Gerçek hürriyete sahip insan oðlunun yanýna gidiyorsunuz ve ona bir baþka insaný gösteriyorsunuz. Bu ikincinin elleri, kollarý baðlanmýþtýr. Hür insana diyorsunuz ki: “Bu kollarý baðlý hemcinsine vur, onu döv, onu ez, ona karþý istediðin gibi davran!” Hür insan geriliyor; “Ben bunu yapamam, hürriyetim manidir” diyor, insanlýðýnýn cevherinde bir þeyler var ki dediklerinizi yapmak isterken bana karþý geliyor, “ben zalim olamýyorum.” Yine hür insana bir baþkasýnýn mülkü olan topraðý gösteriyorsunuz ve “Bu topraðýn sahibi kuvvetsizdir diyorsunuz, burasýný sen kullan, bu mülk senin olsun.” Hür insan bu teklifi þiddetle reddediyor: “Ben bunu yapamam diyor, zira bu mülk benim deðil, hürriyetim onu iþgal etmeme müsaade etmiyor.” Ayný hür insana: “Sen hür deðil misin? þu fikre hakaret et. Bu mazlumu tehdit et” diyorsunuz. Onun cevabý þöyle oluyor: “Ýçimde bir ilahi güç, bir ilahi kuvvet var ki yine ilahi cevher olan ruh meyvesine hakaretime izin vermiyor; mazlumu tehdit etmek isterken aðzýmý kapatýyor. “Hür insanýn þaþýrtýcý hali karþýsýnda son bir ümide baðlanan gerçek esir ona þu dilekle yaklaþýyor: “Yalan söyle bari, aldat, iftira et, izzetinefisler çiðne, namussuzu olsun teþhir et, nasýl olsa namuslu da ona karýþtýrýlacaktýr. Þu bedbaht ömrün intikamýný insanlardan böyle al!” Hür insan, bu yeryüzünde kendisini inim inim inleten esir ve zalim fitnenin mutlaka kahretmek isteyen, insanlýðý mutlaka çökertmek isteyen sesi karþýsýnda: “Sefil diyor, hür olmasaydým belki sana uyardým. Tavsiye ettiðin zilletler ne seni, ne de insanlýðý kurtaracak. Sen kendinle beraber her þeyi batýrmak istiyorsun. Ben kendimle beraber herkesi kurtarmak istiyorum. Zira hürüm. Hürriyetim bana bunu emrediyor. Her türlü hesaplar, kurnazlýklar bu emrin karþýsýnda aciz kalýyor. Senin yýkmak, devirmek istediðini ben kurtarmak isterken bu halime sen aciz diyeceksin. Evet hür olduðum için senin istediklerini yapmaktan acizim, yýkamam, iftira edemem, yalan söyleyemem, zulmedemem. Ýþte bende ki bu muhteþem aczin ilâhi adý hürriyettir.