Dünyada birbirinin eþi ne iki görüþ vardýr, ne iki saç kýlý, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Çocukluðumu anýmsadým. Ne güzel bir dönemdi o çocukluk yýllarým. Her yaz ovaya göç ederdik. Yollarda at arabasýndan gayrý taþýt hemen hemen yok gibi. Bað yollarýydý en güzel oyun alanlarýmýz. Trafik derdi yok. Bir taþýt aracýnýn altýnda kalarak yaþamý yitirme korkusu hiç yok. Yüzlerce metre ileriden duyulurdu at arabalarýnýn traka sesleri. Tekerlek poyrasýnýn karþýsýndaki çelik çanak, tekerlek dönerken çýn çýn öterdi. Araba aðýr aðýr geliyorsa yoldan kaçmazdýk. Kimilerimiz arabanýn arkasýna dolanýr, arabanýn kasasýnda bir yere tutunup asýlýrdý. Arabacý arabaya yük olmasýnlar ve ola ki tekerlek altýna düþüp sakatlanmasýnlar diye kýrbacýný geriye doðru savururdu. Kýrbacýn acýsý dayanýlacak gibi deðildir. Çok acý verir. Ýsabet alan çocuk arabaya asýlmaktan vazgeçer ve hýçkýra hýçkýra aðlardý. Hepimiz o kýrbaçlardan payýmýzý almýþýzdýr. Buna raðmen arabalara asýlmaktan doyumsuz bir zevk alýrdýk. Tüm gün güneþ altýnda oynamamýz nedeniyle tenimizin rengi, esmerlikten öte, kapkara olurdu. Kayýþ gibi olurduk. Çýtkýrýldýmlýk nedir bilmezdik. Üzümler kesilip kurutulduktan sonra parasal gücü olanlar üzümlerini depolara kaldýrýrlardý. Olmayanlar ise hemen tüccara verirdi. Ýzmir Fuarý o yýllar çok popülerdi. O yýl fuara kaç kere gidildiði övünç kaynaðýydý. Fuar süresince banliyö trenleri týklým týklým olurdu. Sahanlýklarda bile insanlar kaþýk istifi gibi yýðýlýrdý. Bu nedenle trene binmek te inmekte sorun olurdu. Banliyö treninin son duraðý Menemen’di. Bu nedenle bizler için inip binme sorun olmazdý. Yemeklik için ayrýlan en güzel çekirdeksizler ile iri karalar, razakýlar, misketler, tavþan böbreði ve kadýn parmaðý üzümleri özenle toplanýr Ýzmir’deki akrabalar için sepetlere doldurulurdu. Babam, Hediye üzüm götürmek çok iyi de, birde sepetler geri gelse derdi. Hayýt ve kargýlardan örülmüþ sepetler o yýllarda oldukça deðerliydi. Bu nedenle hediye üzümü alanlar sepetleri de sahiplenirlerdi. Babamýn teyze çocuklarýnýn evi Basmane’ye yakýndý. Basmane meydanýndan hiç eksik olmayan el arabalý hamallardan biriyle sýký bir pazarlýktan sonra anlaþma saðlanýr ve üzüm sepetleri arabaya yerleþtirilip yola çýkýlýrdý. Üzüm sepetlerinin aðzý asma filizleriyle sýmsýký kapalý olurdu. Aksi halde, en azýndan sepetlerden birini yolda daðýtmak zorunda kalýnýrdý. Bazýlarý sorardý, Amca sepettekiler üzüm mü diye. Babam Hayýr deðil derdi. Bazýlarý fena yapýþýrdý, Amca inkar etme, sepette üzüm var. Ne olur bir salkým ver derdi. Babam, Bunlar hediye gidiyor. Bozulmaz. Hele sen Menemen’e bir gün gel, dilediðin kadar üzüm veririm derdi. El arabasýnýn yükü babamýn teyzesinin oðlu Hasan amcamýzýn evinde boþalýrdý. Sepetler ait olacaðý akraba evine oradan taþýnýrdý. Hasan amcamýzýn çevredeki evlere göre oldukça lüks ve büyük olan evinin üst katý bize tahsis edilirdi. Akrabalar orada toplanýr hep beraber fuara gidilirdi. Akrabalar arasýnda candan bir baðlýlýk vardý o yýllarda. Þimdilerde öyle mi? Herkes geçim derdine düþmüþ, rüzgarýn önüne düþmüþ bir kuru yaprak gibi oradan oraya savrulmuþ. Benim çocuklarým hala, amca ve teyze çocuklarýný ve torunlarýný tanýmýyorlar bile. Onlarda beni ve benim çocuklarýmý tanýmýyorlar. Öylesine kopmuþuz birbirimizden. Dostluklar vardýr unutulmayan. Ya da hiç unutulmayacaðý sanýlan. Yolculuk zamlar yüzünden hayal olmuþ. Kimsede kimseyi arayacak güç býrakmamýþ. Akrabalar birbirlerinden kopmuþ, dostluklar unutulmaya mahkum olmuþ.Oysa öyle anýlar vardýr ki dostluklarda, unutmak olasý mý? On bir yýl kaldýðým Muðla’da nice dostlarým olmuþtu. Kimin sað, kimin hasta veya ölmüþ olduðundan haberim bile yok. Ömer Yalçýn’ý anýmsadým. O can dostu. Dükkanýma geldiðinde köþeye dayalý kilimi gördüðünde sormuþtu, Kaça aldýn? Doksan lira. Tüh yahu amma da kazýklamýþlar beni. Ben yüz yirmi beþe aldým. Kazýklanan yalnýz sen deðilsin. Ben de kazýklandým. Neden? Baþkalarý yetmiþ beþe almýþlar. Nasýl yedim bu kazýðý diye o gün çok dövünmüþtü. Her gün yanýma uðramadan edemezdi. Ulus, Demokrat Ýzmir, Devrim veya Ýlk Adým gazetelerindeki yazý ve þiirlerimi ya övmek, yada yerin dibine batýrmak için gelirdi. Sen adam olmazsýn derdi. Bir gün seni kodese týkacaklar hayatýn kayacak. Bu kadar sert olma. Kulaklarý duymadýðý için bazen sesini çok yükseltirdi. Sanki duyacakmýþ gibi bende yükseltirdim. Kýzar ve baðýrýrdý. Baðýrma öyle ben saðýr deðilim. Arada bir Devrim’de çýkan yazýlarý hep o güzel günlerimizi anýmsatýr bana. Bir gün Hüsnü Kývýrcýk dostuma, Hadi Pýnarbaþý’na gidip bir þeyler yiyip içelim dedim. Kabul etti. Motor sýkletime binip yola çýktýk. Bahçeyaka sapaðýnda su borusu döþemek için hendek açýlmýþ. Yan taraftan geçit verilmiþ. Yemeðimizi yedikten sonra geri dönüþ için yola çýktýk. Boþuna dememiþler alkol þiþede durduðu gibi durmaz diye. Stabilize yolda hýzla ilerliyoruz. Yola kazýlmýþ hendeði fark ettiðimde iþ iþten geçmiþti. Gaza yüklenip hendeði uçarak geçtik. Dengeyi saðlamak için ayaklarýmý kullanýyorum. Düþmeden badireyi atlattýk.Muðla’ya döndüðümüzde Hüsnü Kývýrcýk dostumuz topallýyordu. Ne oldu böyle bana yahu dedi. Aðrým sýzým yok ama, yine de topallýyorum. Ayaðýný kaldýrýp tabanýna baktý. Bak þu iþe. Ayakkabýmýn tabaný tamamen yok olmuþ. Tabi taban hendekteki badirede kopup gidince bacaðýnýn biri diðerine göre kýsa kalmýþ. Topallamasý o nedenleymiþ. Çok gülmüþtük o günkü halimize. Muðla’da geçen yaþantýmdaki anýlarýn tümünü yazsam koca bir roman olur. Hüsnü Türkeþ, Hüsnü Kývýrcýk, Bahattin Uyar hocamýz, Ünal Türkeþ, Yükselecek Demirel, Ömer Yalçýn, Rasih Tombak ve daha niceleri. Hüsnü Türkeþ hocamýzý yitiriþimizi, Bahattin Uyar arkadaþýmýzýn bel fýtýðý ameliyatýný hep Devrim gazetesinden okuyup öðreniyorum. Tam yirmi dört yýl oldu Muðla’dan ayrýldýðým. Anýlarýmsa daha dünmüþ gibi taze. Unutmak olasý deðil. Ah o çocukluk ve gençlik yýllarý. Son zamanlarda çok popüler olmuþ bir þiir var. Eðer, yeniden baþlaya bilseydim yaþamaya / Ýkincisinden daha çok hata yapardým Jorge Luis Borges’in bu þiirinde dediði gibi hata yapmaya deðil, Muðla’ya yerleþmek için baþlardým yaþamaya. Özcan NEVRES 2001/08 /20 SÝLÝVRÝ
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |