Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarýný düþünmedim. Tersine yaþam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onlarý seçti. -Juliette Binoche |
|
||||||||||
|
Her ne kadar rahatsýz olduðum için koltuðumu arkaya yatýrmak zorunda kaldýðýmý söyledimse de genç arkadaþ, sesini daha da yükselterek, “ben de rahatsýz oluyorum” cevabýný verdi. Cevaben: “Celallenmenize gerek yok, dilerseniz siz de koltuðunuzu arkaya yatýrabilirsiniz! Hem koltuklar yatýrýlabilsin diye görüyorsunuz bir mekanizma koymuþlar” deyince yeniden, “koltuðunuzu dik duruma getirin, ben de bu þekilde rahatsýz oluyorum” diyerek iyice þirretleþmeye baþladý. Kýrk dört yaþýna merdiven dayadýðým bu günlerde, her renk ve çeþidini gördüðüm insanlarýn çið süt içtiðini bilirim ama bu ukala tavra karþý; diþlerimi sýka sýka, kendimi tuta tuta üslubumu ve sinirimi kontrol ede ede halden hale girmiþtim. Bir taraftan yerde, bir taraftan havada böyle dengesiz ve bencil insanlarýn beni buluyor oluþuna için için isyan ederek sabrýmý korumaya çalýþtým. Ýçimde kibir ve gurur adýna bir þey kalmasýn deyu nezaketle koltuðumu arkaya yatýrmaya hakkým olduðunu tane tane izah ettim. Sonra, “hem siz rahat gidin diye, ben rahatsýz mý olayým evladým!” deyince olanca küstahlýðýyla, “Evet!” demesi bardaðý taþýran son damla olmuþtu. Gerçekten çocuðun o küçük dilini kopartmamak için zihnimin öfkemi yatýþtýrmasý için ne kadar yaþanmýþlýklarým, hatýralarým, ayet, hadis varsa onu hatýrlamaya çalýþtým. Aklýma aniden adýna kurban olduðum Hazreti Nebi’nin “Ýza gýdapte feskut!” (öfkelenince sus!) hadisini hatýrlayarak nezaketten kopmama adýna bir adým daha atmýþ bulundum. Þu bir gerçek ki her insanýn bazý zamanlar çileden çýktýðý durumlar olmuþtur. Benim de gökyüzünde yaþadýðým durum tam olarak öyleydi. Kendime hâkim olmak için hostes hanýma el iþareti yapýp yanýma çaðýrdým. Sonra güzel ve tatlý bir üslupla durumu tane tane hostes hanýma da anlattým. Hostes haným, genç arkadaþa haksýz olduðunu söylemesine raðmen hâlâ baðýrýp çaðýrýnca, kabin amiri bu edepten, insanlýktan nasibini alamamýþ, zavallý, bencil yolcuyu baþka bir koltuða geçip oturmasýný saðladý. Dedim ya sinirlerim bulaþýk teline dönmüþtü artýk.. Kan da çoktan beynime sýçramýþtý. Sakinliðimi korumak için elimden geleni yapmýþtým. Ýþe de yaramýþtý doðrusu. Sonra, bu arkadaþýn, koltuðu dik duruma getirmem konusundaki ýsrarýný düþünmeye baþladým. Ne için küstahça ve bir guguk kuþu gibi ayný þeyleri tekrarlayýp durmasýný, anlamaya, idrak etmeye çalýþtým. Ve þu sonuca vardým: Türk modernite projesi, birey olmanýn bencil olmak biçiminde temellük edilmesine yol açan bir çarpýk modernleþmenin hayata geçirilmesinden baþka bir þey deðildi… Ýkibinli yýllarda bir arkadaþýmýn hediye ettiði ve ülkemizin en deðerli sosyologlarýndan biri olduðuna inandýðým Doðan Ergun hocanýn: “Kimlikler Karþýsýnda Ulusal Kiþilik” adlý Ýmge kitapevinden çýkan kitabýnda okuduklarýmý hatýrladým. Doðan Hoca kitabýný þöyle sona erdirmiþ: “Türkiye’de son yýllarda kimi psikiyatrist ve psikologlarýmýz, ülkemizin ekonomik kaynaklarýnýn eþit paylaþýlmamasýndan ya da son liberal düzenden kaynaklanan bir bireyselliðin ortaya çýktýðýný söylemekte ve yazmaktadýrlar. Bu düþünceler, kanýmýzca, son yýllardaki sýcaðý sýcaðýna izlenimlerden doðmaktadýr. Bize göre, söz konusu bireysellik, sonucu belirsiz bir bireyselliktir. Bu konuda saðlýklý bir belirliliðe kavuþabilmek için, önümüzdeki yýllarýn sosyolojik geliþmelerini, yani özellikle siyasal ve ekonomik geleceðimizi beklemek ve görmek gerekir.” Rahmetli Ergun hocanýn bu kitabý, 23 yýl önce yayýmlandýðýna göre, birey konusunda, artýk, onun deyiþiyle “sýcaðý sýcaðýna izlenimler”den deðil de son on üç yýlýn “sosyolojik geliþmelerinden” yola çýkarak yeni bir tanýma ve çözüm yollarýna bakmanýn zamaný çoktan gelmiþ ve geçmiþtir diye düþünüyorum… Bugün, Türk bireyleþmesinin nasýl bir bireyleþme olduðuna dair “saðlýklý bir belirliliðe kavuþabilme”nin bir koþulu olmasý gerektiðini ve bu konunun akademisyenler tarafýndan masaya yatýrýlýp enine boyuna araþtýrýlmasý, konuþulmasý, tartýþýlmasý ve bir nihayete erdirilmesi gerekliliðine inanýyorum. Yani son yirmi iki yýlýn sosyolojik verileri, bireyselliði “sonucu belirsiz bir bireysellik” olmaktan çýkarmýþ ve birey olmanýn nasýl idrak edildiðine iliþkin önemli ipuçlarýný verdiði kanaatini taþýyorum. Eðer öyleyse, daha baþýndan Türk insanýnýn, bireyleþmeyi, bencilleþme olarak algýladýðýný rahatlýkla söyleyebilirim. Evet kýsaca Türk insaný için bugün “birey olma” tam olarak “bencil olmak” anlamý taþýmaktadýr. Bugün görünen o ki yurdum insanýnýn çoðu, maddi anlamda kendi çýkarýný her þeyin üzerinde görmeye öncelik veriyor. Oysa bu milleti manen inþa eden o; “nezaket”, “saygý”, “hoþgörü”, “yardýmseverlik”, “fedakârlýk” gibi benzeri kelime ve kavramlarýn, hayatýmýzdan çýkartýlmýþ olmasýný çok acýklý buluyorum.. Dünyayý somut ve maddi çýkarlarýn dýþýnda, entelektüel ve ahlaki bir obje olarak idrak edememe malûliyeti karþýsýnda da þaþakaldýðýmý bu vesileyle söylemek zorundayým! Türk modernleþmesinin bireyler yerine, bencillikler inþâ edip kendi kibir ve egolarýný þiþiriyor oluþu bize bu modernleþmenin mahiyeti hakkýnda etraflýca fikir verecektir elbette. Evet, bencilliklerin hâkim olduðu bir toplulukta, herkesin birbirini “ötekileþtirme”si þeklinde gerçekleþen iliþkilerin, Türk modernleþme sürecinin ürettiði modernitenin, bir tür Oryantalizm olduðunu, dahasý, modern bir toplum inþa edemediðini gösterir bana göre. Ýþte sadece havada, üstelik bir saat içinde yaþadýðým bu tatsýz durum, konu ile ilgili minicik bir örnekti. Daha sizlere; trafikte, iþ hayatýnda, ikili iliþkilerde, sanat, spor, sinema veya aþk hayatýnda yaþanan bencilliklerin hiç birinden söz açmýþ deðilim… Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |