15/1

Var sayalým ki doðanýn sunduðu beslenme olanaklarý arz olsun! Bizim besinlere yönelmemiz de talep olsun! Arz talep yasasý bir üretim yasasý gibi görünür. Ya da planlý bir üretim yasasý gibi görünür. Ancak arz talep daha çok kâr etmeyi; çokça ve kýsa yoldan köþe dönücü kazancý, karaborsayý gözeten fahiþ fiyatla satýþ için kullanýlmaktadýr.

Arz-talep; yatýrým-yatýrýmcý; Finansman-kredi; döviz-faiz; hayat pahalýlýðý-likidite geniþliði-likidite darlýðý gibi mekanizmalar “kâr, ticaret, kazanç düzenli soygunlar”, köleci düzen için meþru, akýlcý, mantýklý yollardýr.

Bu gibi söylemler kâr tamahý güden, sömürücü sistemin sömürme enstrümanlarýdýrlar. Baþlangýç içindeki hiçbir kolektif inþa, siz kolektif kapasiteyi ele geçirmedikçe; subjektif bir düþünmeyle “kâr, ticaret, satma, yatýrým, yatýrýmý teþvik, ihale gibi amaçlarla kurulmadýðý gibi; bu söylem ve eylemler o zamanýn dilim koþullarý içinde düþünülemezdi, akla bile getirilemezdi.

Haydi, var sayalým ki bu gibi soygun enstrümaný söylem ve eylemler avcý toplayýcý dönemin ilk inþasý içinde nasýl akýl edilecekse edilesinlerdi. Ýlk inþa içinde akýl edilip arz talep yasasýna göre bu ilkelerle kolektif inþa kurulmak istenmiþ olsundu! Eðer bu söylem ve eylemler sýfýrdan inþa kuralýysa, bir düþünelim.

O dönemler içinde herkesin açlýk nedenle doðaya doðru bir yönelimi vardý. Bu günkü deyimle herkesin bir açlýk talebi(!) vardý. Bebeklerin de oyun ve oyuncak talebi vardý.

Mademki öyleydi; 15 000 yýl öncesindeki kiþilerin "açlýk talebi" nedenle doðaya yöneliyor olmalarý karþýsýnda, akýllý bir kiþi çýkýp ta þunlara somun üretip; kâr yapýcý bir tutum içine gireyim dememiþti?

Yine çocuklarýn oyun ve oyuncak "talebine karþýlýk" neden birisi Barbie bebekle ortaya çýkýp; bu "taleplere karþýlýk" vaki olacak oyuncak arzýnda ya da sunumunda bulunmakla; kar ticaret iþine baþlamamýþtýlar?

Baþlayamazlardý. Çünkü "akýllý kiþinin" bu tür bir "düþünme aklýný" oluþturacaklarý "ihtiyaç fazlasý depo enerjiye sahip bir kolektif ortamýn, artý bir kolektif emeði ortada yoktu" da ondan baþlayamazdýlar.

Kar, ticaret, enflasyon, kredi, ihale, faiz, nema vs. asla inþa kuralý deðildirler. Mülk sahiplerinin mülksüzler üzerine huruç edecekleri birikimli kolektif kapasitelerdir.

15/2

Bu söylem ve eylemler ancak kolektif bir artý emeðin ve o kolektif ligin tüketil eninden fazlasýný ortaya koyan üretim hareketinin üzerine bir virüs gibi, bir asalak gibi bir tufeyli gibi çullanmakla ortaya konabilen sömürü araçlarýdýrlar.

Dünün totem kardeþine dokunacaksýn demenin söz ve eylem meþruiyetine karþý bugün ana ve babasý bir olan kardeþ kiþilerinin, birbirine karþý cinsel dokunum yasaðýnýn olmasý neden vardýr? Elbette ki bilimsel nedenle deðildi. Týpký domuz yememenin triþin veya triþinoz gerekçesiyle yasak ya da meþruiyet siz olmadýðý gibi.

Baþlangýç koþullu inþa referanslarý içindeki totem kardeþler olmanýn mana anlayýþý þöyleydi. Totem alaný içindeki kardeþlerin totem alan içinde mutlaka temas etmelerini ve totem alanýn mirasçýsý olmayý gerektirirdi. Yani zýttý durumla, dýþtaki gruplarla temas etmemeyi ve dýþtaki grubun mirasçýsý olmama mundarlýðýný taþýyan bir anlamdý.

Ýlahi kardeþler, ya da ilahlardan kardeþler; gruplarýn temas yapabilmesi için ilk örnek olan totem kardeþler analojisinden dönüþtürülmüþtü. Köleci sistem kiþileri kolektif alana ve kolektif sahipliðe yabancýlaþtýrdý.

Köleci sistem kiþileri yabancýlaþtýrdýðý kolektif üretim iliþkisine tekrarda; dolaylý çevrim üzerinde yaklaþtýrmak için; iman ve inanç eþitlemeli kardeþlik ve El 'in kulu olma eþitlemeli söylem ve eylemlerin ilahtan kardeþler analojisi içinde El mantýðý olarak çýkarmýþtý.

Sosyolojik bir ilke olan yakýndan uzaða eðitim öðretim ilkesi gereði olarak her üç sistemdeki kardeþle þiþim giriþmenin öznel baðlaçlarý deðiþecekti. Kardeþi olma denen baþlangýç referansý ilke, aynen korunuyordu. Totemden kardeþler ve ilahtan kardeþler ortak paylaþanlardý.

Oysa ilahi ortamdan çýkan mal mülk sahipliði; bir mal mülk sahibi olan El ‘in ortaklar tanýmayan iman, inanç ve kul olmanýn kardeþliðini ortaya koyacaktý. Ortaklar tanýmayan kardeþlik; "kardeþi olma" ilkesine kökten aykýrýysa da iman kardeþliði içinde kolektif dayanýþma, dokunma yasalarý korunan bir ilintile meydi.

El hülleciydi. Hülleci El tartýþmasýný baþlatan tuzakçý, hileci kiþiler dýþýnda; El ‘in kolektif alana karþý gizli bir Truva atý olarak söylendiðini kimse bilmiyordu. Bu nedenle El, gizleneni de açýk olaný da biliyordu.

Hileciler dýþýndakilere göre El’ in ilah gibi takdirde bulunan El-ilah olarak söylenmesi ilahtan alýnmýþ emanet bir analoji ve örnekle meydi.

15/3

El ve El 'in El-ilah olma tartýþmasý, adeta oyun oynamanýn fikir jimnastiði gibiydi. Bilmece çözer gibi sahneye konuyordu. Bu oyun içinde emanetçi El; takdir söylemleriyle gizlediði özelleþtirmeyi kiþilerin aklýna düþürüyordu.

Aslýnda El Ýlah söylemi akýl oyunlarýydý. El-Ýlah sentezli akýl oyununun yani gizleneni ortaya vuracak olmanýn zihinlerde ufak rötuþlarýný yapan tartýþmalardý.

Rötuþlu tartýþmalar içinde El ile ilah arasýndaki anlam geçiþmesi yapýlýp rötuþlu uzlaþmalar bitince; ortam yine ilah söylemli düzenlemelere dönecekti. Oysa rötuþlardan yepyeni bir resim ortaya çýkacak, anlam tümden deðiþecek olmakla durum düþünülen gibi olmayacaktý.

Ha El, ha ÝLAH söylemli analojide El 'den ilaha geçen hiçbir anlam yoktu. Ama ilahtan El ‘e doðru ilahlarýn irade sahibi olmanýn yetenekleri geçecekti. Ýlahlardan El 'e kolektif kapasiteye sahip olmasý yoluyla; El 'e kiþisi mal mülk sahibi olmanýn anlamý ve muktedirliði geçecekti.

Böyle olunca da kolektif gücün El sahipliðini emanetle ortaya koyan masum tartýþma kolektif sahipliði El sahipliði yerine söylemenin tartýþmasýydý! Sanki ilah emanet çiydi de El emanetini teslim alýyordu.

Emanet yüklemlerle ve evir terek yapýlan tartýþmaya, hani denir ya “ha Ali kel, ha kel Ali” demenin illüzyonuydu. Ýþte bunun gibi ha kolektif sahiplik ti. Ha ilahi sahiplik ti. Ha El ‘in sahipliðiydi!

Bu söylemler açýk büfe ile büfe açýk söylemi arasýndaki karartma farký söyleyiþle gargaraya getirilip; “ha açýk büfe, ha büfe açýk demekle geçiþtiriyorlardý. Ýkisi de ayný kapýya çýkar deyip; tuzaklý durumu kabulleniyorlardý. Böyle si rötuþlarla zoka yutuluyordu.