Sabahın Altısında
Günlük bir olay belki. Belki de çok sıradışı... Sabahın altısında kim kavga eder ki?
"Her yeni gün, içinde keşfedilmeyi bekleyen bir hikayedir; kaleminle yaz, hayatının en güzel sayfasını."
"Her yeni gün, içinde keşfedilmeyi bekleyen bir hikayedir; kaleminle yaz, hayatının en güzel sayfasını."
Günlük bir olay belki. Belki de çok sıradışı... Sabahın altısında kim kavga eder ki?
Sevgi kadın erkeğin yakınlaştırma aracıdır. Evliliğin kendisi değildir. Sevgi insanı değiştirmez. Karşılıklı bir ısınma eylemidir.
Gün gelir eskir her şey, eskitilir. Bir köşede unutulur gider, tozlar içinde yeniden hatırlanacağı günü bekler.
Gözlerin kapanacak ilk önce, boynun son düşüşlerdeyken beyninde son düşler kurulacak. Bu benim ilk cinayetim olacak, gömleğime taze ılık kanın bulaşacak. Karnı deşilen kayaların dipsiz kuyularına atacağım seni. Kimse çıplak bedeni bulamayacak.
Ani ve çok sert bir bırakılma anının ertesinde yazıldı. Dostun gidişi de çok dokunuyormuş.
Bir varmış bir yokmuş diye başlar bütün masallar.. Masalın sonunu başından haber verir bu söz aslında.. Önce vardır sonra yok.. Masallar güzel ve yardıma ihtiyacı olan temiz kalpli kızların etrafında anlatılmaya başlanır ama masalın sonunu kötü cadılar,kara prensler belirler.. Eğer iyi yürekli bir kahraman çıkar kızı kurtarırsa masal
İşin zordur. Huzuru küçük koylarda aramaya başlarsın,biliyorum.Tüm sığlıklara aldırmadan yaşama devam edecek mutlak hakimiyetin elindedir ve çocuk gözlü ihtiyar çığlıkların seni gündemin merkezine oturtur, tüm gözler sana odaklanır, döngülerden, hayrete b
Dostum dedikleriniz...Hiç ummadığınız anda yanınızda bitiveren bir yağmur bulutu gibidir...O döker içini, siz dinlersiniz; siz söylersiniz, o savrulur ve nihayetsiz bir limanın yolcuları olan bu garip gönüller, bu teselli ile ummana bakıp dudaklarını kıpırdatarak bir şeyler diler.
Gerçi hakkımı da yemeyin lütfen,cidden çok araştırmacı ama malesef ''köşesiz'' bir yazar aday adayıyım ben!:)Arkadaşımın sorusunu aldıktan sonra,hemencecik''koca gibi koca nerede bulunur'' başlıklı bir mail hazırlayıp arkadaşlarıma yolladım
.''Soru anket amaçlıdır.Acele tarafından evlenmesi gereken bir sürü değişik yaşlarda kadının ortak sıkıntısı olan ''evlenmelik erkek'' sorununa çözüm
krishnamurti, insanı mutlu ve koşulsuz olarak özgür ve insanı bencillik ve acının serin şarlanmalarından özgürleştirme yoluna koyuldu. herhangi bir felsefe getirmek yerine gündelik yaşamlarımızda her birimiz ilgilendirin şeylerden konuştu. yaşam sorunlarından, bireyin güvenlik ve mutluluk arayışından, insanın hırs, şiddet, korku ve acı gibi içsel yüklerden kurulma ihtiyacını ele
Ben paranoyak mıyım demeyin,aşıksan paranoyaksın arkadaş! Onun her dediğinden,her hareketinden,her bakışından bir anlam çıkartmıyor musun? "Aaa,oğlum mesaj atmış bana,bişey hisstmese atmaz" ya da bir kankanız gelir,ki kanka kelimesinden dehiç hoşlaşmam;dejenere topluluk edebiyatı işte, "Kanka,hatun sana karşı boş değil,görmedin mi nasıl bakıyordu sana? " şeklinde bir yaklaşımda da mı
Sen gidiyorsun benden, hiç bilmeden veya bildiklerini bana söylemeden. Evet, sen gidiyorsun kalmaya gelmiş gibi göstererek, belki sende bilmiyorsun gidiyor olduğunu ama gidiyorsun. Zaman her şeyin ilacı gibi geliyor, kaybedilen zamanlarsa uzunluğu ölçüsünde acı veriyor. Sen kaybedilmiş zamanlarımızı alıp geliyorsun, bir daha kaybetmeyi göze alarak bana da “gidebilirsin”
Konuşmazsak çatlarız derler ya hani sanırım bazen ben de yazmazsam çatlayabilirim:)
Bu kez mektup eski bir romanın dizi finalinin ardından aldanışların sorgulanışından yola çıkıyor ve yine birilerinin hayatından izlere dalıp devam ederek uzuyor.