Aþýk olmayan âdem / Benzer yemiþsiz aðaca. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Ama öncesi vardý bu yolculuðun.Bu yolcukta ilk iþimize baþladýðýmýz günlerdi... Bir geceyarýsý kardeþimle beraber kiralýk olarak çalýþtýrdýðýmýz kahvehanenin kapýsý tekmelerle kýrýldý. Ýri yarý adamlar içeri girdi. Otomatik tüfekler, telsizler bir yana, ellerinde ki sopalarý bizlere doðrulttular. Baðýrdýlar, küfürler, haykýrýþlar birbirine karýþmýþtý. Önce garson bir yumrukla yere serildi.Burnu kýrýlmýþtý. Masalar sandalyeler de saða sola saçýldý, yere devrildi. Sonra bizleri duvara dizdiler. Tekme tokat vurdular tüm oyunculara. Hiç tanýmadýðýmýz, bilmediðimiz yeni bir sivil polis yapýlanmasýydý.Meþhur adý ile Ýnfaz bürosu karþýmýzdaydý.. Sakallý olan hayvani tip baðýrýyordu.“Bizden yol almadan, haber vermeden kafanýza göre kumar yapýyorsunuz hee orospu çocuklarý, kim ulan o mekancý?” diye haykýrýyordu. Kardeþim ile göz göze geldik. Ýkimizin de cesareti sýfýra düþmüþtü. “Benim” dedi kardeþim. Suratýna, karnýna inen yumruklar, tekmelerle onu da yere serdiler. “Cebinizdeki bütün paralarý masaya koyun ulan ibneler” diyordu amirleri. Masanýn üstü para doldu. Hepsini toparlayýp ceplerine koydular. Sonra da hiçbir þey olmamýþ gibi çekip gittiler. Müþteriler, ben ve kardeþim þok geçirmiþtik. Bizi soymuþlardý. Kimi kime þikayet edecektik. Ama karakol polislerinin artýk bir tavþan olduklarýný hissetmiþtik. Bu gelen adamlar bizim yolculuðumuzda arka koltuðumuzda sürekli oturacaktý. Üstelik kazandýðýmýzý onlarla paylaþacaktýk. Aylar sonra yine bir geceyarýsý karakolun ekip otosuna haftalýðýný verirken ekip þefi beni ikaz etti: “Þu ilerde park etmiþ minibüsü tanýyor musun?” diye sormuþtu. Baktým paltolu, býyýklý bir adam tek baþýna þoför koltuðunda oturmuþ bize bakýyordu. “Bugün Perþembe pazarý biliyorsun Veysi abi, pazarcýlarýn arabasýdýr” demiþtim. “Aman dikkat edin” diyordu giderken. Onu bir daha göremeyecektim. Ýki gün sonra ayný ekibin içinde yine kahveleri dolaþýrken Dev Sol militanlarýnýn kalaþnikof mermilerine hedef oldu. Tekrar içeri masaya döndüðümde oyun da bir hayli coþmuþtu. Kardeþim monolarý toplarken yine gülümsüyordu. Topladýklarýný yine daðýtýyordu. Minibüste gördüðüm o adam birden içeri girdi. “Kardeþ tuvalet neresi?” diyordu. Ocaðýn yanýndaki kapý dedik. Tuvaletten çýktýktan sonra yanýmýzdan geçerken bir anda tüm hýzýyla masanýn üstünde duran paralara elini dayadý. “Kumar masasý lan herkes kimlikleri çýkarsýn, ayaða kalkýn, duvara yaslanýn hadi duvara” diye baðýrýyordu. Ayný anda sekiz on kiþi içeri girdi. Elinde telsizi olan uzun boylu esmer, býyýklý, paltolu bir adam önlerindeydi. “Kim ulan mekancý?” sorusu yine geldi. Kardeþimle yine göz göze geldik. “Ben” deme sýrasý bendeydi. “Az önce o ekiptekilere ne kadar para verdin söyle” diyordu. Sustum. Bizi görmüþlerdi. Ne diyecektim ona? Bu alemin o sessiz yasasý aðzýmdan çýkýyordu. “Bir þey vermedim abi” dedim. Yanýma geldi. Bir tokat salladý suratýma. “Ben gördüm verdiðini söyle” diyordu. “Fiþ verdim, vergi iadesi için. Ara sýra biriktirdiðim fiþleri veriyorum” dedim. “Doðru söyle bana” diye baðýrýrken bir tokat daha salladý. “Fiþ verdim abi” dedim yeniden. “Doðru söyle bana, þubeye gittiðimizde astýðýmda seni tavana doðruyu söylersin” diyordu. “Fiþ verdim” dedim tekrar. Kardeþim, oyuncular, diðer polisler sanki bir film sahnesini izliyordu. “Nerelisin?” diye sordu. Malatya’lý olduðumu söyledim. Kýsa bir sessizlik oldu. Polisler ona bakýyordu bizi götürmek için. “Beni tanýyor musun?” diye sordu. “Yok abi tanýmýyorum” diye cevapladým. “Adým Celal Zengin” dedi. Sonra adamlarýna emir verdi. “Tamam býrakýn onlarý, kimliklerini paralarýný geri verin” diyordu. Sonra da geldikleri gibi gittiler. Her gün gazetelerde okuduðumuz o adamdý. Ýstanbul kumarhanelerini alt üst eden, kapýlarýný balyozlarla kýrýp açan, kumar ahlak masasýnýn amiriydi o adam.Balyoz Ekibin bizi onore ettiði geceydi. Bizleri azat etmiþti. O da Malatya’lýydý. Ama asýl olan neden ise polise verdiðim o para direniþiydi. Bu alemin yasasýný o da biliyordu ve ben bu iþi hakkýyla, dürüst yapan bir mekancýydým. Hem de koca Ýstanbul’un en genç barbut oynatan bir mekancýsýydým. Bilmiyordu ki benden daha genç olan on yedi yaþýndaki kardeþim asýl patrondu. Müþterilere biraz sert, otoriter davranmam bir yana, bazen aþýrýya kaçýp birilerini dövmem yüzünden kardeþim beni ikaz etti bir gün. Oyunlara karýþmamamý istedi. Paramý yine ayný þekilde alacaktým. Ben hemen kabul ettim. Yemek içmek, gezmek daha cazip gelmiþti. Sonra da bir gün meyhanede içerken birisi kulaðýma fýsýldamýþtý. "Kardeþin geceleri Gaziosmanpaþa’daki kulüplerde pokerde kahvenin hasýlatýný kaybediyor" diyordu bir muhbir. Alkolün ve o haksýzlýðýn vermiþ olduðu öfkeyle masadan fýrlamýþtým. Kahveye adým atar atmaz karþýma çýkmýþtý kardeþim. Ýki tokat attým. “Defol lan bu kahveden” diyordum tüm sinirimle. Yüzlerce müþteri arasýnda yapmýþtým bu hareketi. Suratýma baktý. Boynunu büktü ve çekip gitti. Onu bir köpek gibi sokaða atmýþtým. Kahve artýk benimdi. Kardeþimin kurmuþ olduðu o sistem çok güzel çalýþýyordu ve ben çevremdeki yalaka sürüleriyle renkli bir yaþama adým atmýþtým. Üstelik onun sayesinde kazandýðým paralarla. Sonralarý bazý haberler duyuyordum. Kardeþin bir yerde pokerde on bin dolar kazandý deniyordu. Þaþýrýyordum. Sonralarý “Kardeþin bir yerde yirmi bin kaybetti” dendi. Kazancýyla kayýplarý bir arada gelip gidiyordu. Sonra bir sabah onu semtte bir kahvede poðaça yerken gördüm. Beþ parasýz oturuyordu. Bir yýlý aþkýn sürede kahvelerde o þekilde oturdu, dolandý durdu. Ona “Gel kardeþim tekrar” diyemiyordum. Sonra yine kazandý dediler. Gaziosmanpaþa’daki bütün kulüplerde, pokerde kazanýyordu. Eyüp’te, Fatih’te her yerde adý duyuluyordu. Sonralarý “Bu ülkenin yetiþtirdiði en iyi pokerci” deniyordu. O yükselirken ben alçalýyordum. Benim düþüþümün baþladýðý yýllardý. Toplumumuzda söylenen o meþhur söze sýðýnýrdým sürekli. “Kumarda para kazanan bir Allahýn kulu yeryüzünde var mýydý sanki?” Çevresinde iþ adamlarý, sanatçýlar ve mafyöz dünyasýnýn insanlarý vardý ve milyon dolarlar ona sunuluyordu onlarýn adýna oynamasý için. Ýstanbul, Ankara, Ýzmir, Kýbrýs artýk yetmiyordu. Avrupa ülkelerindeki organizasyonlar onu bekliyordu. Bizim çevremizde ise kurduðumuz o küçük kumar dünyasýnda hayatý daðýlan insanlar yýðýlýrken, bu yolda heba olurken aramýzdan sadece kardeþim bu yolculuðu baþarýyordu.Kardeþim insanlarý bir kitap gibi okuyordu.Yeter ki onu bir kez görsün...Ertesi gün o kiþi onun gözünde artýk klasik bir eserdi. Sonra kahvehane elimden gitti.Sonra diðer iþyerlerim...Ýki barbut mekancýsý arkadaþým oyun masasýnda öldürüldü. Ýflas edenler, anasýný kesenler, karýsýný satanlar, cezaevine gidenler konvoyunu takip ettim. Bizler varoþlarýn kumarcýsýydýk. Sefil dünyamýzda artýk sýra günlük yövmiye ile þoförlük yapma sýramýz gelmiþti. Onu gördüm önümden geçerken. Son model Bmw aracýyla geçti gitti suratýma bakmadan. Yine o çukurun içine girdik ortaokul arkadaþlarýmla. Yaþlarýmýz kýrka dayanmýþtý. Bu kez koku çekmiyorduk. Duman çekiyorduk.Ciðerleri, parçalarcasýna dek o dumaný çekiyorduk … Bir gün yine duman sýrasý kavgasý yaparken tepemize dikildi kardeþim...Gülüyordu..."Gel abi hadi gidelim buradan" diyordu...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |