..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Duran Çetin




5 Nisan 2002
umutlarýn bittiði yer  
Duran Çetin
Geçmiþ bir anda gözünde canlandý. Bir elektirik hýzýyla geçti beraberliði: suyun derinliklerindeki eþini istedikleri gündeki heyecaný... niþanýný... evlendiði gündeki mutluluðunu... evliliðinin üzerinden geçen üç yýlý... Yalnýz býrakmammalýydý. Kavilleri


:BHDJ:
UMUTLARIN BÝTTÝÐÝ YER

Ýki gün önce niþanlanmýþtý. O günden beri heyecandan yerinde duramýyordu. Askerdeki niþanlýsýnýn gelmesine az kalmýþtý. Gelince hemen düðünü olacaktý.
Yýllarca bu günü beklediðini düþünerek için için sevindi. Þunun þurasýnda ne kalmýþtý. Birkaç ay sonra niþanlýsýnýn askerliði bitecekti. Çeyizinin tam olmamasý canýný sýkýyordu. Durmadan eksiklerini tamamlamaya çalýþýyordu.
Akþam komþu kýzlarý Miyase'nin evinde toplandýlar. Eðlendiler kendilerince; niþanlanmasýný kutladýlar. Ýþ güç zamanýydý, fazla gecikmeden daðýldýlar. Sabahýna orak ve olgunlaþmýþ baþaklar kendilerini bekliyordu.
Ertesi gün için tüm hazýrlýklarý yaptý. Düðününü hayal ederek uyudu. Rüyasýnda niþanlýsýný gördü. Kendisine “az kaldý, bekle geliyorum”, diyor ama gelmesine engeller çýkýyordu. Bunlarý bir türlü anlayamadý. Kalktýðýnda annesine “bu gün çok karýþýk rüyalar gördüm”, dedi. Annesi: “Hayýrdýr inþallah”, diyerek cevap verdi.
Telaþlý yapýsýyla evlerinin odalarýný dolaþtý tek tek. Çeyizlerini sakladýðý odasýna girdi. Babaannesinden kalan, ceviz sandýðýn kapaðýný açtý. Gözünün ucuyla þöyle bir baktý. Kanaviçesi sökülmemiþ iþlemesini eline aldý. Tekrar güzel bir þekilde katlayarak yerine koydu. Dýþarýdan babasýnýn sesi duyuldu:
-Kýzým haydi geç kalýyoruz!
Aceleyle çýktý evden. Elinde azýk için hazýrladýðý bohça, beyninde karmakarýþýk duygular, babasýnýn arkasýndan hýzlý adýmlarla yürüdü. Köþede, akþam beraber olduklarý arkadaþý Nefise bekliyordu. Beraber gidiyorlardý her gün.
Yol boyunca rüyasýný anlattý Nefise'ye. Zaman zaman Nefisenin cevaplarýyla güldüler.
-“Kýz, dün bir, bu gün iki. Hemen rüyasýný mý görmeye baþladýn?”
–Öyle deme! Þuramda bir korku var. Yüreðim çarpýp duruyor.
–Bir þey olmaz. Þurada ne kaldý?
–Onu demiyorum. Ýçimde bir ürperti var. Sanki bir þey olacakmýþ gibi geliyor.
–Sen de ama abartýyorsun. Kemal’in aþký baþýna vurdu her halde.
Nefisenin konuþmalarýnýn, kendisini rahatlatmak için olduðunun farkýndaydý. En yakýn arkadaþýydý. Niþanlandýðýnda en çok sevinen o olmuþtu. Dertlerini, sevinçlerini birlikte paylaþýrlardý.
–Seni de isteteceklermiþ, dedi Miyase.
–Yok kýz öyle bir þey.
–Var, var. Bana Sebahat söyledi. Aþaðýda varsa soralým, dedi.
Nefise biraz utandý:
-Biraz yavaþ konuþ, babam duyacak, dedi yarým aðýzla.
Miyase fazla konuþmadý. Kafasýndaki daðýnýklýðý toparlamaya çalýþtý. Kayýða binecekleri yamacýn baþýna geldiklerinde, gözün alabildiðine uzanan masmavi gölün, ne kadar sakin olduðunu gördü. Þaþýrdý; gölü böylesine durgun, böylesine sakin olarak hiç görmemiþti.
–Ne kadar durgun, dedi eliyle ufku iþaret ederek.
Ýki gün öncesini hatýrladý. Göldeki dalgalarýn boyu kabardýkça kabarmýþ, “kimseye geçit yok” dercesine meydan okuyordu. Hele dalgalarýn, beyaz bir canavarýn aðzýný açýp önüne gelen her þeyi yutup yok edecek þekilde baðýrmasýný andýran görüntüsü ürpertiyordu. Dalgalarýn kýyýya vurduðu andaki çýkardýðý ses, adamýn içine korku salýyordu. Öfkesini alamamýþ bir canavar gibi aðzýndan köpükler saçýyordu. Sanki hýzýný kesen karaya kýzýyordu. Þimdiki durumu çok sakindi. Týpký fýrtýnadan önceki sessizlik gibi. Sabahýn ilk ýþýklarý yansýyordu suyun yüzeyinde. Ayna tutulmuþ gibi gözü alýyordu yansýyan ýþýklar.
Aþaðýda hareket etmek üzere olan kayýðý gördüler. Kayýktakiler oldukça fazlaydý. Yukarýdan gelenleri görünce, onlarýn da binmesi için beklediler. Hýzlý adýmlarla yamaçtan aþaðýya indiler.
Kayýðýn yanýna geldiklerinde binmede tereddüt ettiler. Ýçlerinden birisi:
-Çok kalabalýk oldu. Allah korusun, bir þey olmasýn! Dedi.
–Yok caným bir þey olmaz, dedi bir baþkasý.
Miyase babasýnýn kulaðýna yanaþtý:
-Baba! Binmeyelim, dedi.
Babasý iþlerin geç kalacaðý endiþesiyle cevapladý:
-Bu kayýðýn karþýya gidip gelmesi bir saati geçer. Biz tarlaya varýncaya kadar öðle olur. Ne zaman çalýþýp da iþ yapacaðýz?
Miyase cevap vermedi. Sustu; duygularýný içine attý. “Bugün kötü bir þey olacaðýný hissediyorum”, diyemedi. Babasý varken söz ona düþmezdi.
Kayýktakilerden bazýlarýnda telaþlý sesler yükseldi:
- Binecekseniz binin de gidelim…
Bindiler sessiz ve ürkek bir þekilde. Kayýða, taþýyacaðýndan çok fazla insan binmiþti. Aslýnda hepsinin içinde bir korku vardý. Kimse belli etmemeye çalýþýyordu.
Kayýk eskiydi; sanki tahtalarý yerinden çýkacakmýþ gibiydi. Su girmemesi için sürülen zift bazý yerlerde kalkmýþ; dökülmüþtü.
Sonraki binenlerle kayýðýn su almasý iyice arttý. Ýki kiþi kayýðýn aldýðý suyu boþaltmakta zorlanýyordu. Durumu görenler korkudan titremeye baþladý. Adeta nefeslerini tuttular. Olacaklara razý bir þekilde beklediler.
Kürek çekenler, uyarýlarla biraz daha hýzlandý. Küreklerin çýkardýðý sesler duyuldu kulaklarda. Küreklerden damlayan sularýn minik dalgalar þekilde yayýlan daireleri, bazý gözler takip etti: ahenge hayranlýkla bakanlardan birisi de, annesinin yanýnda dikilen on yedi yaþýndaki Gülfidandý. Korkuyla yoðrulmuþ hayal dünyasýndaki penceresinden, gölün yüzeyinde bir þeyler arýyordu. Harman sonunda babasýnýn alacaðý altýn bileziði, koluna takacaðý günün bir an önce gelmesini istedi. Kayýðýn hafif sallanmasý ile annesinin þalvarýndan sýkýca tuttu. Farkýnda olmadan “anne!”diye baðýrdý. En az onun kadar korkan annesi, kýzýný yatýþtýrmaya çalýþtý. Biraz önce hayal dünyasýndaki gözleri kocaman oldu. Bir an ölüm geldi aklýna. Ýç dünyasýndaki anafor, onu alýp ötelere götürdü.
Kayýðýn uç kýsmýndaki sehpanýn üzerinde oturan kadýn, henüz kundaktaki çocuðuna sýmsýký sarýldý. Bir þeylerin olacaðýný sanki sezmiþti. Susturmak için aðzýna emzik verdi. Sallanan kayýkla birlikte hafifçe salladý. Gözlerindeki korku, umutsuzca arttý. Yanýnda oturan oðluna baktý. Oðlu küçük olmasýna raðmen annesine, büyük bir olgunlukla “korkmamasýný” söyledi.
Bu arada kayýk, karadan bir hayli açýlmýþtý. Erkeklerden bazýlarý geri dönülmesi gerektiðini söylediler. Yol yarýlanmýþtý zaten. Geri dönünceye kadar karþý kýyýya ulaþýlabileceðini düþünenler devam edilmesini istediler.
Kayýðýn içine giren sular her saniye daha da arttý. Boþaltýlmasý oldukça zorlaþtý. Bu korkunç düþünceden uzaklaþmak isteyen Miyase, Sebahat’a soracaðý soruyu hatýrladý. Kulaðýna eðildi fakat bir anda vazgeçti. Bunun farkýna varan Nefise, “boþ ver” der gibi baktý. Üçü de göz göze geldiler. Yüzlerinde karmaþýk duygularý yansýtan bir gülümseme oluþtu. Sonra kendi dünyalarýna döndüler.
Kayýkta sakin olma çaðrýlarý birbirini takip etti. Karadan uzaklaþýldýkca kaza durumunda kurtulma ümitleri azalýyordu. Kadýnlarýn hiç birisinin yüzme bilmemesi durumu iyice vahim hale getiriyordu. Bir anda metrelerce derinlikteki suyun altýna inmeleri an meselesiydi.
Ýçlerinden birisi:
-Bu kadar çok binilirse olacaðý bu, dedi kýzgýnlýkla.
Bir baþkasý:
- Binmeseydin, diyerek cevap verdi.
Kayýk su almaya devam etti. Herkes dizlerine kadar suyun için de kaldý. Kayýk batýyordu santim santim. Kayýkta bulunan yaþlý erkeklerden birisi baðýrdý can havliyle:
-Yüzme bilmeyenler sakýn atlamasýn. Kayýða sýkýca tutunun…
Ortalarda bulunan oldukça kilolu biri, aðýrlýðý hafifletmek için kendini gölün serin sularýna býraktý. Bunu diðer erkekler takip etti. Bu hengame içinde planda olmayan þeyler de oldu. Herkes kendi canýný düþünüyordu. Baðýrmalar yankýlandý dört bir yanda. Suya atlayanlarýn çýkardýðý sesle kadýnlarýn çýðlýklarý bir birine karýþtý. Kayýðýn suyu boþaltýlamaz olmuþtu. Kadýnlarýn korkuyla titremeleri dayanýlmazdý. Kurtuluþu çaðýran çýðlýklarý semayý kapladý, suyun derinliklerine indi. Yürekleri yaktý; hayalleri yýktý. Kimin ne dediði anlaþýlmadý.
Kayýktan atlayanlarýn birisi, dengeyi bozdu. Kayýk ters döndü suyun yüzünde. Kayýktakilerin hepsi, silkelenen meyveler gibi suyun yüzüne daðýldý.
Her þey bir anda oldu bitti. Biraz önce umutla iþine gidenlerden bir kýsmý þu anda ölümle yaþam arasýnda gidip geliyordu. Ölüm de hayat gibi gerçekti o anda. Kundaktaki çocuktan hayatýnýn baharýndaki genç kýza… geride çocuklarý bekleyen anneye kadar herkes, bu gerçekle burun burunaydý.
Bu sýkýntýyý yaþayanlarýn gözlerinde dünyanýn rengi deðiþti. Tüm tonlarý barýndýran renksiz bir renk bütün benliklerini sarmaladý. Müthiþ bir çekim gücüne sahip anaforun kucaðýnda hissettiler kendilerini. Bütün çýrpýnmalarýnýn boþuna olduðunu anladýklarýnda, her þey artýk çok geçti. Küçük bir çocuðun acizliði ile kendilerini býraktýlar, tüm duygu, düþünce ve inançlarýyla kurtuluþu olmayan bu anaforun kucaðýna.
Az sonra masmavi gölün ortasýnda kapkara görüntüsüyle, canavarý andýran ters yüz olmuþ kayýktan baþka bir þey görünmüyordu.
Haber köye çabuk ulaþtý; yanardað gibi patladý. Köy bu aðýrlýðýn altýnda kaldý. Ýniltiler duyuldu her köþede. Sönen ocaklarýn verdiði ýstýrap dayanýlmazdý; insanlarýn yüreklerini sýktýkça sýktý. Gerçekliðine inanmak istemediler. Koþtular herkes… bilinçsizce… düþünmeden… nereye koþtuklarýný bilmeden… göçmen kuþlarýn sýra sýra dizilip uçmalarý gibi, dizi dizi koþtular… toplandýlar mahþerde toplanýr gibi… mahþer günü gibiydi: yediden yetmiþe herkes bir anda orada toplandý.
Olayý görenler heyecanla olanlarý anlattý. Kayýktan sað kurtulanlar, kendilerince yorumladýlar adamýn yüreðinin yaðýný eriten bu kýyamet anýný. Yürekleri sýzlatan çýðlýklar devam etti gittikçe yükselerek.
Erkeklerden bazýlarý kurtarma düþüncesiyle suyu kulaçladý can havliyle. “Belki kurtarýrým”, düþüncesi insan üstü çabalarý beraberinde getirdi. Olay yeri karadan bir hayli uzaktaydý. Bir nefeste varýlacak gibi deðildi. Göldeki diðer kayýklar da olay yerine oldukça uzaktaydý. Canýný zor kurtaranlarýn göl kenarýndaki kayalýklarýn üzerinde oturuþlarý içlerindeki acýyý anlamaya yetiyordu.
Kimisinin kýzý, kimisinin karýsý kayýktaydý. Bir þey yapamamanýn acizliði ile bitmiþlerdi. Gözlerinde dünya artýk yoktu. Yaþamanýn gereksizliðine inandýklarý bir anda duygusuz, halsiz ve uzaktaydýlar.
Gözlerden akan yaþlar da söndüremedi yüreklerdeki ateþi. Aðlamaktan sesler kýsýldý, gözler þiþti. Bunlarýn hiç birisi gidenleri geri getirmeyecekti. En yakýnlarýnýn, gözlerinin önünde derin sularda kayboluþu ve bir þey yapamamanýn acýsý, dayanýlacak gibi deðildi.
Bunlar ilk kurbanlar deðildi, son da olmayacaktý. Daha geçen yýl iki kiþi boðulmuþtu tahýl yýkamak isterken. O zamanda yürekler daðlanmýþ, gönüller daralmýþ, son olmasý dilenmiþti. Olmadý… devam etti… sonra mý?... bilinmez…
Ýçlerinden kýzdýlar gölün ciðerlerini sökmesine. Düne kadar sunduðu nimetleri unuttular. Keþke barajý buraya yapmasaydýlar, diyerek yapanlara lanet okudular.
Gözler, durgun canavar gölün üzerinde hep bir þeyler; bir kýpýrtý, bir hareket aradý. Kim bilir, belki bu soðuk sular da sessizce aðlýyordu olanlara; gencecik yaþta gidenlere. Artýk zaman durmuþtu sanki.
Kayýðýn ters dönmesi sýrasýnda, kucaðýndaki çocuðunu düþüren annenin feryatlarý tüm canlýlarý titretti. Oðlunun yardýmýyla kayýða tutunmuþ ve hiç býrakmamýþtý. Bu onun kurtuluþuna sebep olmuþtu. Kenara çýkarýldýðýnda çocuðunu aradý hep. Halsiz bitkin ve umutsuzdu. Biri kucaðýndaki ile baðýrýyordu durmadan:
-Bu çocuk yaþýyor!
Tüm gözler o tarafa baktý. Gerçekten, kucaðýndaki kundaðýn içinde bir bebek vardý. Biraz önceki bitkin, yorgun annenin koþuþunu görmek sevindiriciydi. Anne, çok sevinmiþti ama, bu hüzün tablosunun içinde kendine yer bulamadý. Belki de bu olayýn sevindirici tek yönü buydu.
“Öldürmeyen Allah öldürmezdi.” Çocuðun kundaðýn içinde sulara batmayýþý, Musa peygamberin sepetin içinde kurtuluþunu hatýrlatýyordu.
Gidenlerin geri gelmeyeceði düþüncesiyle, suyun dibindekilerin çýkarýlmasý gerektiði konuþuldu. Telefonlarla haber duyuruldu gerekli yerlere; yardým istendi.
Yardýmýn gelmesi saatler alabilirdi. Bunun için derhal arama çalýþmalarý baþlatýldý. Gölün diðer tarafýndaki kayýklar geldi ilk önce. Üçer beþer kiþi kayýklara bindi. Ellerindeki uçlarýnda kancalar baðlý iplerle, olay yerinin yakýnýndan baþlayarak saatlerce aradýlar. Umutlarýn bittiði yerde cesetler beklendi sabýrsýzca. Zaman ilerledikçe sabýrlar tükeniyor, acýlar katlanarak büyüyordu.
Bulunan ilk ceset, iki gün önce niþanlanan Miyasenindi. Miyasenin cesedinin bulunduðu haberi herkesi derinden sarstý. Daha yeni niþanlanmýþtý. Niþanlýsýný bile görememiþti. Evlenecekti; herkes gibi yuvasý olacaktý… aðýtlar yükseldi semaya… sanki tüm dünya yerinden oynamýþtý. Bulunan ilk cesetle birlikte acýlarýný yüreklerine gömerek mezarýn yolunu tuttu gençlerden çoðu. Kazýlacak mezar sayýsý oldukça fazlaydý. Cesetler peþ peþe bulundu. Bulunan her kayýpla feryatlar biraz daha çoðaldý. Ýki kiþinin cesedi bulunamadý. Þehirden gelecek yardým beklendi.
Gölün kenarýnda dizleri üzerine çömelmiþ birisi, umutsuzca ufka bakýyordu. Çýkýp geleceðine olan inancý, hareketsiz bir þekilde gözlerini hiç kýrpmadan oraya çivilemiþti. Çok sevdiðiniz birisinin gözlerinizin önünde kaybolmasýna nasýl dayanýlýrdý ki? Geçmiþ bir anda gözünde canlandý. Bir elektrik hýzýyla geçti beraberliði: suyun derinliklerindeki eþini istedikleri günde yaþadýðý heyecaný… niþanýný… bayramlardaki ziyaretlerini… evlendiði gündeki mutluluðunu… evliliðinin üzerinden geçen üç yýl… eþinin çocuðu olmadýðý için, yaþadýðý sýkýntýsýný giderme çabalarýný… Yalnýz býrakmamalýydý. Kavilleri böyle deðildi. Kurduklarý hayallerde bunun hiç yeri yoktu. Durduðu yerde duramýyor, dünya kendisine dar geliyordu. Kendini bir cenderede sýkýldýkça sýkýldýðýný hissetti. Kendi kendini “Allah’ýn emri böyleymiþ”, diyerek rahatlatmaya çalýþtý.
Hemen yan tarafta, çevresine toplanan kadýnlar, aðýtlar yakan birini teselli etmeye çalýþýyordu.
-“Kuzum! Gülfidaným! Fidaným! Gitti yavrum, gittin… beni nasýl býraktýn? Sana bilezik alacaktým kuzuuum! Bileziðini takamadan gittin….”
Bu Gülfidanýn yanýk baðýrlý annesi Müslimeydi. Kýzýnýn heveslendiði bileziði alamamanýn sýkýntýsýný yaþýyordu. Þaþýrmýþtý, ne diyeceðini bilemiyordu belki.
Bu arada arama ekibi gelip çalýþmaya baþladý. Botlar göle indirildi. Ekipler milletin bakýþlarý arasýnda açýldý göle. Balýk adamlar gölün derin sularýna daldý. Kýsa süre sonra bulunamayan cesetlere ulaþtý; titiz bir þekilde çýkardý serin sulardan. Gülfidan, elindeki testi ile birlikte çýktý sudan. Gençliðinin ilk yýllarýnda yaratanýn huzuruna çýkacaðý yolculuða baþlamýþtý bile. Annesi çýðlýk çýðlýða baðýrýyordu.
Son iki cesetle birlikte arama çalýþmalarý tamamlandý. Yamaçtan yukarýya özenle taþýndý.
Bu arada yanýk sesiyle uzun uzun verilen sâlâ yankýlandý gök kubbede. Minareden yükselen ses, insanlarý çok etkiledi. Ýç dünyalarýndaki sarsýntýlarýn þiddeti arttý. Ölüme yakýn olmanýn verdiði ürpertici sessizliði yaþadýlar iliklerine kadar.
Köyün her tarafýnda ayný görüntüler vardý: telaþla koþuþturma… cenaze evlerindeki kalabalýk… hüzünlü yüzler… yaþlý gözler…
Vakit ikindiyi henüz geçmiþti. Cenazeleri defin iþlemleri hýzlý bir þekilde devam etti. Kazanlar suyla dolduruldu. Altýna ateþler yakýldý. Sular ýsýtýldý, serin sulardan çýkarýlanlarýn yýkanmasý için.
Bu arada mezarlarýn hazýr olduðu haberi geldi. Tabutlara konuldu birer birer. Göz yaþlarý, ýstýraplý bakýþlarla evlerinden uðurlandýlar bir daha geri dönmemek üzere. Musallâda toplandý yediden yetmiþe herkes. Cenaze namazý kýlmak için saflar tutuldu dizi dizi. Son görevlerini yapmak için huþu ile durdular yüzleri kýblede.
Ýmam öne geçti ve duygulu bir þekilde konuþmaya baþladý:
-Þu kimseler de âhiret þehîdi sayýlýr: Suda boðulanlar. Ateþte yananlar. Enkaz altýnda kalanlar…
Ýmam duygulara tercüman olacak konuþmasýna soluklanarak devam etti:
-Þehitlerle Ýlgili Bâzý Hadîs-i Þerîflerde peygamberimiz þöyle buyurmuþtur:
“Suda boðulan þehittir, ateþte yanarak ölen þehittir...”
“Þehidin borçtan baþka bütün günahlarý maðfiret olunur.”

Ýmam konuþurken, duygularýna hakim olamayanlarýn sesleri duyuldu kulaklarda. Sonra cenaze namazlarý kýlýndý. Omuzlarda taþýndý mezarlýða kadar. Kendileri için hazýrlanan ebedi istirahatgâh'a defnedildi gözyaþlarýyla.
Bazýlarýnýn mezarlarýnýn baþlarýna evlenmediklerini belirten al kýrmýzý bezler asýldý. Biri annesiyle birlikte olmak üzere dört kýz, evliliðinin üçüncü yýlýnda olan bir haným; toplam altý kiþi geriye birer mezar taþý býrakarak, geri dönmemek üzere yürekleri yakýp bitirerek gittiler. Geldikleri yere geri döndüler. Bu olayýn acýsý yýllarca unutulmadý dilden dile anlatýldý. Destanlar yazýldý arkalarýndan. Her gün yüz yüze olduklarý göl, bu ýstýraplý aný hiç unutturmadý.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn bireysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Vuslat
Öte Dünya
Bir Garip Yolcu
Sel
Honça
Komseri yolla
Çayýn Parasýnýý Ver

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Küp Ýçinde Küp
Çerçi
Ay Tutulmasý
Ýhtiyaç Anýnda Kýrýnýz
Ocak
Sorgulama
Yað desen yað deðil
Konya Dönüþü
Son
Tartalým Abi!

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ölüm [Þiir]
Özgür Çocukluðumuz [Þiir]


Duran Çetin kimdir?

1964 Konya doðumlu, öðretmenlik yapýyor. Hikaye ve roman çalýþmalarý devam ediyor. Yayýmlanan kitaplarý: 1. Bir Kucak Sevgi, Öykü, Beka Yayýnlarý (2. baský) 2. Güller Solmasýn, Öykü, Beka Yayýnlarý (2. baský) 3. Bir Adým Ötesi, Roman, Beka Yayýnlarý 4. Kýrmýzý Kardelenler, Öykü, Beka Yayýnlarý (2. baský) 5. Yolun Sonu, Roman, Beka Yayýnlarý 6. Portakal Kýzým, Roman, Beka Yayýnlarý, (2. baský) 7. Sana Bir Müjdem Var, Öykü, Beka Yayýnlarý 8. Gözlerdeki Mutluluk, Öykü, Beka Yayýnlarý 9. Toprak Gönüllüler Roman, Beka Yayýnlarý

Etkilendiði Yazarlar:
Ömer Lekesiz, Mustafa Kutlu, Necdet Ekici


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Duran Çetin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.