Tüm insanlýk bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Nurettin her zamanki yaramazlýðý ile evlerinin önünde bir o yana bir bu yana koþturuyordu. Annesi babasý çalýþmak için tarlaya gitmiþler, meydan Nurettin’e kalmýþtý. Her istediðini yapma imkaný ortadayken boþ durmak olmazdý. Kendince oyunlar üretiyor, bozuyor tekrar yapýyordu. Evlerinin önünde kendini oyuna kaptýrmýþken bir araba kornasýyla irkildi. Olduðu yerden doðruldu. Kapýný önünde lüks bir otomobil duruyordu. Nurettin arabadan inenlere ürkek gözlerle baktý bir müddet. Derken o ela gözleri siyah renkli araba üzerinde kaymaya baþladý. Ama ne arabaydý be! Ýnsanýn böyle bir arabasý olsa, diye aklýndan geçirdi. Kendisinin olsaydý mý? Nurettin arabanýn güzelliðine kendini o kadar kaptýrmýþtýn ki, neredeyse oradakileri unutuyordu. Arabanýn ön koltuðundan inen þiþman; göbeði öne sarkmýþ olan adamýn sesiyle tekrar kendine geldi. -Oðlum! Musa’nýn evi burasý mý? -Evet, burasý. -Bize çaðýrýr mýsýn? -Evde yok. -Nerede? Ne zaman gelir? -Babam tarlaya gitti. Ancak akþam gelir. Adam kasketini elinin tersiyle hafifçe kaldýrdý. Gözleri güneþe doðru yöneldi. Bu arada saatine baktý. Yüzünde oluþan sýkýntý gözlerine yansýdý. Arabadan gözlerini ayýramayan Nurettin’in baþýnda gezdirdi ellerini; okþadý: -Ne güzel gözlerin var,dedi. -… -Adýn ne senin bakiyim? -Nurettin, dedi iþtahla. -Nurettin! Baban uzakta mý? Gidebilir miyiz? Nurettin arabaya binmeyi hayal ederek “yakýn” demek istedi ama diyemedi; çünkü babasý yalan söylememesi gerektiðini öðretmiþti. Yalan söyleyeni Allah’ýn da insanlarýn da sevmeyeceðini söylemiþti. Babasýnýn sözleri aklýna gelince düþündüklerini söylemekten vazgeçti. -Uzakta, çok uzakta, dedi içi giderek. Adamýn sýkýntýsý iyice arttý. Hedefine tam da ulaþmýþken bu da olur muydu? Diðerleriyle göz göze gelip bakýþtýlar bir müddet. Adam gri pantolonunun kemerini yukarý çekti. Çare bulmuþ gibi gözleri parladý. Nurettin’in ela gözlerine baktý bütün sevecenliðiyle. Ýþini çýkýþtýrmayý hedefleyenlerin yapmasý gerekeni yaptý. -Nurettin! Dedi bütün içtenliðiyle. -Buyur amca, diyerek cevapladý Nurettin. -Bize bir örtü: sergi getirebilir misin? Nurettin nezaketle ve sempatik tavrýyla: -Tabi, dedi. Ýçeriye girip, biraz sonra omzundaki kilimle çýktý. Olanlara bir anlam veremedi. Adamlarýn üzerine oturup babasýný gelmesini bekleyeceklerini düþündü. -Buyurun, dedi. Adam kilimi iki kat yapýp, serdi. Ceketini çýkardý. Cebinden kemik saplý bir býçak çýkarýp, ceketini yanýndakilerden birine verdi. Serdiði kilimin üzerine uzandý. -Nurettin oðlum! Söyleyeceklerimi yaparsan beni çok sevindirmiþ olursun, diyerek anlatmaya baþladý. Nurettin dikkatlice adamýn anlattýklarýný dinledi. Adam en ince detayýna kadar anlattý yapacaklarýný. -Þu býçaðý eline alacaksýn. Fatiha ve ihlas suresini okuyup, býçaðý üzerimde dokundurarak gezdireceksin… -Tamam dedi Nurettin hafifçe gülümseyerek. Adam tekrar sordu: -Bu sureleri biliyorsun deðil mi? Nurettin biraz gururla: -Tabii biliyorum, dedi. -Haydi bismillah, baþlayalým o zaman. Nurettin eline aldýðý býçaðý adamýn tarif ettiði þekliyle, bir anlam veremeden ve hiç düþünmeden iðreti bir þekilde dolaþtýrdý minik elleriyle, sureleri okudu kýpýr kýpýr eden dudaklarýyla. Adam üzerinden büyük bir aðýrlýðýn kalktýðýný hissedercesine doðruldu: -Bu býçak senin olsun ister misin? Dedi. Nurettin utandý, cevap vermedi. -… -Al caným senin olsun. Yine cevap vermedi. Ama çok sevinmiþti. Kendine ait bir býçaðý olmuþtu. Nurettin bu sevinci yaþarken adam, giydiði ceketinin cebinden cüzdanýný çýkardý. Eline aldýðý parayý Nurettin’e uzattý: -Al bakalým. Bu da senin! Nurettin þaþkýnlýðýný gizleyemedi. Olanlara bir anlam veremeden adamýn yüzüne bakakaldý. Ne yapmýþtý ki, adam bu kadar çok para veriyordu. -Olmaz, dedi kesin kararlýlýkla. -Al oðlum. -Olmaz. Babam kýzar sonra. -Almazsan benim aðrýlarým geçmez ki! -… Nurettin ne yapmasý gerektiðini anlayamadan paranýn cebine sokulduðunu hissetti. Adamlar tekrar bindikleri otomobillerine binip oradan ayrýldýlar. Nurettin adamlarýn arkasýndan bakakaldý. Gerçi birazcýk arabanýn fiyakasýna tutulmuþtu. Karmaþýk duygularý yaþadý bir anda. Kaldýðý yerden oyununu oynamayý düþündü; oynayamadý. Çünkü onun þimdi parasý vardý, býçaðý vardý… Duygularý deðiþmiþ, parasýyla neler yapabileceðinin hayallerini kurmaya baþlamýþtý bile. Akþam babasý geldiðinde ilk iþ olarak olanlarý anlattý ayrýntýsýyla. Babasý olanlarý anlayýnca yüzünde gülümseme oluþtu. Hafif kahkahayla: -O Musa, ben Musa, diyerek güldü. Nurettin babasýna: -Kim Musa? Ne Musa? Diye sordu. -Oðlum! Bu köyde iki Musa var: biri ben, diðeri Canavar Musa. Onlar “ocak” olarak bilinir. Ýnsanlar onlara gelip, aðrýyan yerlerini anlattýðýn gibi kýydýrýrlar. Nurettin’in yüzünde oluþan gülüþ yakýþýklýlýðýna uygun düþtü. Babasý kucaðýna bastýrdý: -Ýnanmýþsa hiçbir þeyi kalmaz, dedi.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Duran Çetin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |