü'nü alarak adından söz ettiren "Sus Barbatus!" üçlemesinin ilk cildiyle okuru amansız bir doğanın ve insan ruhunun en kuytu köşelerine davet ediyor. 1979 yılının dondurucu kışında, ülkenin kuzeydoğusundaki Ç. adlı bir ilçenin köylerinde geçen roman, yalnızca bir hayatta kalma mücadelesini değil, aynı zamanda modern bir destanın da kapılarını aralıyor. Duman, bu eseriyle, edebiyatımızın köklü damarlarından beslenirken ona taze ve sarsıcı bir soluk getirmeyi başarıyor.

Romanın merkezinde, hamile karısı Zeynep ile birlikte yoksulluk ve açlığın pençesinde kıvranan Kenan yer alıyor. Dışarıda hüküm süren ve adeta romanın ana karakterlerinden birine dönüşen acımasız kış, her şeyi buzdan bir heykele çevirmiştir. Umudun tükendiği bir noktada, bir avcı kahvesinde duyduğu hikâyelerle zihninde bir kurtuluş planı belirir: efsanevi yaban domuzu "Sus Barbatus"u avlayıp satarak ailesini bu sefaletten kurtarmak. Kenan'ın bu umutsuz kararı, onu ve okuru, hem fiziki hem de mitolojik bir yolculuğun içine çeker. Duman, bu basit görünen av hikayesini, Faulkner ve Yaşar Kemal gibi ustaların modern romana getirdiği destansı derinlikle yeniden harmanlıyor.

Ancak Duman'ı özgün kılan, bu geleneği takip ederken kendi edebi patikasını açmasıdır. Yazar, masalsı ve şiirsel bir dil kullanarak, gerçekliğin katı sınırlarını esnetiyor. Doğa, onun kaleminde yalnızca bir fon değil, kendi bilinci, öfkesi ve sesi olan canlı bir varlıktır. Gökyüzü "delirmiş gibi inip kalkar", rüzgâr "kızgın köpük köpük bağırır" ve kar "ağır gülleler gibi yeryüzünü acımasızca döver". Bu yoğun doğa tasvirleri, romanın atmosferini kurmakla kalmaz, aynı zamanda karakterlerin iç dünyalarının bir yansıması haline gelir. Duman'ın anlatısı, ana hikâyenin arasına serpiştirilmiş kısa, mesel benzeri "hikaye" bölümleriyle ve en çarpıcı hamleyle, avın kendisinin, yani Sus Barbatus'un bakış açısından anlatılan bölümlerle zenginleşir.

Romanın en unutulmaz karakteri, adını verdiği sakallı yaban domuzu Sus Barbatus'tur. Duman, domuza kendi bilincini, anılarını ve içgüdüsel dünyasını bahşederek, onu basit bir av olmaktan çıkarıp mitolojik bir güce dönüştürür. Sus Barbatus'un ormandaki varlığı, doğanın ilkel ve boyun eğmez ruhunu temsil eder. Kenan'ın onu avlama arzusu, sadece ekonomik bir zorunluluk değil, aynı zamanda insanın doğa üzerindeki egemenlik arzusunun trajik bir metaforuna dönüşür. Kenan'ın avının peşindeki neredeyse çocuksu ve giderek deliliğe varan iyimserliği ile domuzun hayatta kalma mücadelesi arasındaki gerilim, romanın ana eksenini oluşturur.

"Sus Barbatus!", kolay bir okuma vaat etmiyor. Duman'ın yoğun ve katmanlı anlatımı, okurdan sabır ve dikkat talep ediyor. Atmosferi yavaş yavaş kuran, karakterlerin psikolojisine derinlemesine inen bu 500 küsur sayfalık eser, hızlı bir olay örgüsü arayanları yorabilir. Ancak metnin içine girmeyi başaran okur için, dilin ve kurgunun büyüsü, unutulmaz bir deneyim sunuyor.

Sonuç olarak Faruk Duman, "Sus Barbatus!" ile sadece başarılı bir roman kaleme almakla kalmıyor, aynı zamanda Türk edebiyatının büyük anlatı geleneğine modernist ve özgün bir halka ekliyor. İnsanın doğayla, toplumla ve kendi içindeki karanlıkla mücadelesini masalsı bir gerçekçilikle işleyen bu eser, şimdiden bir modern klasik olarak anılmayı hak ediyor. Kenan'ın, donmuş bir dünyanın ortasında, "buzdan bir domuz heykeli gibi duran" avının peşindeki yolculuğu, edebiyatımızın hafızasında derin bir iz bırakacak.

Başa Dön