Dünyanýn her tarafýndan öðretmenler insan topluluðunun en fedakâr ve muhterem unsurlarýdýr. -Atatürk |
![]() |
|
||||||||||
|
![]() Saksýlardan balkona yayýlan mis gibi topraðýn kokusu, iç acýcý, ruh okþayýcý nane ve fesleðenin kokusu, güneþin ilk ýþýklarýyla çiçeklerin yapraklarýna temasý, bahçemizdeki meyve aðaçlarýna tünemiþ güvercin, kumru ve diðer kuþlarýn sabah zikirlerini dinlemekten haz duyarým. Düþünürüm, bakarým, seyredip anlamaya, idrak etmeye, yeni þeyleri keþfetmeye çalýþýrým. Bazen kelimelerden yeni bir yol açmýþsam hemen not defterime yazýp, art arda sýralamaya çalýþýrým. Bu bir çeþit zor bir bulmacayý çözüyor hissi verir bana. Hani tüm sorularýn yanýtlarýný biliyormuþum gibi… Bazen de içinde hiç sözcük olmayan, ancak tarifini bir türlü yapamadýðým, belki de aciz kaldýðým ve içinden geçilebilir bir auraya býrakýyorum kendimi. Ýki söz arasýnda uzayýp giden o suskunluklara… Ortaokullu yýllarýmdan beri okuma isteðim, yazma arzum deftere ve kaleme olan düþkünlüðüm bugün hâlâ devam ediyor. O yýllarda yazmak, kendimi anlamak, yaptýklarýmla düþündüklerimi kendime kabul ettirmeye çalýþmaktý. Gerçekten insan, kendi pürüzlerini görmek isterse düþünmeli ve yazmalý! Böylece kendi çýkýntýlarýný, pürüzlerini görüp, kendini tanýyabilir ve anlayabilir. Benim düþünme ve yazma serüvenimde bazen kendimi belli sözlerle anlattýktan sonra þaþýrarak artýk o anlattýðým gibi biri olmadýðýmý fark ederdim. Her tanýmlamada hakikatin baþka bir yüzüne dönüyordum, bu hakikatler baþka bir yüzümü perdelediðini fark ederdim. Ayný kalan, anonim bir gerçekliðe tekabül eden yegâne olaylarým ise birtakým eylemlerimdi; “Þuraya gittim, buradan geldim, yeni kitaplar aldým” gibi. Onun dýþýndaki her þey göreceli gerçekliðin kapsama alanýna giriyordu… Bu kýsýrdöngüden kurtulmanýn yolu, yazarken kendi merkezimle benliðim arasýna bir mesafe koymakta buldum. Bunun üzerine defterime öyküler, hikayeler ve denemeler yazmaya baþladým. Yine en büyük esin kaynaðým yine kendi yaþantýmdan alýyordum ama en azýndan “ben olmayan”ý anlatmaya baþlamak bambaþka bir ufuk açmýþtý yazma serüvenimin önünde. Ýþte bu yüzden kendini anlatmaya çalýþan çoðu insanýn, kendisinin bir benzeriyle karþýlaþtýðýný görüyordum. Bu da insanýn kâðýt üzerinde en fazla bir yansýma ve bir tezahür elde etmesini saðlýyordu. Yani elinizdeki kalemle ayna kadar yaklaþamayanlarýn kendi imgelemlerinde boðulduðuna þahit oluyordum. Peki bu neden böyledir? Sanýyorum insanýn yüzde yüz kendi anlatmasý mümkün deðil… Zira insan kendi hakikatlerinden bile eksiktir! Ýnsan, o bir türlü tamamlanamama duygusu yüzünden kendini ifade etme ihtiyacý hisseder. Çoðu arayýþlar, keþifler, yorumlar hiç bitmesin, her an yenilensin diye yani… Kâinattaki yaratýlýþýn her an sürmesi de bunu doðrular bir hadisedir. Gelgelelim günümüzde yazardan istenen en yalýn, en çýplak haliyle kendinden bahsetmesi. “Samimi ol, somut ve net ol. Kýsa ve yalýn ol.” Ve bu tek kriter haline geldikçe edebiyatýn edebi de giderek azalýyor, dolayýmlý anlatma biçimleri, imge ve simgeler, teþbih ve çaðrýþýmlar çekiliveriyor edebiyatçýnýn kýyýsýndan. Kendini olduðu gibi anlatma telaþý yazarýn yaratýcýlýðýný kalbinden hançerliyor. Baudelaire’in, Pavese’nin, Gide veya Kafka’nýn günlüklerini okurken de kendilerinden bahsettiklerini görürüz. Ama onlar kendilerinden yola çýkarak bir baþkasýnýn iç dünyasýna ulaþabilmiþler, baþkalarýnýn kendi kendileriyle yüzleþebilmesine katkýda bulunabilmiþler. Bugün ise yazardan beklenen tek tip bir talep var: “Baþkasý olma, kendin ol.” Kendine baþkasý üzerinden bakamayan bir yazarda okuyucu ne bulabilir diye düþünmeden edemiyorum. Defterle, kalemle olan yakýnlýðýmýn ikinci dönemlerinde, özellikle denemelere aðýrlýk verdiðim bir zamanda anladým ki farklý dünyalar, birbirinden deðiþik yaþantýlar ve iç sesler çoðaldýkça, kendini zaten anlatmýþ oluyor insan… Bu keþif, kendi adýma en net ve somut keþiflerimden biri olmuþtu benim için. Aynaya bakýp ne görüyorsanýz okuyucuya onu sunduðunuzda, bunun adý hikâye, öykü veya deneme deðil, bu bir teþhirdir. Yaþadýklarýnýzdan yola çýkýp yine ayný yere varýyorsanýz, kendinizi en iyi anlatan yine siz oluyorsanýz, giderek çýrýlçýplak hale gelir ve bir türlü üç cümlecik atmaya kýyamazsýnýz kendi teþhirciliðinizden. Okuyucuya keþfedecek, tamamlayacak, hatta bir bakýma kendi öyküsünü yazdýracak cesareti vermezseniz ne yazmanýn ne düþünmenin ne de dünyaya yeni bir eser meydana getirmenin hiçbir kýymeti olmaz. Aynaya baktýðýnýzda gördükleriniz dýþýnda, göremediklerinizi de sunabilirsiniz okura. Ama ilkinde karþýnýzda dikizciler bulursunuz ve kendi imgenizi onlarýn göz ucuna hapsediverirsiniz. Ýkincisinde ise bir paylaþým bulursunuz. Kendini anlatmakla ifade etmek arasýndaki o ince çizgi burada yatýyor bence. “Modern okurun beklentisi, bugün yazarý çýrýlçýplak karþýsýnda görmektir” diyor Susan Sontag. Kendini anlatan yazarla neden bu kadar ilgilenilir? Okuyucu doðrudan kendi içine bakma arzusu ve bununla da aslýnda kendini keþfetme-anlatma hevesini duyuyor herhalde. Belki de bugün yazarlarýn kurduklarý hikâyeleri gerçek hikâyesi sanan okurlarla karþýlaþmalarýmýz biraz da bundan kaynaklanýyor. Çalýþma masamýn üstünde, altýnda, saðýnda, solunda duran defterlerim, elimin altýnda dursun diye sýrtlarýný bana çevirdiðim kitaplarým… Ya da bilgisayarýmýn Word’ünde hazýr kýta bekleyen sözcükler… Bazý zamanlar bunlarýn hepsinin hep ayný þeyi yazmak için gereken detaylar olduðunu hissediyorum. Yazar nihayetinde hep ayný þeyi yazýyordur belki de kim bilir… Fakat maharet, her seferinde o þeyin baþka bir yüzüne bakabilmektedir herhalde. Aynanýn karþýsýna geçtiðinizde bir benzerlik görmeksizin kendinize ilk kez bakabilmek için… Kalýn saðlýcakla
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
![]() | Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2023 | © Yûþa Irmak, 2023
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |