Asla Asla Deme…...
geri dönerler eninde sonunda, dönüşler güzellikle dolu olurmuş eğer hala bir bekleyenin varsa.. ya yoksa??
"Her yeni gün, düşlerin sayfasını yeniden yazmak için bir davettir; kalemin elinde, hayatın anlamı senin hikayendir."
"Her yeni gün, düşlerin sayfasını yeniden yazmak için bir davettir; kalemin elinde, hayatın anlamı senin hikayendir."
geri dönerler eninde sonunda, dönüşler güzellikle dolu olurmuş eğer hala bir bekleyenin varsa.. ya yoksa??
İlk gençlik çağlarında neredeyse elimizde gezdiririz birisi çıksa da versek diye,gençlik tabi kıymet bilmiyor. Zaman geçtikçe ,yaralar, çizikler arttıkça aklımız başımıza gelir ve biraz daha kadifelere sararız.
Tek korkumuz geri alamamaktır oys
Gökyüzünden alçak iniş yapan uçak gibi bir platforma indik. Hostes değildi yanı başımızdakiler uçuş tamamlanmıştır da demediler. Dünyaya geldi diyenler, hastanedeki sağlık görevlilerinin ta kendisiydi. Yani tepe taklak deldik, yuvarlanıp gidiyoruz..
Örneğin işten sonra sevebilirim seni. Yağmurdan sonra, yada yorgun bir günün sonunda. Üç günde bir telefon etsem yeter. Bir yılda üç gün sevebilirim seni. Kibrit kutusu, oyuncak bebek, pul yada telefon kartı koleksiyonu yapar gibi.
Kendi kuyusunu kazan aptak köstebekleriz biz. Arasıra birbirime çarparak bir ileri bir geri ilerleriz. Eşine eşine eşleşir şanslı bileti çekenlerimiz.
Gün gözünü kapayalı epey bir zaman geçmiş, şehir belki ağlıyordu. Sokak lambalarının ışığında yarı aydınlık bir silüetti sadece...
Ah güneş yüzlü adam, ben sobelendim sense hep saklandın oynadığımız sevgi kılığına girmiş bu saklambaç oyunu boyunca!
Esas olan neyi veya kimi beklediğinizdir . Beklemeyi beklenir kılan , beklenenin , o boş , bazen de soğukta geçen zamanın çok üzerinde bir kıymeti olmasıdır .
Çoktan seçmeli soruda ne de çok şık vardı. Bilinen yöntemlerle çözülemiyordu ve şıkları yerine yazıp sonucu aramaktan başka çıkar yol da yoktu. Sadeleştirme yapmayı denemeden sevgilileri yazdım x gördüğüm her yere.
Kötülüğe çağırırken şeytanın yaptığı gibi, arkadaşının ancak kendisine uyduğunda kurtuluşa ereceğini ve kendisinin doğru bir yol üzerinde olduğunu iddia eder. İnkara ve din dışı ahlaka davet ederken arkadaşına, onun iyiliğini istediği yalanını söyler. Kendisine inanan arkadaşını böylece mutsuzluğa sürükler.
Spinoza der ki “sevginin derecesi ölçüsüz sevmektir”… Öyle midir sizce de? Ölçüsüz bir şey olur mu?
GÜVEN KALDI MI… ?
İnsanoğlu hayata gözlerini açar açmaz kendini Annesinin kollarında, kucağında güvende hisseder, bu güvenceyi Rabbül ÂLEMİN olan Cenabı ALLAH c.c.hu. Tüm analık duygusu olan canlıların fıtratına yüklediğinden GÜVEN vermek duygusu otomatikman kendiliğinden anneden yavruya yansır.
Bazen , kendi kalbini çıkarıp aşkının eline vermek istiyorsun , bazense nasıl olurda bunu yaparsın deyip onun kalbini eline almak istiyorsun :)
72 FIRKA………..!
Fırka lüğat manası itibari ile,PARTİ,İNSAN GRUBU,KISIM OLMAK, VE AYRILMAK.BÖLÜK,TÜMEN.Gibi anlam taşır.
Efendimizin buyruğu olan hadisinde S.A.V.Benim ümmetim 72 fırkaya ayrılacak,sadece 1 Bir grubu olan FIRKA-İ NACİYE kurtuluşa erip.Cenabı ALLAH’IN c.c.hu nun Rızasına kavuşup kıyamete kadar var olacaktır.İradı günümüze kadar ulaşmıştır.
Tanrı’nın atölyesine bakıyorum sanki. Karşımda uhrevi bir tezgah, ne kadar sivri, geçimsiz kıvrım varsa benliğimde, törpüleyip yumuşatacağım bir işlik… Onun kırgınlığı keski, onun öfkesi balyoz, onun üzüntüsü mengene, onun aşkı ateş, onun sevg