"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Müdür olarak iþe yeni baþlamasýnýn verdiði acemiliði üzerinden atma çabalarý gözden kaçmýyordu. Her gelenle dikkatli bir þekilde ilgileniyor, yardýmcý olmak, problemini çözmek için var gücüyle meselenin üzerine gidiyordu. Kendi kendine söz vermiþti. Herkese eþit davranacak, sýkýntýlarý gidermek için var gücüyle çalýþacaktý. Burada olmasýnýn temelinde bu yatýyordu. Faydalý olmak, faydalý olmak… Sýkýntýlarý bertaraf etmek. Ýþin aslý belediye, halkýn iþlerini görmek için vardý. Belediyenin bir müdürü olduðuna göre bu görev kendisi için de geçerliydi. Kesin kararlýydý. Hiçbir güç kendisini bu gayretli düþüncesinden alýkoymamalýydý. Kapýdan yaþlý bir adam girince ayaða kalktý. Yaþýna hürmeten kapýya doðru yürüdü. Yaþlý adamýn kirli paltosunun cepleri þiþkindi. Sakallarý bakýmsýz, saða sola savrulmuþtu. Kendi dýþ görüntüsüne uymayan gözleri vardý: ilerlemiþ yaþýna raðmen parlak, iri, yýrtýcý… -Buyur amca! Diyerek masanýn önündeki deri koltuðu gösterdi. Adam hiç yadýrgamadan sanki daha önceden alýþýkmýþ gibi tereddütsüz oturdu koltuða. Odayý þöyle bir kolaçan etti. -Yeni baþlamýþsýn, dedi. -Öyle amca. -Hayýrlý olsun. -Allah razý olsun, sað ol. -oðlum benim derdim var. Nasýl anlatsam bilmem ki! -Anlat amca. Biz burada sizin için var. -Anlatýlacak gibi deðil ki. Bütün sýkýntýlar beni bulur, derken gözleri buðulandý, sesi titredi. Duygusallaþan müdür, onun rahatlamasý için birkaç söz daha söyledi. -Çözeriz amcacýðým, sen üzülme! Anlat. Yaþlý adam bir of çekti. Elinin dýþýyla burnunu hafifçe oynadý. Bu arada gözleri müdürün yüzünden hiç ayrýlmadý. Sanki bir cevap bekliyordu: -Görüyorsun dýþarýyý. Buz gibi, donduruyor adamý. Evde yakacak hiçbir þeyim yok… Yiyecek yok… Doðru dürüst giyecek bir þeyim de yok… Yokluk… Yokluk… müdür duygularýný gizlemek istercesine sordu: -Kimin kimsen yok mu? -Var. Keþke olmasaydý. Benimle hiç ilgilenmediler. Beni kapý dýþarý ettiler… Müdür anlatýlanlarý dinledikçe þaþkýnlýðý arttý. Adam o kadar içten konuþuyordu ki, etkisi altýnda kalmamak oldukça zordu. Evladý bunu nasýl yapardý? -Geçen kýþtý: yakacaðým kalmadý. Yardým edin, dedim. Beni kapý dýþarý etmiþti… müdür bey dayanamadý. Acýdýðý yüzünden belli oluyordu: -Tamam amca senin iþlerini hallederiz. Masanýn gözünden çýkardýðý belgeyi doldurmak için sorular sormaya baþladý. -Adýn-soyadýn? -… Yaþlý adam bu konuyla ilgilenmiyordu. Duymazlýktan gelerek yardým talebini yineliyordu. -Amcacýðým! Bu formu dolduracaðýz. Arkadaþlar gelip ihtiyaçlarýný yerinde tespit edecekler. Ona göre yardýmý yapacaðýz… yaþlý adam yine söylediklerini tekrar etti: -Siz bana para verin yeter. Ben alýrým ihtiyaçlarýmý. Bu arada kapýda dikilen birisi, ýsrarla müdür beye iþaret ederek dýþarýya kadar çýkmasýný istiyordu. Müdür bey, saygýsýzlýk olacaðýný düþünerek: -Amca sen otur, ben hemen geliyorum, diyerek dýþarý çýktý. Kendini çaðýran ayný koridorda çalýþan müdürlerden birisiydi. -Müdürüm! Bu adam kim bilir misin? -Hayýr, bilmiyorum. -Bu here zaman aynýsýný yapar. Anlattýklarýnýn hepsi yalan. Alýþkanlýk halline getirmiþ. Her zaman ayný þeyleri söyler, bilesin diye seni çaðýrdým. Kusura bakma! -Estaðfurullah. Öðrendiðim iyi oldu. Gerçekten inanmýþtým. -Deðme tiyatroculara taþ çýkartýr vallahi. -Baksana; nasýl inandým? -Ha! Sonra oldukça zengin. Apartmanlarý var. Kendi çocuklarý bu davranýþlarýna çok kýzýyorlar, ama yapacaklarý bir þey yok. Bu iþi hobi olarak yapýyor. -Teþekkür ederim, diyerek odaya tekrar girdi. Müdür beyin yüzündeki ifadeyi tahlil etmek çok güçtü. Kýzgýnlýk mý desek? Yok, yok kendisinin çabuk kandýrýlmasýnýn bozuntusu mu? Yada adamýn oynadýðý rolün gerçekçi olmasýný verdiði buruk tebessüm mü? Gerçek olan þu ki: biraz önceki duygu yüklü konuþmasý kaybolmuþ, rahatlamýþtý. -Eee, amca ne istiyordun? Yaþlý adam býkmadan bir kez daha tekrar etti daha önce söylediklerini. Müdür bey tekrar formu okumaya baþladý: -Adresin? -… -Telefon? -… Duyduklarýný söyleyip, sen de hiç utanma yok mu? Demeyi düþündü. Her þeye raðmen vazgeçti. Ýþi bir punduna getirmeyi düþündü. Tekrar ýsrar etti: -Amca bir çayýmý iç. Ýçin ýsýnýr, hava soðuk. -Olmaz, dedi bir çýrpýda. Devam etti: -Siz bana yardým edin yeter. Ben çay falan istemem. Müdürün tavýr deðiþikliðini anlayan yaþlý adam, beklediðini bulamamanýn sýkýntýsýyla: -Bari çayýn parasýný verin dedi, arzulanan bir beklentiyle. -Sen çayý iç. Çay parasýný yine veririz. -O zaman iki çayýn parasýný verin. Müdür içten içe kýzdý. Kendi kendine söylendi: -Yüzsüzlüðün böylesi! Yaþlý adam baþka bir yerde ayný þeyleri söylemek için odayý söylenerek terk etti.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Duran Çetin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |