Bir zamanlar adını andığımda heyecanlanırdım…
Gösteremezdim belki anlatamazdım
Şimdi ise yarı korkulu boğazımda düğüm, dilimde tortu.
Ne zaman seni düşünsem, içimde ıssız bir sokak yürüyor;
kaldırımlar soğuk, lambalar sönük, gölgeler bile bana yabancı.
İçinde çözemediğim anlamsız nefret
Oysa varlığının huzuruyla nefes alırdım ben
Şimdi seninle aynı gökyüzüne baksak, yıldızlar bile tanımaz birbirimizi.
Seninle geçen zaman, hafızamın kıyısında hırpalanmış bir şiir gibi duruyor.
Okumaya korktuğum, kahır dolu bir şiir…
Ne oldu bize?
Birbirimize en çok ihtiyacımız olan yerde neden sırtımızı döndük birbirimize
Sen konuştun, ben kırıldım.
Ben bekledim, sen unuttun.
Sözlerin, diken oldu kendimi bile unuttum
Oysa sevgi, susulacak değil, konuşulacak bir şeydi.
Biz susmayı kavgayı büyüttük, sevgiyi değil.
Belki de bir ömrü paylaşacak kadar cesur değildik…
Sen gururuna tutundun, ben kalbime.
Senin için haklı olmak her şeydi,
Şimdi varsın ama her şey eksik, her şey yarım.
Bir fotoğrafın kenarında kalan bakış gibi;
bir şarkının ortasında kesilen notalar gibi…
Eksik çalıyor içimde yaşadığım onca geçen zaman.
Bilirim, artık dönülmez yolların yolcusuyuz.
Şimdi yalnızca içimde büyüttüğüm bir sitemsin.
Adını anmadan ağladığım,
gözlerine bakmadan özlediğim bir eski zaman düşüsüsün.