• ÝzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aþk |
1741
|
|
|
|
ben agora jiyan'ýn helin'inde dediði gibi sensizlik dünde kaldý bugünümde yarýnýmdasýn'ý yaþýyorum.... |
|
1742
|
|
|
|
Söz yazýlýr kelam olur.
Gönül özler dil lal olur. |
|
1743
|
|
|
|
Yaþanmýþlýðý sana býrakarak... |
|
1744
|
|
|
|
Umut ektiði tarlalar kuruduðunda, ölesiye susuzluk çeker insan. Hayat çoðu zaman seyrini ve hýzýný deðiþtirmeyen bir Doðu Ekspresi trenine benzer: Usul, gürültülü, yavaþ… Ölüme doðru akýp gittiðini düþünürüz zamanýn; ta ki o gelene kadar.
O diyorum. Adýný söylemekten korkuyorum nedense. Dudaklarým kanar, yüreðim sýzlar sanýyorum. Sonra usulca, biri içimden dilimden çalmasýn diye fýsýldýyorum. ‘Aþk’
|
|
1745
|
|
|
|
Elveda ey sevgili!
Ve evrenin sonsuz derinliklerinde beklediði sevdiðine kavuþamayanlara...
Dinmeyen deli rüzgarlarýn estiði sarp Anadolu yaylasýnýn yiðit delikanlýlarýna...
Ve sen!
Benim güller içerisindeki karanfil bakýþlý, deliþmen kokulu ESKÝMEZÝM!
Sana da,sana da elveda!
|
|
1746
|
|
|
|
Ey aþk, habersiz geldin madem, sessiz sedasýz, parmak ucunda yürüyerek, neden gidiþin bu kadar þiddetli bir kasýrga, arkanda neden yýðýnla enkaz, yeni bir düzen yaratmaný kimse istemedi ki senden, ya da gelmen için hiç çaba da harcanmadý ki, neden ansýzýn sýðýndýðýn yüreðe, nankörce açtýn savaþýný, neden masumca kabul gördüðün, asiliðini sana verdiði huzurla ehlileþtiren bu yüreðe bu kadar kolay zarar verdin, neden… |
|
1747
|
|
|
|
Çocuklar çiçektir, okullarýmýzýn, evlerimizin vazgeçilmez süsleridir. Her çocuk topraðýn baðrýnda açan bir çiçektir. Kimse çiçeklerin daha az renkli olduðunu söyleyemez. Güllerini budayýp, dikenlerini besleyemezsiniz. |
|
1748
|
|
|
|
Porselen tabaktaki dilimlenmiþ muz gibi parlýyordun. O an dilim dilim yemek istedim seni. Dudaklarýma sevinç, dilime tat, aðzýma nefis bir haz olurdun. Ah yiyebilseydim seni hiç çatal kullanmadan. Elimle bir çiftçi açlýðýyla mideye indirmek isterdim seni. |
|
1749
|
|
|
|
Umuda gebe yüreðimi kanatýp, sonsuzluða yürüyorum birkaç cümleye sýðmayan yalnýzlýðýmla. Yol alýyorum kanlý býçaðýn keskin yüzünde. Ayaklarým yalýnayak ve gözyaþlarým çýplak. Ne dipsiz kuyularda Züleyha' sýný arayan amber kokulu Yusuf'um ne de Leyla'sý için çölleri aþan Mecnun’num. Ben yalnýzlýða mülteci, ben yokluða kelepçeli.Kozasýndan yeni çýkmýþ ipekböceði gibi yalnýzlýðý taþýmakta acemiyim, hüzne boyalý yüzümle yokluðunda hep ölüme gebeyim..Ne olur örtme üstümü giderken. Ben kambur halimle hep acýlarýn en delikanlý hamalýyým, söyleyemesen de ben hep yalnýzlýðýna yamalýyým...
|
|
1750
|
|
|
|
O'na ne kadar teþk etsem azdýr.. |
|
1751
|
|
|
|
Kapat gözlerini ve bana bak: Ben diye ne varsa gördüðün, iþte o senin yokluðun…
Cezmi Ersöz
|
|
1752
|
|
|
|
…sardunyaya o bahçede aþýk oldum ben… kulübenin hemen dibinde sýra sýra öbek öbek… küsmezdiler hiç…cefa alýp vefa verirlerdi… ilginç bir fotosentez… her unutulmada salkým çiçekleriyle baðýrýrlardý biz buradayýz diye |
|
1753
|
|
|
|
Sevgiler paylaþýldýkça güzelleþir, çoðalýr. Büyür; dallanýp budaklanýr. Sarar kollarý herkesi. Onunla atýlýr nice dostluklarýn temeli, onunla kurulur yeni dünyalar.
|
|
1754
|
|
|
|
bu sabah gelirken çevreme bi baktýmda bu hayatýn bir parçasý olduðunu bilmek ne kadar güzel bir duygu aslýnda bizi üzen þeylerin bile bu hayatýn olmazsa olmazlarýndan olduðunun bilincinde olmak budenli yaþama baðlý olmak diyorum o kadar mutlu ediyorki insaný
|
|
1755
|
|
|
|
Göðsümüzden içeri sýzan o garip duygunun adýný koymaktan ödümüz patlar olsa da yinede istedik… |
|
1756
|
|
|
|
hangi iskelede yalnýz kalýrsan bilki yakarýþlarýn mektup bekler.ve onlarý sakýn bekletmeyin... |
|
1757
|
|
|
|
Su diye düþlerini icerim sebillerden..Utanýrým bazen, gözlerindeki nemli kirpikleri kurutamadigim icin...Üzülürüm inceden inceye, kapýlarýna bir gül tomurcugunda düsemedigim icin... |
|
1758
|
|
|
|
Sen "hoþçakal" diyorsun bana, dönüyorsun arkaný ya... Baðýrýyorum "gitme!" diye... Duysan döneceksin bana, biliyorum...
Duyuramýyorum... |
|
1759
|
|
|
|
Dilimin döndüðünce aþk... |
|
1760
|
|
|
|
Git demesi gerekirken insanýn, neredeyse gitme diye yalvaracak olmasý ne garip, bana gittiðini söyleyen gecenin yalancý olduðunu, gitti artýk(!) diyen dostlarýmýn birer düþman olduðunu düþünmek ne garip. Sana sarýlmadan uyuduðum gecelerin ömrümden sayýlmadýðýný düþünmek ne garip. Aldýðým nefeslerin içinde oksijen deðil, sensiz geçen her dakika içini yüreðime lanet depoladýðýmý görmek ne garip… |
|