Şiirler yazılmaz önce yaşanır
Peri bacalarının ıssızlığında kurmuştum düşlerimi, Chicago’nun kaldırımlarında sabahlıyordum... Bilmem anlatabiliyormuyum, sana bu mektubu yazarken, yine bir şiiri yaşıyordum.
"Bugün de yazamadım. Belki de sorun bende değil, kalemimde. Çok yorgun, çok yaşlı." – Franz Kafka (kurgusal)"
"Bugün de yazamadım. Belki de sorun bende değil, kalemimde. Çok yorgun, çok yaşlı." – Franz Kafka (kurgusal)"
Peri bacalarının ıssızlığında kurmuştum düşlerimi, Chicago’nun kaldırımlarında sabahlıyordum... Bilmem anlatabiliyormuyum, sana bu mektubu yazarken, yine bir şiiri yaşıyordum.
Kadın saçını topladı aynanın karşısında. Oysa ne hayaller kurmuştu o aynaya en son bakışında .
Gitmek ve kalmak üzerine bi yazı...
Mutlu gidebilen azınlığa karşı mutsuz gidemeyenlerin o bitmek bilmez kavgası....
Gülümseyerek düşündü içinden ; ‘’ Ne gerek var şimdi bu hayallere gibisinden’’ Dakikalar sonunda yanında olacak güzelden başka , hiç bir borcu kalmamıştı geri verecek aşka
Her insanın yaşamında yarım kitapları vardır, ne okuyabiliriz ne de atabiliriz. Kitaplıktan öylece bakarak içimizde derin yaralar açarlar. Ya okunmalı ya da atılmalıdır, yoksa gerisi bunalım. Yaşamımızdaki ilşkiler de böyle değil midir? Yarım kalmaya hiç
Kimileri, insanları bir bütün olarak ele almak yerine yalnızca dış görünüşleriyle değerlendirirler. Ruh güzellikleri, insani değerler, yetenekler onlar için hiç önemli değildir. Bunun nedeni ise söz konusu özelliklerin hiçbirisini kendilerinde h
Oysa gerçek sevgi; hiç karşılık beklemeden, karşımızdaki insanlara yüklediğimiz rollerden önce; insan olduğunu, hataları, eksikleri olduğunu kabul etmek ve onu anlamaya çalışmakla başlar.
Yıldızları hiç farklı düşündünüz mü?Acaba hiç farkettiniz mi aşıklarınızı?
Birtanem, diplerdeyim işte... Nefesimi bırakıyorum. Kalbimi bırakıyorum aşkımı ise gözyaşlarına terkedip yalnız sessiz sensiz geceye başlıyorum. Boşveriyorum sabah olmasın ....
Bir yürek bu kadar eşit bölünebilir miydi, dolunay bir daha hiç görünmemecesine tutulabilir miydi, seninle onun arasına giren gece beni daha ne kadar düşündürebilirdi. Kendi içimde, kendime kalan son kara parçasının üzerinde düşünüyorum şimdi olan biten
Mutlular...İçlerindekini bir kabızmışçasına içlerinde tutuyorlar.Çıkarmak isteseler bile çıkaramıyorlar...
? Külkedim, çocuk düşlerimde kalan. Saatler geceyarısını gösterdiği anda ruhumun ardında kalan cam ayakkabı , eski çileli hale dönen zor bir yaşam. Cam ayakkabı sayesinde düşlerin gercekleşmesi mümkün olsa keşke, keşke...
Posta Gazetesi'ndeki kosemde cok ilgi gormus bir yazi...
Kadinlar, erkeklerin de okumasini istiyordu ozellikle.
Belki okuyup da bir seyler kaparlar diye.
Hatice’nin şimdiki zamanı yok....-dili geçmiş zamanların yenilmez,içilmez, ele avuca sığmaz çaycısı Hatice ....
Her sabahın kimilerine göre erken, kimilerine göreyse geç uyanışları vardır... Göz kapakları kendilerine gelene kadar geçen sürede gecenin bir yarısı başlamış bir düşün kırıntıları görülür. Karın boşluğundan yayılan tuhaf seslerin adıdır açlık. Özellikle
Falih Rıfkı Atay