Hatadan Duyulan Pişmanlığın Kur'anî Ölçüsü Nedir?
İnsanın hatasını düzelttikten sonra sürekli olarak o hatanın ezikliğini ve suçluluk duygusunu yaşaması mı gerekir?.. Ya da o hatayı unutmalı mıdır?..
"Sabahın ilk ışıkları gibi taze fikirler, hayatın sayfalarını yeniden yazmak için en güzel anıdır."
"Sabahın ilk ışıkları gibi taze fikirler, hayatın sayfalarını yeniden yazmak için en güzel anıdır."
İnsanın hatasını düzelttikten sonra sürekli olarak o hatanın ezikliğini ve suçluluk duygusunu yaşaması mı gerekir?.. Ya da o hatayı unutmalı mıdır?..
Etrafınızda sürekli söylenen, birşeylerden şikayet eden insanlara mutlaka rastlamışsınızdır. Genelde toplumun her kesiminde bu tür insanların varlığına şahit oluruz. Hatta belki biz de o insanlardan biriyizdir. İşler planladığımız gibi gitmediği zaman verdiğimiz tepkiler, kullandığımız sözler ve aklımızdan geçenler, hayata bakışımızın bir resmidir aslında.
Senin sonsuz gücünü hakkıyla takdir etmemi, Senden gücüm yettiğince korkmamı ve Seni gereği gibi sevmemi bana ilham et. Ben Senden razıyım Rabb’im; Sen de benden razı ol...”
İzedebiyat’ta yazıları yayımlanan bir yazarımız, son yazısında namaz ibadeti, İslam dini ve mezhepler tarihi hakkında bazı temelsiz iddialarda bulunmuştu. Yazarımızın, İslami kavramlar üzerine tek taraflı ön-yargılamalarda bulunduğunu düşünmekteyiz.
İman edenler hayata Kur’anî bakış açısıyla bakarlar. Samimi Müslüman’ın farklı bir ’hayat felsefesi’ yoktur; şeytanın değil Allah’ın sistemine bağlıdır. Tek doğru yol Allah’ın bizler için seçtiği hak yol olan İslam’dır.
İçinde yaşadığımız toplumda birbirinden farklı karakterlere sahip yüzlerce insan yaşar. Kimi kıskanç, kimi hırslı, kimi hoşgörülü kimi sinirli, kimi kavgacı… saymakla bitmeyecek kadar çok karaktere ve huya sahip milyonlarca insan.
Onun kisvesine bürünememenin kasveti çöktü gönlüme; omuzlarım biraz daha eğildi. Fakat o da ne? "La Tahzen!" dedi gönlüm ve gözyaşlarım ona eşlik etti. Kısa(!) bir müddet sussa da yüreğim, artık dirilmişti...
Yüreğim bir yamaç mor menekşelerle dolup taşan. Bir neyzenin sesi kulaklarımda yankılanmakta. Hafiften bir deniz kokusu yüzümü okşamakta. Bir an ölüm gelmekte aklıma beyaz kefenlerde bedenim. Hiç kusur yok dudaklarımda. Sonsuz bir uykuya kapanmışçasına. Ne dost peşindeyim artık ne de sevgili arayışında.
Allah’ın en belirgin ve en nadide sıfatlarından biri olan Er-Rab isminin kelime manası; terbiye eden, törpüleyen, sivrilikleri kazıyan ya da göstererek ve yaşatarak öğreten gibi anlamlara gelmektedir.
Reji̇m Ve Toplum Ne Olusa Olsun İnsanlarin Temel İnanç Taşi Olan Di̇nleri̇ Hayatlarinin Bi̇r Parçasidir Ayirmaza Ve Koparamazsin O Yüzden Ancak O Tplumun Bi̇reysel Haklarina Reji̇mi̇n Ve Devleti̇n Devami İçi̇nn Çok Di̇kkat Etmeli̇ Ve İncecei̇k Çi̇zgi̇yi̇ Aşmamlisin:)
Toplum olarak kendimizi hep iyiler zümresi içinde görürüz. Kimse kendini kötü görmez. Peki, iyiliğin ölçüsü nedir? Bazılarına göre namaz kılmak, bazılarına göre yardımsever olmak, bazılarına göre de temiz kalpli olmak(ölçüsü nasıl hesaplanıyorsa!... ) Bizim inancımızda iyiliğin ve üstünlüğün ölçüsü Allah’a yakın olmak, yani takvadır.
Allah insanı, erkek ve kadın diye nitelendirilen iki farklı cinsten yaratmıştır. Bu kural hayvanlar ve bitkiler için de geçerlidir. Neslin üreyip devam edebilmesi için Allah, böyle bir uygulama var etmiştir ki, hepimizin bildiği şekliyle erkek ve kadının sperm birleşiminden, neslin türeyişi sağlanmıştır. Bu sistem sadece Allah’ın kudretinin gereğidir.
Sevgiliyle buluşurcasına heyecanla ve bir titreyişle alnım secdeye konmadan önce dünyaya sevda vardı içimde. oysa şimdi ben Ali gibi aşık, Fatıma gibi sadık sana.
İnsan, fıtratı itibariyle iyi olana da, kötü olana da meyilli yaratılmıştır. İyi olanı seçip iyi davranışlarda bulunması kendi menfaatine olduğu gibi, kötü olana meyletmesi de kendi zararınadır.
Günlerin en müstesnasıdır bayramlar… Ortak değerlerimizin en başta gelenidirler. Daha çok bayramlarda hatırlarız birbirimizi; birlik ve beraberlik tavan yapar bu güzel zaman dilimlerinde. Bir başka kenetleniriz bayramlarda. Hasretler geçici olsa da son bulur bu sayılı günlerde. İçimize doğan sevgi güneşi bir başka ısıtır bizi. Hüznümüzü, acımızı ve yalnızlığımızı
Dünya hayatına sımsıkı bağlı olan insanlar birbirlerini tevazu, akıl, merhamet, şefkat, fedakarlık gibi Kuran ahlakının kazandırdığı üstün özelliklere göre değil; zenginlik, güzellik gibi geçici dünyevi kriterlere göre değerlendirirler. Bu bakış açısının sonunda zengin - fakir ayrımı yaparak insanlara karşı; mimiklerine, ses tonuna, bakışlarına kadar yansıyan değişik tavırlar sergilerler.
Kendimce olmayi sevdim ben, kendimce sevmeyi... Askin anlamini arastirdim hep kendi yüregimde...
Ve vuslati arayan yüregimi özlemine kavusturmaktir tek temenni...
Bir yazarımız, ince bir espri yapmış geçenlerde. Aslında espri değil, başlı başına bir komedi senaryosu yazmış gibi görünüyor.