Toplumda kadýnlarýn ikinci plana atýlmasý, deðer görmemesi, ezilmesi, þiddete maruz kalmasý tüm dünyada yaþanan önemli bir sorundur. Kadýnlarý düþük akýllý ve zayýf karakterli görmeleri kadýnýn toplum içerisinde erkekten daha az deðer görmesine neden olmaktadýr.

Oysa Kuran'a göre kadýn ve erkek eþittir. Kuran ayetlerine bakýldýðýnda Allah'ýn, kadýn ve erkeðe ayný þekilde hitap ettiði ve her ikisinin de ayný sorumluluklara sahip olduklarý görülmektedir. Allah Kuran'da, "Erkek olsun, kadýn olsun inanmýþ olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeðin sýrtýndaki tomurcuk kadar' bile haksýzlýða uðramayacaklardýr." (Nisa Suresi, 124) ayeti ile, samimi iman ettiði sürece kadýn ya da erkek hiç kimsenin haksýzlýða uðratýlmayacaðýný haber vermiþtir.
Kuran ahlakýndan uzak toplumlarda kadýnlarýn karþý karþýya kaldýklarý en büyük sorunlardan bir tanesi boþanma sonrasý yaþanan sýkýntýlardýr. Eþleri tarafýndan çalýþmalarý engellenen ve bu nedenle maddi yönden eþlerine baðýmlý yaþamak zorunda kalan kadýnlar, boþandýklarý zaman son derece zor durumda kalabilmektedirler. Boþandýktan sonra her iki tarafýn bazý taleplerinin olmasý, taraflarýn yalnýzca kendi çýkarlarýný düþünüyor olmalarý sorunlarýn artmasýna neden olmaktadýr.

Kuran ahlakýný yaþayan bir toplumda ise bu gibi sýkýntýlar görülmez. Kiþilerin evlilikleri gibi boþanmalarý da gönül rýzasýyla olur. Evlenirken eþler arasýnda var olan sevgi ve saygý, boþanýrken de ayný þekilde devam eder. Kuran'da kadýnlarýn boþanma durumunda sýkýntýya düþmelerini engellemek için kadýnlara nasýl davranýlmasý gerektiði ayetlerde þöyle tarif edilmektedir:

(Kocasý tarafýndan) Boþanan (kadýn)larýn maruf (meþru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)larý vardýr. Bu, sakýnanlar üzerinde bir hak (borç) týr. (Bakara Suresi, 241)

‘Onlarý yararlandýrýn, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranýnda, maruf (meþru ve örfe uygun) bir þekilde yararlandýrsýn. (Bu,) iyilik edenler üzerinde bir haktýr. Eðer onlara mehir tespit eder de, el sürmeden boþarsanýz, bu durumda -kendileri veya nikah baðý elinde olanýn baðýþlamasý hariç- tespit ettiðiniz (mehr)in yarýsý onlarýndýr. Sizin (tümünü veya fazlasýný) baðýþlamanýz takvaya daha yakýndýr. Aranýzdaki üstünlüðü (derece farkýný) unutmayýn. Þüphesiz Allah, yapmakta olduklarýnýzý görendir. (Bakara Suresi, 236-237)

Geniþ imkanlarý olan nafakayý geniþ imkanlarýna göre versin. Rýzký kýsýtlý tutulan da, artýk Allah'ýn kendisine verdiði kadarýyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiðinden baþkasýyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüðün ardýndan bir kolaylýðý kýlýp-verecektir. (Talak Suresi, 7)
Kadýnlara evlilik sýrasýnda verilmiþ olan mallarýn boþandýktan sonra geri alýnmamasý gerektiði ,barýnma ihtiyaçlarýnýn saðlanmasý, kadýnlara zorla mirasçý olunmaya kalkýþýlmamasý da ayetlerle bildirilmiþtir.

Yüce Rabbimiz Kuran'da ayrýca annelere karþý gösterilecek güzel ahlakýn önemine de dikkat çekmiþtir. "Biz insana, anne ve babasýna (karþý) güzelliði (ilke edinmesini) tavsiye ettik..." (Ankebut Suresi, 8)

"De ki: "Gelin size Rabbiniz'in neleri haram kýldýðýný okuyayým: O'na hiçbir þeyi ortak koþmayýn, anne-babaya iyilik edin, …" (Enam Suresi, 151) Allah, annenin çocuðu dünyaya getirebilmek ve büyütebilmek için büyük zorluklara göðüs gerdiðini hatýrlatarak, onun üzerindeki emeðine de dikkat çekmektedir: "Biz insana anne ve babasýný (onlara iyilikle davranmayý) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnýnda) taþýmýþtýr. Onun (sütten) ayrýlmasý, iki yýl içindedir. "Hem Bana, hem anne ve babana þükret, dönüþ yalnýz Banadýr." (Lokman Suresi, 14)

Kuran ahlakýný yaþayan bir insan için önemli olan, kiþinin kadýn ya da erkek olmasý deðil, Allah'a derin bir iman ve korkuyla baðlanmýþ olmasýdýr. Allah katýnda deðerli olan ise, Kuran ahlakýný en güzel þekilde yaþamaya çalýþan ve Allah'ýn emir ve yasaklarýný titizlikle yerine getirmeye çalýþan insandýr.


Altuð ÖZTÜRK