Dilerim, tüm yaþamýnýz boyunca yaþarsýnýz. -Swift |
|
||||||||||
|
Olaylara tepeden bir bakýnca bu yarýþ ve mücadelenin, aslýnda bir tek, milli aktörü var o da AK Parti Genel Baþkaný, Baþkan Recep Tayyip Erdoðan’dan baþkasý deðil. CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu ise, bu seçimde sahne alabilecek bir maþa, naylon bir “lider”den öteye gidemiyor. Kimliðini ve kiþiliðini, sadece ve münhasýran Erdoðan'nýn “mefhum-u muhalifi” olmaktan alan bu göstermelik konumu onun “muhalefet”ini de sadece Erdoðan'ýn “mefhum-u muhalifi” olmaktan öteye taþýyamýyor. Elbette insan, kimlikli, kiþilikli ve þahsiyetli bir muhalefettin olmasýný arzu ediyor ama maalesef deðil… Zira kendi kitlesi bile Kemal Bey’e oldukça kýzgýn! Türk siyasi tarihinde bu zamana kadar gerçekleþen tüm önemli meseleler ezelden beri hep bir liderler seviyesinde þahsileþtirilme temayülü göstermiþtir. Týpký 1950 - 1960 siyasi mücadelede “esas” aktörlerin, rahmetli Menderes ile Ýnönü arasýnda gerçekleþmesi gibi. Bugünki durum elbette birazcýk farklý olsa da durum tam olarak buna dönüþme eðilimini gösterdi diyebilirim. Nasýl mý? Ülkenin her alanda ilerlemesi ve geliþmesini isteyen Cumhur Ýttifaký ve ülkenin Batý’nýn kontrolünde hayat sürmesini isteyen Millet Ýttifaký’nýn siyasi yarýþý genel ve kamusal bir mesele olmaktan çýkarak Erdoðan ve Kýlýçdaroðlu'nun yarýþýna dönüþtü. Bu yarýþta Millet Ýttifaký’nýn Erdoðan aleyhtarlýðý ve yalan siyaseti açýk ara önde gidiyor. Bu iki isme oy veren halk da ya “Tayyipçi” ya da “Kemalci” olmak zorunda kaldý. Dikkat ederseniz liderler seviyesinde þahsileþtirme deyiþimin bir sebebi var. Bunu size bir örnekle izah etmek isterim... Efendim, 12 Eylül 1980'deki faþist darbeden sonra “ressam” ve “netekim” Kenan Evren Paþamýzýn yüksek müsaadeleriyle güdümlü bir demokrasiye geçilmek istendiðinde, karþýsýna çýkacak ve lider vasfý taþýyan bir tek Turgut Özal vardý. Ne “sivil memur” ve ruhsatlý sosyal demokrat Necdet Calp'ýn (bildiðiniz gibi, Calp, emekli vali idi!) ne de “askeri memur” ve icazetli muhafazakâr demokrat Turgut Sunalp'ýn (o da bildiðiniz gibi, emekli orgeneral idi!) “lider” vasfý yoktu. Ýkisi de Özal'la yarýþacak çapta kiþiler deðillerdi! Ama 12 Eylül cuntasýnýn, Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi geleceðini dizayn etmedeki devletçi tavrýna dikkatle baktýðýmýzda cunta, Türkiye demokrasisini, asker ve sivil bürokratlara, yani Calp'a ve Sunalp'a teslim etmeyi kararlaþtýrmýþtý. Ýktidara Calp'ýn ya da Sunalp'ýn gelmiþ olmasý, cunta için çok da önemli deðildi. Nihayetinde demokrasi ister asker ister sivil olsun fark etmez, her iki durumda da bürokratik vesayete emanet edilmiþ olacaktý. Diðer taraftan Turgut Özal ise Türk halkýnýn büyük desteðiyle 12 Eylül faþizminin bu meþ’um ve sakim planýný yerle yeksan etmiþti. Özal iktidarý, Türkiye’de Kenan Evren cuntasýnýn icadý olan “Çift Partili Bürokratik Vesayet Projesi”nin, demokrasi imiþ gibi yutturulmasýna, halkýn özgür iradesiyle indirilmiþ en büyük darbelerden birisi olarak Türk siyasi tarihine yazýlmýþtý. Üstelik bu darbe en sivil darbelerden biriydi! Ulusalcý Kemalist takýmý bile 12 Eylül 1980’in, Çift Partili Bürokratik Vesayet Projesi’nin, rahmetli Turgut Özal’ýn Anavatan Partisi’nin (ANAP) cuntaya raðmen iktidara gelmesinden hayýrlý dersler çýkarmayý bilmiþti. Önce, hayatta hiç memuriyet yapmamýþ olan Deniz Baykal’a “beceremiyorsunuz” diyerek Kýlýçdaroðlu’nu CHP’yi tedvire “memur” etmiþlerdi. Týpký Calp’ýn ve Sunalp’ýn Çift Partili Bürokratik Vesayet Projesi’ni “tedvire memur” ediliþleri gibi ondan (Kýlýçdaroðlu’ndan) bir “lider” çýkarmayý denemeleri gibi… Ama 1980’lerin Necdet Calp’ý ya da Turgut Sunalp’ý ne kadar “lider” idiyse iþte bugün Kemal Kýlýçdaroðlu da ancak o kadar “lider” olabilirdi! Bugün beþ yaþýndaki aklý selim çocuklar bile Kemal’in sözüm ona liderliðini, Erdoðan’ýn “mefhum-u muhalifi” olmaktan kazandýðýný gün gibi bilir. Dahasý, Ulusalcý Kemalist Bürokratik Vesayetçiler o dönemde Kýlýçdaroðlu’nun Baþbakan’ýn “mefhum-u muhalifi” olmasýnýn iþe yaramadýðýný görüp, halký bir Tayyip Erdoðan ve AK Parti düþmanlýðýna karþý kýþkýrtmýþlardý. Ortalýk, aðzýndan salyalý köpükler saçan “Þu Tayyip’in ipini ben çekeceðim!” diyenlerle ve “Bu halk Tayyip’i iktidara getirecek demiþ, AK Parti’den ve Tayyip’ten ancak Ýsrail yardým ederse kurtuluruz!” diye konuþanlardan geçilmez olmuþtu. AK Parti’den kurtulmak(!) için Ýsrail’den, Batý’dan medet ummak! Ve Baþbakan’ý “ipe çekmek”!, “yargýlamak”! evet iþte bu söyleme bir aðýzdan söyleye söyleye neticede alýþtýlar bunu söylemeye… Seçimin ikinci turunun öncesinde tüm solun vardýklarý nokta, maalesef, budur! “Kemalciyim!” diye düþünen saðduyulu tüm dostlarýma, arkadaþlarýma ve okuyucularýma duyurulur! Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |