..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Edebiyat yaþamýn öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediði biçimi verir. -Oscar Wilde
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Soyut > niyazi bircan




15 Mayýs 2010
Yayla Öyküleri  
....Kýzýl'a

niyazi bircan


Hayýrlara yor kýzým. Baþa gelen musibettir, çocuðunu gölgeye götür, baþýnda dur, aðlarsa gül, gülerse aðýt yak. Bize su yok bebem, ana sütünden mahrum, baba sevgisinden yetim, olmasýn, kalmasýn, yaþasýn bebemiz… Dedemiz sevmedi bizi, iki inek bir köpek, anangiller çok çekti, sen çekme yavrum. Deden sever seni, hele bir gül yüzüne, kurbanda et götür, ramazanda elini öp, dede ben geldim, dede suyu tarlaya, elini bana ver de öpeyim, dede kardeþim yok benim, bahçede kediler yavrulamýþ, dede ne zaman büyüyeceðim ben, duvardaki mavzeri, yüklükteki aynalý defteri ne zaman vereceksin…


:AGBI:
- 1





Ee bebeðim ee, ee bebeðim ee… Radyonun sesini kýsmalý, köy yeri burasý, anlamazlar, karanlýkta onlar, bak az sonra ezan okunacak, uyu bebeðim uyu, büyü de adam ol, köy yeri burasý; gündüz buðday, arpa, inek, kuzu… Akþam, dedikodu, çekiþme, karanlýk, bebeðim uyu, kapa radyoyu bebek uyanacak. Onlar bilemez, karanlýktayýz bebeðim; yaylalarda ürkünç sesleri, nefesleri, cinler… Abdestini al emi, ezan okunmakta, saflarý düzeltin, ee bebeðim ee, uyu da büyü bebeðim, anacýðýn görecek mi seni, anacýðýn korkmakta, kýs o adamýn sesini, karanlýkta yayla havasý, uzak ovalarýn ardýnda sabah çoktan olmuþtur… Uyu bebeðim uyu, deden neneni bir güz ikindisi atýyla; beyaz, doru atýyla göklere uçarak kaçýrmýþ, uyu bebeðim büyümek için uyu, büyüyünce masallar, ak saçlarýmdan, arpa kokan ellerimden… Anlatacaðým… Kapa radyoyu, kalk namaza git, yüzümüze güneþ doðmaz bizim, bebeðim uyudun, bak kuzular karanlýk geceden al þafaklara, melekler elmalar getirsin, yalandýr bebeðim, elmayý yiyen ölmez, inanma bebeðim…









Yazýn ortasýnda, öðlen vakti… Çalýþýlýr mý? Çalýþmalý. Çocuk büyüyecek. Para lazým, buðdayý biçsek, þöyle böyle çýksa beþ mut. Yaz biter, kýþ geçer, bahar, yaz, güz… Çocuk büyüyecek. Çalýþmalý, soðuk sularýmýz çok, dedeye söylesek, suyun yönetini çeviriverse, dedem çocuk var, dedem mamasý, boku… Peygamberdevesi, çýt çýt, dana kelle… Bu ne sestir, bu ne sessizliktir… Daðýn eteklerine kadar yüzlerce insan; kadýn, erkek, bebek, çocuk… Pantolonlar yýrtýk, yüzler yanýk ve çocuklar… Temreli elleri kollarý, daðýn yamacýnda bulanýk bir kümbet, kimi aðlata kimi sevindire… Yüzdük dedem, büyüdük de yüzdük, derilerimiz kendinden koptu, konuþtular, anlaþtýlar, suyun yöneti o adama gitti. Ya çocuklar dedem, ya memeden emilen süt, kadýn sýkýntýlý, çocuk aðlamaklý, gitsek mi buralardan… Þu ovalarý aþsak, eþeklere bindirsek yükümüzü, gitsek mi? Amca, dayý, hala gelse mi bizle? Gelmezler, bu tarlalar, aðaçlýklar, dere kenarlarý… Býrakýlmaz, býrakmazlar, býrakamayýz… Kümbetin yanýnda atlýlar, çocukken de vardý bunlar, kahverenginin üstünde týrýsa kalkan muhtar, eliyle bizi iþaret etmekte. Yanýnda ayaklarý potinli, ellerinde kaðýt, dürbün… Çocukken dedem, hani jandarmalar gelirdi, çavuþun elinde el radyosu, türküler, kadýnlar, bilmediðimiz adamlar, bunlar jandarma deðil dedem, dedem çocuk, muhtar tarlalarý ölçüyor elinde mezura… Elliklerimiz, tahtadan, acý geçirmez, yorgunluk bilmez oraklarýmýz. Muhtar biz ne biliriz imzayý, parseli… Öldü babamýz, daðýldý kardeþlerimiz… Muhtar, sabahtan akþama, bayramdan seyrana, toplaþýrsak ne iyi… Adamlar bilmediðimiz dilde konuþmaktalar, kadýnýmý sarmýþ bir sýkýntý, korkma avrat, korkma kan yanaklý kadýným, ben seni hani o Eþref’in düðününde… Muhtar konuþtu adamlarla, bunlar dedi hep fukara, bir bebeleri, üç beþ kuzu, at, serseri bir köpek bir de inekleri vardýr… Fakiriz aðabey, þu gördüðün tarla, o geldiðin yol, atýný suladýðýn o kümbet… Buralarda böylece, önce askere yollanýp sonra evlendirildik… Adam bu dedem, devlet baba göndermiþ. Sen anlamadýn tabi dedem, ben askerde yazýcýydým, en yakýn arkadaþýmsa muharebeci… Adam bu dedem, kolay mý? Devlet baba yollamýþ, enine boyuna tarlalarý ölçmekteler, ne sordularsa söyledim dedem. Suyu vermedin onu da söyledim. Bebem var dedem. Adamlar bizi fakir bellediler, öyle not düþtüler sarý sarý kâðýtlara… Kuzum, ineðim, atým, köpeðim… Bebemle avratý da sayýnca gülüþtüler… Onlarý not düþmediler dedem. Çalýþmalý, ellikler giyilecek, tak tak tak, bu ne sessizliktir… Hani nerede arý výzýltýlarý, çýt çýt öten börtü, böcek? Kadýn sýkýntýlý, aþaðýda ezanýn sesi, döne döne okumakta altmýþlýk imam, tanýdýðýmýzdýr dedem. Haftada bir Cuma dinden çýkarýz hafazanallah…



Kim bu adamlar? Adam, cevap ver. Konuþ emi. Abdestini aldýn mý? Güneþ tepemizden ayrýlmakta. Vakit geçmeden, çeþmeden su, evden elektrik gitmeden, kýl namazýný. Bitirelim iþimizi, gün bitmeden çýkmalý yola. Konuþ adam, babamdan istedin beni, önce vermedi, namazlara gelsin gitsin, düþünürüz, hayýrlýsý ne ise… Bu iþin hayrý yok adam, sen konuþmadýkça ben böyle titredikçe, bu iþin seveceni sevilesi kalmamýþ adam. Güneþ, güneþ günü uzatmakta adam, konuþ bakalým… Ben susarým, susarak sorarým sana, sen beyimizsin, evimizin direði; atýmýzýn, göçümüzün köpeðimizin sahibi, iki cihanda nasibimizsin… Bebek aðlamakta, büyüyünce sevmeyecek ninnileri, kýrklara karýþanlarýn, gizlere bürünenlerin masallarýný dinlemeyecek… Ona anamýn anasýnýn ördüðü çantayý vereceðim… Ýçinde kitap, içinde adamlar, ip atlayan kýz çocuklarý, kara tahtalarda yeni yeni masallar… Büyük þehirler, büyük büyük ovalar görecek benim çocuðum. Dede çocuk büyüyecek, ahýrda inek, bahçede kuzu, kapýda kedi köpek, etme dede, eylediðin hayýrlý deðil, yanýnda iki melek, hani iki cihanda gülsün torunun, hayýrlara dolsun torban… Yol versin su bize; arpa, buðday, kümbet dolarsa harýmdan; salatalýk, marul… Satmalý, sarý kâðýtlý potinli adamlara satmalý buralarý. Uzaklara bey, uç ovalara bey baba, hani o rüzgârýn sürüklediði, papatya, diken, parlak sarý otlar, düðün günü gelin duvaðýndaki simler gibi parlamaktayken zaman, çýkýp gitsek bir ikindi. Güz olmadan, anam babama kaçmadan, beyaz doru atý alsak, köy kahvesinde türkü çýðýrsa biri, çocuðum, ben, beyim, sen gitsek hani… Suyu bol, eþeði kuzusu kardeþ, damlarýnda ocak tüten düðünlerinde kadýn efeler oynayan o köye varsak bir vakit. Belki sabaha, belki de akþama, gün ortasý saðýlmaz inekler kadýn! Anam öðretti bunlarý; baþýný kapa, pencereden uzak dur, damak þekeri gelmiþ anne, doðacak çocuðuna, nasip olursa torununa al, sus sakýn kýprama, çocuk gelecek; karný burnunda yeni gelin, dedem dinledin mi? Dedem etme dedikçe çekiþtin bize, beyim solgun, beyim durgun, kümbetten su çeke çeke dedem biter mi bu dert?

Hayýrlara yor kýzým. Baþa gelen musibettir, çocuðunu gölgeye götür, baþýnda dur, aðlarsa gül, gülerse aðýt yak. Bize su yok bebem, ana sütünden mahrum, baba sevgisinden yetim, olmasýn, kalmasýn, yaþasýn bebemiz… Dedemiz sevmedi bizi, iki inek bir köpek, anangiller çok çekti, sen çekme yavrum. Deden sever seni, hele bir gül yüzüne, kurbanda et götür, ramazanda elini öp, dede ben geldim, dede suyu tarlaya, elini bana ver de öpeyim, dede kardeþim yok benim, bahçede kediler yavrulamýþ, dede ne zaman büyüyeceðim ben, duvardaki mavzeri, yüklükteki aynalý defteri ne zaman vereceksin…



Oðlum büyümüþ, deriden potin, lastikten don, koca koca bakar gözleri. Ey oðul, biz seni bu yaylada, uzun mu uzun tarlalarda güneþten, yýlandan, ebem otundan, böcekten koruduk, kolladýk, yüzüne isim, içine masal okuduk. Büyümüþ çocuðum, zaman akmýþ, parlamýþ sular, yaðmurlar kara, kýþlar yaza karýþmýþ, biz yaþlanmýþýz, dedemiz sað henüz, nenemiz öleli oluyor bir otuz sene. Gözlerimiz görmez olmuþ oðul, kulaklarýmýz duymaz da. Çocuðum büyümüþ, anamýn anasýndan kalma heybe, çanta, kitap, yýlan derisinden simli kemer, ellerimle ördüðüm, içlenip aðladýðým çeyizleri; içlikleri, çarþaflarý, karþý köyün yorgancýsýna iki yüz liraya tembihlenen yorganý al al… Eee bebeðim eee! Çocuðum ninni dinlemez artýk, okulda öðretmeni, camide belletmeni, imamcamýz ölmüþ on yýl önce bir gece yarýsý. Kara tahtalara isimler yazýlmýþ, Atam sen sað olasýn, köyümüz de köyümüz, biz milletin efendisiyiz, öyle miyiz oðlum? Bak büyük baban geldi, elinde tespih, baþýnda fötr, öp elini, ne dedi hocan, bahçedeki kýnalý kuzun büyüdü mü, baktýn mý keçilerin boyunlarýna, keneler a kuzum, sen bilmeden kötülük yayarlar, keçiler ölürse, inekler süt vermezse, tarlamýza su gelmezse, bu bereket, bu yanýk yüz, de ki nasýl gülsün? Çýðýr a oðlum, çeþme baþlarýnda kýzlara ýslýk, kahve köþesinde erkeklik çýðýr…







Biz kocadýk a kadýn. Düþlerimizde görülen cüceler, iliklerimize inen devler hep bir gittiler. Kalmadý a kadýn; ne yanaðýnda al kan ne baðrýmda sevgi. Geçti artýk a gülüm. Bel büküldü, zorumuz zamana yenildi, ak düþtü saçlarýmýza. Buðdayý eken yok, arpayý biçen kayýp. Ölüp gitmiþ çobanlar, yenice açýlmýþ acenteler, ilaçlar, doktorlar, baytarlar, uðrar olmuþ ölü topraðýmýza. Ama ayný sessizlik a kadýn, aç hele kara derili radyoyu, bak oðlan bahçede türkü çýðýrmakta. Korkma kadýn, sesin bittiði yerden geçtik biz, dedemiz yaþar, bize de yeni gelin bakar, allý pullu torunlar aðlaþýr durur, ölür gideriz biz de. Aç hele radyoyu, gelecekmiþ yine sarý kâðýtlý adamlar… Tarlamýzda bir bað, bir dað, bir tepe yol alýr gideriz. Aðabey fukarayýz bilesin ya. O kümbet kurudu, oðlanlar büyüdü, inekler öldü, kaldýk bir delik çorap bir fistan, hani biz böyle iki kocamýþ ey dedem; senden kalanlar ne ise bizden kalanlar, yakýn aðabey, oldu olasý sevmedi dedemiz bizi, bilin hani mahcubiyetimiz bundan, bundan biline sizin için kesmeyiþimiz kýnalý kuzuyu, ocakta piþer çayýmýz çorbamýz, kadýn at hele yere iþlemeli sofrayý, beyim, aðabeyim, biz anca bayramdan bayrama bir de bu çocuk doðdu doðalý hep üç beþ kiþilik kurduk soframýzý…



Bir yaz öðlesi vaktin ne olduðunu bilemeden biz, geldiler… Sarý sarý güçlü develere binmiþ kalabalýkça bir katar, önünde ardýnda atlar, kadýnlar, kap kacaklar. Dediler köy halký nerededir? Biz öte yurttan gelmekteyiz. Kalaycýlýk, kapçýlýk, fistancýlýk ve hurdacýlýk yaparýz. Varsa para, yoksa buðday, un, arpa, et, ekmek. Köy halký nerededir bre ocakçý baþý, varsa çayýn koy bakalým, katarýmýz yorgun, develer ürkek, yollarýnýz pek sarp. Kahvemiz doldu taþtý lakin biz dedik köylü daðdadýr, bu zamanda tarladýr, hayvandýr… Ýleriden bir kadýn, sýrtýnda aðlayan çocuðu kara mý kara, sallayýp susturmakta… Yanýmýzda yorgun oturan katar baþý, ayaklarýnda uzun botu, elinde renkli tespihi, sýkýntýlý fakat güleç, çayýný içti, katarýyla konuþtu, develeri çöktürdü, gür ve üryan sesiyle pazarý kurdurdu bir kalemde… Kahvemiz doldu kýzým, siz yoktunuz o vakit, anan babana kaçmadý, baban anana biçare yanýk… Yanan ocaðým, kurulu düzenim, kara derili radyom yok daha… Bir anam var beni beklemekte akþama, bir de davarlarým… Yerleþtiler meydana, kadýnlar kurdu ocaklarýný, irili ufaklý çadýrlar, baba direkleri, çuvallar, killer dikenli dikenli. Ana ana! Koþ ay anam! Pazar kuruldu, eski kaplarý, yýrtýk fistaný, ahýrdaki çaný al da gel. Karýnca kararýnca ocakçý baþý, þu yolculara su veriver, elinde varsa kabýn kacaðýn, ustalarýn eline býrakýver, ezan okunmadan, akþam bize kavuþmadan su niyetine hani, yapar, yür yýkar veririz… Ýlle de para deðil halam, teyzem, komþular hu! Arpa, un, buðday, ekmek hani varsa et. Katarýmýz uzun yoldan gelmekte, köyünüze gelmeden jandarma, korucu, çavuþ… Arandýk, elbet dedik de bizim marazýmýz ekmekle… Öyledir bey amca; biz böyle kendimizi bildik bileli, göçebeyiz… Yaðmurdan sele, yazdan kýraðý otlara kaçarýz…



Dedemiz bilmezdik senin allý pullu göçebeye tutulduðunu. Bilmezdiniz a kýzým. Anlatýldý da dinlemedik. Bir ben gördüm, inandým da deli dediler, anan sana hamile baban bana dargýn, duramadým gittim birkaç sene uzaklara… Dönüp yerleþelim dedik de anamýz öldü, düzenimiz yýkýldý, sütümüz kesildi, kümesimiz, ahýrýmýz tümden tarumar… Betimiz bereketimiz kaçtý a kýzým. Ben ki tutulunca o yurdun allý pullu kýzýna, hani o siz bilmezdiniz ya, göçebe bir sevdanýn peþinde süklüm püklüm, ovalar da ovalar, bir iz, bir neþe, bir su kenarý bulsak da dinlensek. Ben gayrý kýzým çok da yaþadým, çok da yoruldum… Unutmadým amma; acý, iz, o daðlar, tepeler, yeþilden yamaçlar… Ben allý kýzýn ardýnda, allý kýz katarýnýn yanýnda, belki bir iz, bir yüz, altýmda benden akýllý bir eþek; belki ölünür, belki yaþanýr… Gittim kýzým, koca Koçaþ’ý aþtým da köyümüze gerisin geriye… Duyduk amma. Asker basmýþ, korucular ateþ açmýþ, katar daðýlmýþ, çocuklar anasýz, develer adamsýz, kadýnlar biçare… Mesnetsizin biri kelimelerden hýrsýzý seçmiþ de baðýrmýþ adamcaðýzlara. Karalý karalý köylüler hep birlik olup aþmýþlar tarlalarý… Av bu ya a kýzým. Sanýrsýn izbe avý; kurt, çakal, köpek ses getirmemiþ de mesnetsizin adý muhtar…



Aðamýn duasý okundu bu sabah. Dedemin tabutu, üzeri yeþilli yazma, kimse bilmez oðul ama kimseye de anlatma… Ýmamýn arkasýnda oluk oluk akmakta köylü… Dedemiz gitti, kahvenin masasý boþ kaldý, demedi bize, ses etmedi, bilemedik allý pullu göçebe kýzýný. Yýllardýr suskunluðu bu olsa gerek, çeþme baþýna inmeyiþi, günü bitiriþi, vakti daraltýþý bundandýr demek… Koþ a oðlum! Babanýn, atanýn elini öp, iþlerini yoluna koy. Biz böyle geldik de böyle gitmeyiz. Koþ a oðlum! Atan seni bekler hani unutmazsan bayramdan bayrama…



Bilemedik a dedem. Suyun adý olmuþ Çingen yurdu. Bilemedik a dedem; meðer al gelinlikli kýzýl gelin, meðer hatunlarýn gece gördüðü yaz rüyasý, meðer onlarýn korkusu, çocuklarý uyutan, erkekleri susturan, köpekleri havlatan, gece esen yelden, gündüz çýkan buðdaydan, o anlatýlan, o bilinmeyen gelin sebepmiþ. Meðer katarýn kýzý, Çingene kalaycýsýnýn tek evladýymýþ… Bilemedik a dedem; köpeðe, çakala ses ettirmeyip çoluða çocuða mavzer doðrultan, gelini al kanlara boyayan, bilemedik ya batasýca adý muhtarmýþ…



Bilemedik a dedem… Anamýzmýþ meðer al gelinlikli gelin.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yetenekli Kaybediþler Adýna - 1 -
Jointy
Gorki"nin Çocuklarý
Bavul
Sokaðýmda
Ölümlüler
Yayla Öyküleri – 2

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yaðmur Alýþkanlýklarý [Deneme]
Akþamüstü ve Gölgeler [Deneme]


niyazi bircan kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © niyazi bircan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.