Kitap ve Hikmet
Kitap ve Hikmet, her ikisi de kesinlikle Allah’ın varlığının en somut delilidir.....
"Her yeni gün, ruhun sayfasını temizler; kalem senin elinde, hikayeni cesurca yaz."
"Her yeni gün, ruhun sayfasını temizler; kalem senin elinde, hikayeni cesurca yaz."
Kitap ve Hikmet, her ikisi de kesinlikle Allah’ın varlığının en somut delilidir.....
Sevgiliyle buluşurcasına heyecanla ve bir titreyişle alnım secdeye konmadan önce dünyaya sevda vardı içimde. oysa şimdi ben Ali gibi aşık, Fatıma gibi sadık sana.
Allah ayetlerinde Kendisine ortak koşmayan müminleri kesinlikle inkâr edenlere galip getireceğini ve onların korkularını gidereceğini vaat eder.
İnsan, fıtratı itibariyle iyi olana da, kötü olana da meyilli yaratılmıştır. İyi olanı seçip iyi davranışlarda bulunması kendi menfaatine olduğu gibi, kötü olana meyletmesi de kendi zararınadır.
Şeytanın tuzağına yakalanan kişinin de şeytan gibi aklı örtülür, şuuru kapanır ve Allah’ın yolundan ayrılır. Allah’ın sonsuz gücü karşısında kendi aczinin bilincine varması ve Allah’tan içi titreyerek korkması imkansızlaşır. Böylece kişi, kendisini sonsuz azaba götürecek olan isyan yolunu seçmiş olur.
“İnsanların denendiği ya da bazı hakikatlerin yaşatılarak öğretildiği mekân” şeklinde tercüme edebileceğimiz dünya, uzay diye isimlendirilen bir boşlukta güneş ve kendi etrafında dönen bir gezegendir. Bu boşlukta dünya gibi başkaca gezegen, yıldız, uydu vb. niceliğini veya niteliğini bilemediğimiz daha nice âlemler mevcuttur.
Günlerin en müstesnasıdır bayramlar… Ortak değerlerimizin en başta gelenidirler. Daha çok bayramlarda hatırlarız birbirimizi; birlik ve beraberlik tavan yapar bu güzel zaman dilimlerinde. Bir başka kenetleniriz bayramlarda. Hasretler geçici olsa da son bulur bu sayılı günlerde. İçimize doğan sevgi güneşi bir başka ısıtır bizi. Hüznümüzü, acımızı ve yalnızlığımızı
Dünya hayatına sımsıkı bağlı olan insanlar birbirlerini tevazu, akıl, merhamet, şefkat, fedakarlık gibi Kuran ahlakının kazandırdığı üstün özelliklere göre değil; zenginlik, güzellik gibi geçici dünyevi kriterlere göre değerlendirirler. Bu bakış açısının sonunda zengin - fakir ayrımı yaparak insanlara karşı; mimiklerine, ses tonuna, bakışlarına kadar yansıyan değişik tavırlar sergilerler.
Kendimce olmayi sevdim ben, kendimce sevmeyi... Askin anlamini arastirdim hep kendi yüregimde...
Ve vuslati arayan yüregimi özlemine kavusturmaktir tek temenni...
Bir yazarımız, ince bir espri yapmış geçenlerde. Aslında espri değil, başlı başına bir komedi senaryosu yazmış gibi görünüyor.
Din, miras aldıkları kuralların bir parçası olduğundan, bu sistemin mensupları içlerinde Allah’a karşı saygı dolu korku taşımazlar. Namaz, oruç gibi ibadetleri yapar ancak bunları vicdani bir duyarlılıkla yerine getirmezler. Allah’ın gücünü gereği gibi takdir etmez, ahirete de kesin bilgiyle inanmazlar; kalpleri bomboştur.
Zaman su gibi akıp geçerken yepyeni bir yıla merhaba demek üzereyiz. Herkesin yeni yıl dilekleri genelde aynıdır.. Sağlık, mutluluk ve başarı dolu bir yıl...
Günümüzde insanların birçoğu, Kuran ayetlerinin bir kısmını yerine getirirken bir kısmını da gözardı ederler. Bazen de yerine getirdikleri ibadetleri Allah rızası için değil toplumun değer yargılarına uymak için yaparlar.
Nurullah Genç'in Yağmur isimli güzel şiirinin büyük etkisiyle kaleme alınmış mektup tadında bir deneyiş...
Sevdiklerimizin doğum günleriyle aramız nasıl? Onları mutlu etmek hoşumuza gidiyor mu? cevabımız eğer evetse, haydi o zaman "en sevdiğimizi" mutlu etmeye.
Heyecanların, sevgi ve bağlılıkların doruk noktasına ulaştığı zaman dilimleridir bayramlar… Bu günlerde ruhlar Hakk’a yakınlaşmakla ve zikirle kendilerini tazeler; adeta küllerinden yeniden doğarlar. İnşirah neşesi çepeçevre kuşatır yürekleri. İçimizde batan güneşler tekrar doğar battığı noktadan… İman rüzgârı yeniden eser, doldurur içimizdeki pörsümüş yelkenleri… Vicdanlar merhamete uyanır derin uykularından.
Affan’ın oğlu Osman’ın “Duruşu” ile anlattığı bizim “söz” ile anlattıklarımızdan daha derin bir “tesir”
bırakıyorsa o zaman “söz”ü artık “Yürek”’e bırakmanın zamanı gelmiştir!..
Önce “Yürek”te yaşamak gerekir…
Hani nankörlüğe gıcığızdır ya! Bu yazıda nankörlüğe gıcık olan sizden birinin serzenişlerini bulacaksınız.Bu köşee ilk yazım olması itibariyle benim için bir tanışma vesilesi aynı zamanda..Belki birşeyler paylaşabiliriz ne dersiniz!
Zaman yine bir nehir misali aktı ve ramazan ayı kapımıza dayandı. Çoğu kişinin dilinde ‘ne de çabuk geçti günler’ yakınması var. Haksız da değiller; zira günler çok hızlı bir tempoda mukadder sona akıyor. Bizlere düşen yakınma değil, yaşadığımız günlerin içini doldurmaktır. Zaten elden gelen de budur. Hiçbirimiz günlerin