Öylesine ciddiye alacaksýn ki yaþamayý, yetmiþinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzým Hikmet |
|
||||||||||
|
Oysa bakýlan þeyi kavrayabilmek, anlayabilmek, sindirip olgunlaþtýrmak için; eskilerin tabiriyle onda “tefani” olmak gerekir. Yani, onda erimek, onunla bütünleþmek onda yok olana dek var olmak… Modern çaðýn insaný ise çoðunlukla, bakýp geçiyor, deðip geçiyor. Üstelik dokunmadan, hissetmeden ve sezmeden… Sezgilerimizin itici gücünden maksimum düzeyde istifade etmek istiyorsak ona kendimizi vermekle doruða ulaþtýrabiliriz. Kendini hakkýyla bir þeye vermek ise baþta da dediðim gibi ona uzun uzun bakmak ve baktýðýnýz þeyi çocuk merakýyla, ilgisiyle incelemeyle baþlýyor. Zira her þeyin binbir yüzü var. Evin içinde yýllardýr bir rafta tozlanan kullanýþsýz bir biblonun bile. Evet, etrafýmýzdaki böyle iþlevsiz kalmýþ, gözden uzaða düþmüþ “en ölü nesneler” bile bakýþlarýmýzý bekliyor. Var oluþlarýný tazelemek için, “okunmayý” istiyorlar.. Mevcut küresel sistemin hepimize sunduðu ya da en yoðun ulaþtýðý yer ise tam anlamýyla bir vasatlýk. Her þeyin vasatýný, ortalamasýný, en yaygýnlaþmýþ ve tüketilmiþ halini standart alarak sunup herkesi tektipleþtirmeye çalýþýyor. Farklýlaþýn diye haykýrýyor bize tüketim sektörü ama vasatlýk paydasýnda giderek birbirine benzetiyor her þeyi. Oysa her þeyin birbirine benzemesi en büyük zulümler arasýnda yer alýr ki bu insanýn adalet duygusunu yerle yeksan eder. Evleri, konutlarý, bahçeleri, yollarý, bulvarlarý, kýrlarý, vitrinleri, kýyafet biçimlerimizi, düþüncelerimizi, sanat anlayýþýmýzý ve tabii yaþam biçimlerimizi birbirine benzeten sistem durmaksýzýn hepimize zulmediyor. Hep ayný yüzünü gösteriyor. Þeyleri birbirine benzetirken aralarýndaki milimetrik nüanslarý ise büyük birer farklýlýkmýþ gibi yutturuyor hepimize. Kravat-ceketten oluþan “çaðdaþ” giysiler veya askýlý tuvaletler standart birer “resmî açýlýþ” giysisi olarak kabul edilir örneðin. Ancak kravat desenlerindeki ayrýþmada fark edilmeyi umuyoruz. Ya da dekolte çizgisinde. Böylesine tektip hayatlarýn ortasýnda fark edilmek için bütün mesaimizi tüketirken üsluplarý ve yöntemleri durmadan iç içe geçiriyor, kaotik bir þekilde birbirine karýþtýrýyoruz. Etik veya estetik olmayan pek çok üsluba en kaba saba, en tahakküm dolu alan ihlalleriyle dâhil ediliyoruz. Çok fazla, çok çeþit var her þeyden. Sevdiklerimizle sevmediklerimizi ayýrmakta, iyiyle kötüyü seçmekte bile zorlanýyoruz. Ve artýk hiçbir þeye hakkýyla bakamaz duruma geliyoruz… Bakmak gibi hayatýn en temel eylemlerinden birini adamakýllý unuttuk dostlarým, kardeþlerim… Bakmadýðýmýz için deðiþim ve dönüþümleri de izleyemiyoruz maalesef. “Kâinat kitabý”ný bile okuyamýyoruz. Fark edilmek için bize gereken bakmak deðil, bakýlmaktý sadece. Bakýlmak hevesimiz öylesine öne çýktý ki, kendi göreceli yüzümüze kilitledik bakýþ açýmýzý. Onu da sýradanlaþtýrýp tektipleþtirdik. Artýk kendimizin “bakýlmadýk” yüzlerine de yabancýyýz. Týpký baþkalarýnýn bakmadýðýmýz binbir çeþit yüzüne yabancý olduðumuz gibi.. Þeylerin tahakkümü altýnda neye bakacaðýmýzý kestiremeden, hiçbir þeye sonuna dek odaklanmayý denemeden, hayatý ve insanlýðý kavradýðýmýzý sanýyoruz. Oysa böyle bir þey mümkün deðil. Vasatlýðý yücelten ve ödüllendiren bu küresel sistemde, bugünün en anlamlý direniþlerinden birinin bir þeyi hakkýyla anlamaya çalýþmak olduðunu düþünüyorum. Bu bir eylem, bir tavýr ve fikir olabilir elbette. Ya da bir insaný sadece. Ýnsanlýk hakkýnda ya da küresel sistemin izini düþürdüðü her þey hakkýnda genel laflar etmek hepimiz için kolaydýr. Ama tek bir insanýn bakýþý, bir ifadesi ya da yalnýzca yüzündeki anlamý kavrayabilmek için uðraþmak, “kâinat kitabý”ný aralamayý ve okumayý da gerektirecektir. Zira insanýn âlem ile olan iliþkisi tam da burada kopmuþtu. Þeyler arasýndaki o ince naif baðý kesmek, güzelliðin evinden uzaklara düþürdü hepimizi. Oysa güzelliðin asli tabiatýna yaklaþabilmenin yolu; bakmak, izlemek, odaklanmak, kendini vermek gibi “ince” üsluplar geliþtirmekten geçer. Ýnsan kalbinin, mekânýn, oturduðumuz evlerin mecazlarýnda gezindiðim bu denememde güzelliðin evine kurulmaya çalýþtým. Bu dünyada güzelliðin evini bir insanýn yüzünde görmek de mümkün. Ona her bakýþýmýzda; hayret, hayranlýk, hatýrlama, unutma, korku, güvensizlik, endiþe, öfke, aydýnlýk, karmaþmayý görebilmeliyiz. Ben gördüm bunu ve kendimize ait tüm sýrlar bir insanýn yüzüne bakabilmek, onu okumaya çalýþmak o insanýn kalbinin kapýsýna týklamak demektir kýsaca.. Ýnsanýn sýrrý, onun yüzünde, gözlerinin içindeki ýþýkta gizlidir. Bunu tam olarak hiç birimiz belki “okuyamayacaðýz” ama birbirimize bakabildikçe de güzelleþeceðimizden eminim. Tektipleþmenin ve vasatlýðýn zulmünden baþka türlü korunmayý pek mümkün göremiyorum… Ve inanýyorum ki güzelleþtikçe paylaþabileceðiz insan olmanýn sýrrýna er ya da geç ulaþacaðýz… Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |