..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > ihsan alaittin bilgen




24 Eylül 2006
Bildik Bir Öykü  
Bildik bir öykünün alýþýlmadýk kahramanlarý...

ihsan alaittin bilgen


"Paþababasý, onun için bir þeyler yapamaz mýydý?’’ Mahallenin bitirim delikanlýsýna tutulan þýmarýk, hastalýklý zengin kýzýný oynamaktan nefret ederdi.


:BGCB:

Kader, emir komuta zinciriyle aðlarýný örmeden önce: O, boynunun altýndaki ak leke denli ak talihli, ülkenin bir numaralý paþasýnýn, biricik karýsýnýn, biricik Kuki’siydi.
Hanýmýnýn ‘bir dediðini iki etmeyen’ Paþababasý onu evlerine almayý bir þartla kabul etmiþti.
Kýsýrlaþtýrýlacaktý. Kara bir yün yumaðý gibi koltuklarýn altýnda yuvarlanýp durduðu aylar çabucak geçip gitmiþ… Ýlk âdetini görmesinin ardýndan da kötü günler tespih taneleri gibi ardý ardýna dizilip gelmiþti.
Onu, askeri týp akademisinde üst rütbeli bir subay kýsýrlaþtýrmýþtý. Bu ameliyat sonrasý huysuzlaþmýþ, herkese hýrlar, diþ gösterir, her þeyden korkar olmuþtu. Bunlar da yetmiyormuþ gibi Paþababasýnýn kokusunu aldýðý terlik, pijama, atlet vb eþyanýn üzerine çiþini yapmaya baþlamýþtý. Bu davranýþlarýnýn nedeni, belki geçirdiði ameliyatýn sorumlusu olarak Paþababasýný görmesi, belki de Rusya seyahati sonrasýnda paþa babasýnýn ona karþý deðiþen tutumuydu. Paþa, bu seyahati sýrasýnda gezdiði bir müzede kucaðýnda, kapkara bir kediyle görüntülenmiþ ‘Keçi sakallý kelin’ fotoðrafýný görmüþtü. Bu iþler þakaya gelmezdi. O fotoðrafý gören maiyetindekiler, evindeki kara kediyi gördüklerinde: ’’Paþa ne iþ, ’’ demezler miydi? Talihi, bedenin rengini almýþ, talihsiz olaylarýn ardý arkasý kesilmemiþti. Hanýmý ölmüþ, hanýmýnýn hatýrýna kendine katlanan paþanýn tavrý daha da çekilmez olmuþtu.
Paþa, onu sýcak yuvasýndan eden kararý Harp Akademilerinde verilen: ’Þer odaklarý ve þer odaklarýyla mücadele’ baþlýklý bilgilendirme toplantýsýnýn ardýndan vermiþti. Fuayede çok sevdiði arkadaþý ve astý bahriyeliye:
"Bizim Kuki’ i bilirsin… Onu her gördüðüm de rahmetliyi hatýrlýyorum. Benim için çok zor olacak ama bir müddet Kuki sizde kalsa nasýl olur?" demiþ ve emir verir bir tonla:
"Sizde nasýlsa bir tane var. N’tekim bir ikincisine de bakarsýnýz artýk," deyi vermiþti.
Oysa az önce katýldýklarý toplantýda istihbarat kayýtlarýndan deyip sunulan: Nazým Hikmet’in Bursa Cezaevi avlusunda çekilmiþ fotoðrafýný gördüklerinde zincirin her iki halkasýnýn da aklýndan ayný þey geçmiþti: "Evdeki musibetten bir an önce kurtulmak ."
Bu kadarý da tesadüf olamazdý: "Vatan haini Nazým’ýn, kucaðýnda bahriyelininkinin týpa týp ayný akça pakça bir kedi vardý."
Donanmacý:
"Nasýl olur? Bilmem ki Paþam, bizimkiyle anlaþabilirler mi?", demiþse de her derde çare, kendi biçare malum zincir burada da iþe yaramýþ, "birini def etmeyi" düþünen donanmacýnýn baþýna "ikinci bir bela," sarýlmýþtý.
Tarih, donanmacýyý haklý çýkardý. Kuki, yeni evini, evin gediklisi Pamuk’la paylaþmak niyetinde deðildi. Arkasýna taktýðý yavrularýyla ortalarda anaç hali dolaþmasýný, sahibinin Paþa babasýna göre daha liberal düþünceli olmasýna borçlu olan Pamuk’u, her gördüðünde geçirdiði operasyonu hatýrlayýp deliriyordu.
Sonuçta: Donanmacý da olsa; o, da bir paþaydý. Bir noktadan sonra liberalliðin lüzumu yoktu. Ortada küçük kýzýnýn hatýrý da olsa… Memlekette ‘huzur ve güven ortamý tesis etmeye’ çalýþtýklarý malum günlerde kendi evinde huzurun bozulmasýna seyirci kalamazdý. Zinciri bir kaç bakla aþaðý indirmesi sorunu çözmeye yetti. Kuki ile ilgili ‘Büyük Paþanýn da rýzasý alýnýp; Pamuk’la ikisinin donanma komutanlýðýna baðlý bir askeri cezaevinde, cezaevi komutanýn gözetimi altýnda geçici olarak ikamet etmesine karar verildi. Niye cezaevi, diyecek olursanýz? Hemcinslerine þer odaklarýnýn en tepesindekiler bu denli itibar ettiði için.
Genç cezaevi komutaný, amiralin kýzýna hafiften kesik olduðundan, yakýnlýk vesilesi olur hesabýyla bu çözüme gönüllü yazýldý.
Paþalar, kedilerini ellerinin altýnda tutuklarý bu çözümü pek bir sevmiþlerdi. ‘’Ne olur? Ne olmaz?’’ Ýlerde ani bir sivilleþme rüzgârý esebilirdi.
Kuki’ yi, burada da yediði önünde yemediði ardýnda bir hayat bekliyordu. Ne de olsa Büyük Paþanýn emanetiydi. Komutan, onunla bizzat ilgilenmesi için Postasýna emir vermiþti. Artýk, yaþý biraz geçkince, okumuþ yazmýþ kýlýklý, gözlüklü Komutan Postasýnýn, vukuatsýz bir þekilde askerliðini bitirmesi birazda Kuki’ in elindeydi.
Nöbet deðiþim yerindeki tüfek doldur-boþalt varillerinin üzerinde ön ayaklarýnýn arasýndan saldýðý arka ayaðýný yalayan Kuki’ in, aklýndan bütün bu olaylar film þeridi gibi geçiyor dersek yalan olur. O, film þeritlerine sýðacak denli sýð düþünmezdi. Üstelik þu anda, çok daha yaþamsal bir uðraþ içerisindeydi. Ýlerlerde güneþlenen Haydut’a, hoþ görünmek için, sabah makyajýný yapýyordu.
Haydut, uzandýðý duvarýn üzerinde doðruldu. Usulen patilerini yalayýp kulaklarýnýn arkasýný, burnunun üstünü sildi. Ýri pembe dilini titrete, titrete esnedi. Ön ayaklarýný ileri uzatýp, üzerinde gerindi. Ýleriye doðru uzattýðý ön ayaklarý paralel, arka ayaklarý üstünde sfenks halli oturdu; duvardan aþaðý sarkýttýðý siyah kuyruðunu keyifle sallamaya baþladý. Birden bilinmeyen bir yerden çaðrý almýþ gibi yerinden kalktý. Silah doldur-boþalt varilinin üstüne uzanmýþ siyah kedinin hayran bakýþlarýný üzerinde hissederek usta adýmlarla ilerledi. Güneþ güzel, koðuþ pencerelerinin altýndaki kanepede uzanmýþ yatan sarý beyaz hemcinsi daha da bir güzeldi.
Henüz havalandýrma alaný bomboþtu. Birazdan koðuþlar, havalandýrmaya çýkar güneþlenenler, koþu yapanlar, volta atanlarla ortalýk panayýr yerine dönerdi. Haydut’un hedefine kararlý adýmlarla ilerlediðini gören Kuki, bir süre göz hapsine aldýðý gözdesini izledi; onun kanepeye edepsizce uzanmýþ yatan sýrnaþýðýn yanýna sokulduðunu gördüðünde, onurunu kurtarma belasýna kuyruðunu umursamazcasýna salladý, idari binanýn kapýsýndan içeri girdi. Ýþte o an, bir an için insan kýlýðýna girebilseydi, onuru kýrýlmýþ bir genç kýz gibi odasýna çekilip yataðýna yüzüstü kapaklanýp aðlamak isterdi.
"Sevmediðim kenger o da burnumda biter. O, anaç sümsük ardý sýra buralara kadar gelmiþti. Belki de Haydut’un O, sýrnaþýðý tercih etmesinin nedeni geçmiþte geçirdiði ameliyattý. Gerçi, ameliyatlý olduðunu haydut nasýl bilebilirdi ki? Kaç mart geçmiþ yaþadýklarý tek bir yakýnlaþma aný olmamýþtý..."
"Paþababasý, onun için bir þeyler yapamaz mýydý?" Mahallenin bitirim delikanlýsýna tutulan þýmarýk, hastalýklý zengin kýzýný oynamaktan nefret ederdi. Bu fikri aklýndan çabucak attý:"Haydut, ona, kendisi için gelmeliydi." Kendisi onun yanýna gitse? Aile terbiyesi mi izin vermezdi? : Hayýr. "Kedilik ve diþilik onuru... ’’ Üstelik sevgilisinin düþüp kalktýðý yerler pek tekin deðildi. Arada bir onlara ev yemekleri, özel mamalar getiren beyaz tüylü sýrnaþýðýn ilk sahibesiyle pek içli dýþlý görünen üniformalýnýn adamlarý, hem Haydut’un hem de O, þýllýðýn takýldýðý yerlere baskýn yapýp nefes nefese idari binaya dönüyorlardý. Arada kalýp ezilmekte vardý. " Doðrusu sezonluk yaþanacak zevkler için bu kadarýna katlanamazdý... Ýþi oluruna býrakmak en iyisiydi, doða ana bir gün nasýlsa onlarýn yolunu bir yerde kesiþtirirdi."
Kuki’ in çekilmez tavýrlarýndan uzaklaþmak için þimdi bulunduðu avluda gönüllü sürgün yaþayan Pamuk’u, buralarda, kýrk yýlda bir, birileri aklýna estiðinde :
"Sürtük," diye, çaðýrýyordu. Hoþ onun, beyaz bedeninin artýnda siyah kuyruðunu bayrak gibi dikip; ikiz kirazlarýný göstere, göstere tüm avluyu düzenli aralýklarla sidiði ile onurlandýran sevgilisinden baþkasýný görecek hali mi vardý? Gün boyu güneþi karþýsýna alýp, martsý, martsý esen rüzgârýn yönüne göre sarýkuyruðunu sallýyor, uçlarý kendiliðinden sürmeli yeþil gözlerini kýrpýþtýra, kýrpýþtýra, sevdiðinin uzaktan uzaða izliyordu.

Güneþ, sahile sýrtýný dönmüþ kocaman bir E harfi gibi duran cezaevinin, duvarlarý üstüne gerilmiþ tel örgülere asýlýp kalmýþtý. Bir metre aralýkla çekilmiþ iki sýra tel örgülüyle sýnýrlarý belirlenmiþ bir koridor, duvarý iki eþit parçaya bölüyor, koridor elli metre uzandýktan sonra idari binayla sýnýrlanmýþ geniþ bir alana açýlýyordu. Mermer kaplý beton kaidesi üzerine oturtulmuþ, tunçtan yapýlmýþ izlenimi vermek için garip bir renge boyanmýþ alçýdan yapýlma Atatürk büstü, idari bina duvarýný ortalýyordu. Kaidenin sað yanýnda az önce Kuki’ in üzerine oturup sabah makyajýný yaptýðý tüfek doldur- boþalt varili, sol tarafýnda da idari bina giriþ kapýsý ve tüm askeri birliklerin olmazsa olmazý yangýn söndürme köþesi vardý.
Yangýn söndürme kösesi, þeref kürsüsüne benzer bir tahta altlýðýn basamaklarýna oturtulmuþ,
üzerlerinde sýrayla YANGIN kelimesinin harfleri yazýlý, kum dolu kýrmýzý kovalarlardan ibaretti. Bu kovalarýn, burada gerçekten yaþamsal bir iþlevleri vardý. Diðer askeri birliklerde olduðu gibi sadece sigara izmaritlerini söndürmeye yaramýyorlardý. Kuki, birincilik þerefine ermiþ bu kovalardan N’ de kuru, G’ de ýslak ihtiyacýný gideriyordu.
O, uluorta yerlerde ihtiyaç giderecek kedilerden deðildi.
Yangýn söndürme köþesinin az ilerisinde bir sýra pencere ve pencerelerin bittiði yerde tel örgüler ve tel örgülerin ardýnda da koðuþ havalandýrmalarý yer alýyordu.
En baþtaki pencerenin ardýnda Cezaevi Komutaný, her ayýn ilk günü yaptýðý gibi sumenin arasýndaki aylýk takvime ’hizmete özel’ yazýþmalarla belirtilen, o aya ait özel günleri iþaretliyordu. Ayýn 6’sý ve 29 ‘unu yuvarlak içine alýp, birincinin üzerine kýrmýzý kalemle denetlemenin D’ sini ve ikincinin üzerine de siyah kalemle operasyonun O’sunu, kondurdu.
Bu takvime göre: Ayýn en az iki pazarýný görev baþýnda geçireceði için üzgündü. Üzüntüsünü birileriyle paylaþmak ihtiyacý hisseti… Ýçmesini bekleyen çay bardaðýna bakýp; Postasýný çaðýrdý. Masasýnda duran kamçý sopa melezi cisme uzandý. Postasý, çay bardaðýnýn altlýðýna kenarlarý dantel desenli kâðýtlardan koymayý yine unutmuþtu.
Postasýnýn gelmesini beklerken oyalanmak için pencereye yanaþtý. Gözü, nöbet yerlerini denetleyen bir komutan edasýyla, aðýr, emin adýmlarla duvar boyunca ilerleyen; beyaz bedeninin ardýnda siyah kuyruðu takmaymýþ gibi duran kediye iliþti.
Komutan, kedi yasaðýyla ilgili talimatýný, ’dantelli çay bardaðý altlýðýnýn’ hesabýný sorduktan hemen sonra verdi: "Burada, disiplin esas; baþýboþluða yer yoktu. Koðuþ havalandýrmalarýnýn oralarda artýk baþýboþ dolaþan kediler görmek istemiyordu."

Diðerleri, ön kýsýmdaki masalarda Türkiye Coðrafyasý dersi görürken, az sonra verecekleri Türk Dili ve Edebiyatý dersine hazýrlanmak bahanesiyle, Burhan ve Numan Hoca, ranzalarýna çýkmýþ, ranza perdelerini çekmiþ, güneþ telgrafýnýn baþýna oturmuþlardý.
Güneþ yumaðýnýn iplikçikleri, karton bir gergefe apak harfler iþliyor… Kýsa aralýklarla soluklanan ýþýnlar, harfler arasý yolculuklarýna devam ediyordu.
Ayna, alfabenin harfleri yazýlý siyah bir kartondan ibaretti güneþ telgrafý. Kara tahta tebeþir terbiyesi almýþ parmaklar, güneþ ýþýnlarýnýn sobelediði sözcükleri, minik kâðýtlara not alýyordu:
- Þu deli bozuk oðlana söyle. Biraz aðýrdan alsýn.
Arkadaþý, bu mesajý aynayla odakladýðý güneþ ýþýnlarýný karþý koðuþta asýlý kartondaki harflerin üzerinden aðýr, aðýr geçirerek aktardý. Mesaj akýþý yavaþlar gibi oldu. Yeniden hýzlandý ve durdu.
KALEM... MEKTUP... Güneþ ýþýnlarýnýn sobelediði harflerin oluþturduðu kelimeler, konulan yeni yasaklarý haber veriyordu. Kendi koðuþlarýnda henüz bu yasaklar konulmamýþtý. Eldeki tükenmez kalem içleri, diþ macunu tüplerinin içine saklanacak, ek sipariþler verilecek, henüz yasak konulmadan eþe dosta tez elden mektup yazýlacaktý.
Onlarýn, karþý koðuþa ilettiði yasaklar ise sýra dýþýydý: SÝGARA... KEDÝ... Birincisinin önemi büyüktü ve her zaman ihtiyaç duyulandan daha az satýn alýnabildiði için bu konuda herhangi bir önlem alýnamazdý. Karþý koðuþtakiler ikinci yasaða bir anlam verememiþlerdi. Çünkü koðuþlarda evcil hayvan beslemek oldum olasý yasaktý. Yasaðýn uygulanýþ biçimini havalandýrmaya çýktýklarýnda anladýlar. Hem kendi, hem de karþý koðuþun havalandýrmasýnda dolaþan kediler ortada yoktu. Ýdari binanýn önündeki kara kedi duruyordu. Ama O kara kedi, asla onlarýn havalandýrmasýna gelmez, gün boyu yönetim binasýnýn orada güneþlenip dururdu. Böylece yasak öncesi kimsenin umursamadýðý kediler, her iki koðuþtaki tutuklularýn da ilgi odaðý olmuþtu.
Karþý koðuþunun ileri gelenlerinin, bu yasaktan rahatsýz olduklarý söylenemezdi.
Aksine pasifistlerin orayý mekân tutan koca kafalý erkek kedinin, avlularýndaki kýlkuyruðu önüne katýp kovaladýðýný gördükçe hayýflandýklarýndan memnun bile olmuþlardý. Kediler cephesinde de olsa, pasif duruma düþmek onlara yakýþmazdý. Koca kafa onlarýn yanýnda olsa: O baþka... Ona farklý bir bilinç vermeleri mümkün olabilir? Ne biliyim? Belki de, bu bilinçlenme sonucunda, günün birinde, koca kafa idari binadaki kara kediyi önüne katýp kovalayabilirdi. Bu da bulunduklarý ortam göz önüne alýndýðýnda az bir baþarý sayýlmazdý.
Hocalarýn koðuþundakiler, bu yasaðý daha bir derinlemesine yorumluyorlardý. Onlara göre :
"Cezaevi yönetimi, Haydut ismini koyduklarý kedinin, kendileri tarafýndan benimsenme sürecinin önünde engeller oluþturma çabasýndaydý."
Oysa yasak koyucu cezaevi komutanýnýn, düþüncesi çok daha yalýndý. Anlamsýz yasak yoktu. Yeter ki konulan yasak tutuklulara: "Hangi oyuncaklarýnýn? Ne zaman? Ellerinden alacaðýnýn kararýný onun verdiði mesajýný iletsin." Ona, kalsa idari binanýn önünde dolaþan o kara kediyi de oralarda tutmazdý ya: "Emir demir meselesiydi söz konusu olan."
Burhan ve Numan Hocanýn, karþý koðuþtan mesajlaþtýðý gençlerden kýsa boylu, þiþe dibi gözlüklerinin üstünden kalýn kaþlarý fýrça gibi duraný seri banka soygunu planlamaktan yargýlanýyordu. Polis sorgusuna dayanan iddianamesinde evindeki plaklarýn etiketlerinin arkasýna çizilmiþ, ayný bankanýn farklý þubelerini soymak için hazýrlanmýþ onlarca plan ele geçirildiði iddia ediliyordu. Bir elmanýn iki yarýsý gibi birbirine benzeyen banka þubelerini soymak için bu kadar farklý plana ne gerek olduðunu sorgulamak iddianameyi hazýrlayan savcýnýn aklýnýn ucundan bile geçmemiþti. O günlerde askeri mahkeme savcýlarýnýn tek görevi:" Sanýðýn, her ne kadar bidayetteki ikrarý, bilahare inkâra dönüþmüþse de sanýðýn poliste verdiði ifadesinde samimi olduðu genel tutum ve davranýþlarýndan anlaþýlmaktadýr." türünde açýklamalar ekledikleri; sonuna fiiline uyan ceza maddesini belirttikleri iddianameler hazýrlamaktan ibaretti.
Banka soygun planlarý hazýrlamaktan yargýlanan gencin yaratýcýlýðý sýnýr tanýmýyordu. Tuzlu su ve güneþ enerjisiyle yeniden þarj edilen piller, güneþ telgrafý adý verilen haberleþme aracý onun buluþlarýydý. Havalandýrmada hararetli tartýþmalar yaparak yan yana volta attýðý; uzun boylu arkadaþýnýn uzmanlýk alaný farklýydý. Güneþ telgrafýnýn planlarýný karþý koðuþa ulaþtýrma iþini O, üstlenmiþti. Sigara paketinin parlak kâðýtlarý arkasýna çizilen planý sýkýþtýrarak katlamýþ, ambalaj lastiði ve tükenmez kalem gövdesinden oluþturduðu özel bir tabanca marifetiyle, Burhan Hocalarýn havalandýrmaya açýlan penceresinden içeri yollamayý baþarmýþtý. Geliþtirdiði bu garip alet rutin bir koðuþ aramasý sýrasýnda arama mangasýnýn baþýný çeken Komutan Postasý, tarafýndan yataðýnýn altýnda bulunmuþ; bir an göz göze geldikleri Komutan Postasý, yanýndakilere göstermeden, aleti cebine atmýþ; bu sayede baþ aðrýtýcý bir soruþturmadan kurtulmuþtu.
Kedi ve sigara yasaðý, biri birinin ardý sýra gelen uzun süreli yasaklarýn baþlangýcý oldu. Yasaklar, yeni yasaklarý, yeni yasaklar süreli açlýk grevlerini, açlýk grevleri disiplin operasyonlarýný, operasyonlar süresi belirsiz açlýk grevlerini ve ziyarete, mahkemeye çýkmama eylemlerini getirdi.
Hocalarýn koðuþu, süresiz açlýk grevlerine, ziyarete ve mahkemeye çýkmama eylemlerine katýlmýyor; buna karþýlýk yönetimin rüþvet niyetine kaldýrdýðý yasaklara da itibar etmiyordu. Operasyonlar sýrasýnda askerler, o güne dek okuma yazma kurslarýnda da kullanýlan Numan Hocanýn, baþucunda asýlý duran güneþ telgrafýnýn alfabesini alýp götürmüþler, tuvaletteki aynalara varýncaya dek sökmüþlerdi. Yasaklar listesine: Ayna, eklenmiþti. Koðuþ pencereleri, sac levhalarla kapatýlmýþtý. Kimin sayesinde idarenin güneþ telgrafýnýn farkýna vardýðý bir sýr olarak kaldý.
Hocanýn koðuþundakilere, göre ihbarý yapan onlarýn koðuþundan olamazdý. Öðle olsa gizledikleri radyoyu da bulurlardý. Radyodan dinlenerek çoðaltýlan bazý metinler koðuþ içinde elden ele dolaþýp duruyordu.
Ýþlevini tamamladýðý düþünüldüðünden yasak kalkmýþ; günlerdir cezaevi çöplüðünün oraya sürgün giden Pamuk ve Haydut’un havalandýrma avlusunda dolaþmasýna izin verilmiþti. Pamuk, azgýn gecelerin meyvelerini karnýnda taþýyor, yavrularýný doðurmak için üstü kapalý bir yerler bulma telaþýyla, her kapý aralýðýna karnýný sürterek dalýyordu.
Zaman zaman Kuki de onlarla birlikte oluyordu. Haydut’un oralarda bulunduðu saatlere denk gelen bu ziyaretlerden Pamuk’un pek hoþnut olduðu söylenemezdi:
"Davetsiz misafire: Niye geldin?", diyemezdi ya… Onun için aðzýnýn tadýný bozacak deðildi. Annesi, geçinmeye gönlün varsa: "Görmeden inanma, gördüðüne de inanma," derdi.
En az birkaç tanesini boðup atacaðý yavrularýna, yakýnda kavuþacaðýndan mý kaynaklanýr, bilinmez. Haydut, son derece keyifliydi. Geçmiþtekinin tersine tüylerinin okþanmasýna izin veriyordu. Kendinden hiç beklenilmeyen bir þekilde koca gövdesini havalandýrmanýn toprak zeminine devirip ön ayaklarýný havada bir þeyler avlýyormuþ gibi savuruyor; yeterli ilgiyi toparladýðýný anladýðý anda ani bir hareketle yattýðý yerden kalkýp ok gibi fýrlýyordu.
Numan Hoca, elini uzattýðýnda patisini kaldýrmayý Haydut’a öðrettiði hafta Burhan Hoca öldü. Ölüm acýsý garip bir sessizlik rüzgârý estirdi. Geçti. Gitti... "Kalp," dediler: " Oðlunun ölüm haberine dayanamadý, gece yarýsý operasyonunda ciðerlerini üþütmüþtü," dediler...
Her þey, akþam sayýmý ile sabah sayýmý arasýnda oldubitti. Akþam sayýmýnda Burhan Hocayý, götürdüler, sabah sayýmýnda da geride býraktýðý giysilerini. O günden sonra, Numan Hoca, arkadaþýnýn keçe külahýný kafasýndan çýkarmadý. Onunla yattý onunla kalktý.
Koðuþta yaþayanlarýn, yaþamýnda bu ölüm pratik deðiþikler yarattý: Kiþi baþýna, iki yüz yirmi bölü yüz seksen dokuz metrekare yerine; iki yüz yirmi bölü yüz seksen sekiz metrekare yaþam alaný düþtü. Son zamanlarda, günün on dört saatini uyuyarak, dört saatini de Burhan Hocayla kendisinin mi? Onun mu? Daha fazla uyuduðunu tartýþmakla geçiren Numan Hocanýn, yaþamýnda büyük bir boþluk oluþmuþtu. Ne kadar uyuduðunu tartýþacak birileri olmadýktan sonra uyumanýn, kimin daha uzun koþtuðunu gösteremedikten sonra koþmanýn anlamý kalmamýþtý. Gece rüyalarýný dolduran anýlarý gündüzlerini de süsler olmuþtu. Onu, teselli eden tek þey günden güne geliþen, Haydut’la arasýndaki dostluktu. Havalandýrmaya çýktýðýnda: Onun güneþe karþý serdiði karýn tüylerini okþuyor, bu okþayýþlar her seferinde Haydut’un þakacýktan attýðý diþler ve ardýnda ok gibi fýrlayýp gitmesiyle son buluyordu.
Haydut’un, mutat ziyaretlerini karþý koðuþtakiler de benimsenmiþ görünüyorlardý. Pamuk’u her ziyarete geliþinde fýrça kaþlý ve arkadaþý onu ortalarýna alýp okþuyorlardý. Pek hoþlanmasa da Kuki de bu okþayýþlardan nasibini alýyordu. Kuki, Komutan Postasýnýn pire tasmasýnýn oralara minik bir kâðýt tutturduðu günden bu yana kendisine yönelik iltifatlarýn artmasýna bir anlam veremiyor; gözdesinin yanýnda huysuz ve tatlý kadýný oynamamak için bu duruma ses etmiyordu.
Haydut’un kuyruðunun altýna yapýþmýþ çiklet kâðýdýný çýkardýðý gün Numan Hoca, koðuþ sorumlusuna havalandýrma sonrasý büyük bir arama operasyonu olacaðýný haber verdi. Alýþýlmadýk bir durumdu: Ayýn 29’uydu ve günlerden pazardý. Zamanýnda tedbir alýp radyoyu, yemek masasýnýn alt tahtalarý arasýndaki özel zulaya yerleþtirmiþ, kaptýrmamýþlardý.
Radyo, artýk Hocanýn da arasýnda bulunduðu üç kiþilik ekibinin sorumluluðu altýndaydý. Ýdarece, herkesin katýlýmý zorunlu tutulan derslerin baþladýðý saatlerde: ‘Saz arkadaþlarý’ ve Hoca, koðuþun ücra bir köþesine çekilir; onun verdiði iþaretlere uyarak arkadaþlarý, Bizim Radyo ve B.B.C’ in haber ve yorumlarýný not alýnýr; ertesi gün, bu notlar elden ele dolaþýrdý.

Pamuk ve Haydut’un yavrularý ve art arda gelen torunlarý, sarýlý, beyazlý koca kafalý kediler kolonisinin bireyleri olarak askeri cezaevi ve daha sonra onun yerine kurulan ‘askeri eðitim ve sosyal tesislerini’ hükümranlýklarý altýna aldýlar. Erkek bireyler, büyük babalarýnýn maðrur, kimseye boyun eðmez dik baþlý genlerini nesilden nesle taþýdýlar… Bacaklarýný kaldýrýp sidikleriyle belirledikleri hükümdarlýk sýnýrlarýný çizdiler. Diþiler, büyükanneleri gibi itaatkâr, sokulgan bir o kadar da avcý oldular. Askeri yemekhane aþçýlarý yýllar yýlý onlarýn elinden çok çekti.
Bir kez bile yavrulayamayan, Pamuk’un yavrularýný gördükçe içi bir tuhaf ürperip; kaçacak delik arayan Kuki’in yaþlandýkça parlaklýðýný yitiren siyah tüyleri mor koyun yapaðýsýna döndü. Zümrüt yeþili gözlerinin feri söndü. Arayýp soraný kalmamýþtý. Paþababasýnýn halinin de ondan kalýr yaný yoktu. Bir zamanlar cezaevine týktýðý siyasiler yeniden iktidara gelmiþ, geçmiþ defterler karýþtýrýlmasýn diye "itle bir çuvala girmek zorunda kalmýþtý." Kuki’in, kaybettiði sadece saltanatýydý asaletinden bir þey kaybetmemiþti. Önüne ne konmuþsa onu yemiþ bir kez bile daha fazlasýný kapmak için kimseye yaltaklanmamýþ; ona tahsis edildiðine inandýðý yangýn kovalarýnýn dýþýnda hacet gidermemiþti. Askeri cezaevinin taþýnmasýna ömrü vefa etmedi. Yaþamý koca bir yalan gibi yavan geçmiþti. O, istemediði bir saltanat uðruna doðurganlýðýndan, kadýnlýðýndan olmuþtu. Öleceðine yakýn baþýný alýp gitti. Ölüsünü kimselere göstermedi. Güneþte kavrulan bedeni, soyu gibi kuruyup kaldý. Topraða karýþýp; yitip gitti.
      ***********
Günler boyu kýzgýn güneþ altýnda, yaptýrýlan eðitimlerle yýllarýn asker kaçaklarýndan, kýsa dönem bedelcilere varana dek tüm birliðe mükemmel askerimsiyi oynamasý belletilmiþti.
Askeri bando, tören alanýndaki yerini almak üzere harekete geçti. Alýþýlmýþ yemin töreni telaþlarýný aþan bir hava esiyordu. Her rütbeli bir üstünün, en üst rütbeli komutan da kýsa dönem bedelli Popçuyu izlemeye gelen medya mensuplarýnýn varlýðýndan tedirgindi.
Seyirciler, kepler- botlar içinde kaybolmaya yüz tutmuþ yakýnlarýný seçmeye çalýþýyor; bir kýsmý bu aný kameralarýyla ölümsüzleþtirmeye; bir kýsmý da farkýnda deðilmiþ gibi yapýp Popçuyu çeken TV kameralarýnýn çekim alanýna girmeye çabalýyordu.
Numan Hoca, kýrk yýllýk alýþkanlýkla burada da doðru davranýp, kaybeden þýkký iþaretleyen azýnlýk içinde yer almýþtý. Akýp giden topluluðun içinden oðlunu seçmeye çalýþýyordu. Omuzlarýna oturttuðu torunun, artýk çilleri iyice belirginleþmiþ çýplak baþýna indirdiði þaplaklarla gözünü daldýðý yerden sýyýrdý. Torunu, eliyle Ünlü Popçuyu gösterip:
"Tarkan’’ý gördün mü? Dede," diye baðýrýyordu. Dedenin, oralý olmadýðýný gören torun Babaannesinin aðarmaya baþlamýþ saman sarýsý saçlarýndan çekti:
- Babane… Baksana þu koca kaþlýnýn önündeki…
Numan Hoca, Popçunun ardýndan kirpi oku gibi kaþlarý kepinin altýndan ileri fýrlayacakmýþ gibi duran gözlüklü genci fark etti.
Askerler, yemin ederken üzerine el basacaklarý silahlarýn bulunduðu masaya doðru uygun adým ilerliyorlardý. Birazdan, sanki: her zaman bir baþka yerdeymiþ gibi Komutanýn nerede olduðunu belirten komut verilecek ve ardýndan gelen, "silah ve arkadaþ tut," komutu ile yemin töreni tamamlanacaktý. Provalarýn tersine bu kez karþýlarýnda boþ tribünler deðil coþkulu bir kalabalýk ve her provada hep beraber baktýklarý kartona yazýlý Komutan yazýsýnýn yerinde de Komutanýn kendisi vardý.
Ýþte ne olduysa, tam o sýrada oldu. Bandonun çaldýðý parçanýn ritmini vurgularcasýna atýlan kendinden emin adýmlar, iri sevecen gözlerin üstünde kalýnca bir kaþý, aðýzla dudak arasýnda býyýðý andýrýr siyah lekeler taþýyan kocaman bir baþ… Bu baþý, ta ilerileri görmek istermiþ gibi dik tutuþ, bacaklarý üzerinde güvenle yaylanarak yürüyüþ… Bu bakýþlar, bu yürüyüþün her bir karesi günlerdir sürdürülen askeri hodzodun köküne kibrit suyunu döktü.
Askeri bandonun peþi sýra beyaz bedenin ardýndan, kocaman siyah kuyruðunu kaygýsýzca sallayarak ikiz kirazlarýný göstere, göstere soyunun tüm güzelliklerini taþýyan koca kafalý bir kedi yürüyordu. Yemin törenini yöneten Subay þaþkýndý. Protokolü bozup kediyi kovsan olmaz, biraz sonra çekilecek:
"Dikkat.. Komutan Solda!" komutunu bekleyip tüm alayý Komutanlarýnýn kim olduðu konusunda ikircime düþürsen, hiç olmaz.
Bandonun sesini Numan Hoca’nýn alkýþlarý yýrttý. Sonra karýsýnýn, sonra torununun sonrada dalga, dalga alkýþ sesleri yýrttý bandonun sesini. Alkýþýn yeri mi diye düþündü kimileri. Böyle düþünenler, düþüncelerine raðmen alkýþlayanlardan geri kalmamak için alkýþlarýyla katýldýlar topluluða.

Parlatýlmýþ süngülerden yansýyan güneþ ýþýnlarý, sersem sepelek ýþýltýlar saçýyordu.
           ÝSTANBUL/2005




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Pijamalarýn Yok Mu?
Þampanya Þampuan

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þöhretli Yazar Olmanýn Formülü
Dýþardakiler
Aynan Benim...
Botlar
Þeytanmerdiveni
Homa Kuþu'nun Seçimi
Gece
Yitik Bir Cumartesi Gecesi
Havlu
"Sandýk Sandýklar Ýçiinde Sandýðýýmýz Vaar... ""

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sýr'ýn Merkezine Seyahat [Roman]
Kutu Kutu Pense Kýsmetim Neyse [Deneme]


ihsan alaittin bilgen kimdir?

Yaþam denizinin kýyýsýnda taþ kaydýrýrken derinliklerinden gelen kokusunu içinize çekemezsiniz. Her seferinde biraz daha derinlerden gelen kokusunu duymak için ilerilere açýldým. Her seferinde yeni acýlar, hazlar tattým. Acýlarý, ''yaþadým ya, bu da bir þey'' ibmiginden geçirip katlanýr kýldým. Nerede ve ne þartta olursa olsun gülmeyi unutmadým. Gülümsetmeyi denedim.

Etkilendiði Yazarlar:
Haldun Taner,Nazým Hikmet,Volter,Victor Hugo


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © ihsan alaittin bilgen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.