Fesleğen Kokulu Günler
Hani, çocukluğumuzun vatanımız olması hasebiyle hesapsız özlemelerin bizlere uzaklardan hayal meyal el etmesi gibi bir şey bu koku…
"Yenilenmenin sessizliğinde saklıdır en derin ilham; her sabah hayat sana yeni bir sayfa açar."
"Yenilenmenin sessizliğinde saklıdır en derin ilham; her sabah hayat sana yeni bir sayfa açar."
Hani, çocukluğumuzun vatanımız olması hasebiyle hesapsız özlemelerin bizlere uzaklardan hayal meyal el etmesi gibi bir şey bu koku…
Şimdi belki de anlatacaklarım sizlere bir masal gibi gelecek. Bir Doğu masalı… Bilmem anlatsam dinler misiniz? Sizin de ilginizi çeker mi? Uçsuz bucaksız bir ovanın ortasında, tam 130 yıl, civar illerine başkentlik yapmış ve başta Moğolların istilası olmak üzere, birçok saldırılara uğramasına rağmen hâlâ dimdik ayakta kalmış bir
Eminönü vapur iskelesinin önünde, öğle saatleri miydi bilmem. 1-2 gün önce sanırım:
O bana baktı, anladım; ben de ona baktım, korkularını sileyim diye. Doğru mu yaptım, yanlış mı; bilemiyorum. Ama ona bir bedel ödenecekse sonunda, başından en büyük riski almasını öğrettim.
Emanet bir yürekle sokağın kaldırımlarını adımlarken, içimde bir hüsnükuruntuyla düşlere dalınca hep bu şiir aklıma gelir.
Hem gerçek anlamda hem düşsel anlamda evden uzaklaşırken başıma ne geleceğini bilemem. Yürürüm öyle..
Kadınlar ne ister sorusu aklıma geliyor o an. Bu soruyu okuyan kadınlar cevap olarak “aslında çok şey istemeyiz” diyeceklerdir. Sakın böyle bir cevap vermeyin. İnanın bana hiç samimi olmayacaktır cevabınız.
Bence biz kadınlar çok şey isteriz her zaman. Daha fazlasını hep daha fazlasını almak isteriz.
Cümle dolaplarını açtım. Naftalin kokmaktaydı. Düş kırıklarım eski bir Anfora içerisinde köşede duruyordu."Tozlanmış" dedim, içimle dışım arası bir fısıltıyla.Eskiden ayakkabı tamircileri olurdu, sokak aralarında minicik dükkanları. Bizimde komşumuz Feride teyzenin kocası Adem amca, ayakkabı tamir eder dururdu bütün gün.İki oğlu vardı babayiğit..İkisini de okuttu nasır tutan ellerinin, kösele
Gözlerime bakmadan uzaklardan sanki ezbere biliyormuşcasına doğrudan gönül yolumdan girdin. Belki benim yapmak isteyip beceremediğim gibi...
Mekân değişikliğinde ferahlık var der büyüklerimiz, yaşamadan anlaşılmayan kıymetli bir atasözü Yaz boyu çam, gül, reyhan, zambak kokuları ile yeniden canlandığımı hissettim. Ayağımın toprağa değmesi sanki özümle buluşmak gibiydi. Güneşin doğuşunu ve batışını engelsiz izlemek, geceleri yıldızları doyasıya seyretmek, rüzgârın yanağını okşamasını hissetmek Şehir hayatı bizi doğal güzelliklerden
Ne yağmuru bahane edebilirim,
Ne uzaklığa vurabilirim çaresizliğimi
Bahaneler değil benim sessiz ve yalnız bir akşamı kendimle paylaşmamın nedeni.
Bu soruyla aklıma İngilizce Hocam Necla Hanımın anlattıkları geldi aklıma:
Orta Amerikada yaşamış İnkaların uygarlığını araştırmak üzere ziyaret etmek isteyen arkeologlar, yerli rehberler eşliğinde yola çıkmışlar. Kısa bir süre sonra oldukça yüksek dağın tepesine kurulu İnka tapınaklarına daha varmadan, yerli rehberler aralarında fısıldaştıktan sonra yere oturuyorlar.
Anlar unutulmasın diye, sarı sayfalarda çoğaltıyorum onları... Gözyaşlarımı sayfa altlarına ekleyip kurumaya bırakıyorum sonra da... (1)
"... Fotoğrafı çeken kişinin bakış açısı ve karar anının yanında, o fotoğrafa sosyal bilimlerle ve özellikle yazı bilimi ile, anlam kazandırmak, fotoğrafın daha kolay, başka izleyenlere ulaşmasını sağlar. Fotoğraf ne kadar güçlü olursa olsun, o fotoğrafın alt yazısında, bir takım kelimelere ihtiyaç duyulur...."
Hayatın rutininden uzaklaştığım Bozcaada'da yaşadığım kısacık günlere sığan anılar...
İstanbul hava alanına tahminimden çok erken bir saatte ulaşmıştım. Dış hatlar departmanında yaklaşık dört saat sonra gelecek yolcumu karşılamak üzere beklemeye başladım. İki günlük bir uykusuzluktan sonra göz kapaklarım tonlarca ağırlık altında kalmış gibi kendiliğinden kapanmaya başlıyor, ben uyanık kalmak için direnç gösterdikçe inadına uyku, bütün çekiciliğiyle şuur
Güneş batarken, sen karşılaştığınız sabahı anlatıyorsun, zamana aldanıyorsun aslında bilmeden, istemeden aldatılıyorsun…
Hasretlerin gecelere döküldüğü, hüzünlerin içimizde bir yerlere aktığı, sayfalarca uzaklar.