Vicdan ahlâki açýdan, insanýn doðru ile yanlýþý, iyi ile kötüyü ayýrt etmesini saðlayan içsel bir sestir. Kiþiyi yanlýþ ve kötü bir eylem yaptýðýnda uyarýr, hatta kýnar; yapýlan hareket iyi ve doðru ise takdir eder.

Erdemli insanlar yaptýklarý bir haksýzlýk sonucunda yýllarca vicdan azabý çekebileceklerini bilirler. Vicdan azabý, kiþiyi rahatsýz eder. O nedenle kiþi yanlýþýný düzelterek vicdanen rahatlamaya çalýþýr. Bu bazen mümkün olur, ama bazen de yanlýþ düzeltilemediði için ömür boyu acý çektirir.

**

Ampul ise hepimizin bildiði gibi bir aydýnlatma aracýdýr. Karanlýkta görmek istediklerinizi size gösterir.

Son yýllarda bu aydýnlatma aracý çok sýk kullanýlýr oldu.

Bazýlarý ampullerini yakarak bütün Türkiye’yi aydýnlattýklarýný zannediyorlar.

Onlarýn ampullerinin aydýnlattýðý Türkiye’ye bir bakalým:

-Lüks arabalar caddelerde dolaþýyor.

-Boðazdaki pahalý lokantalarda, eðlence yerlerinde boþ masa bulamýyorsunuz.

-Þaþalý açýlýþlarda devlet büyükleri kurdelalar kesiyor.

-Havai fiþekler yerli yersiz patlatýlýyor.

-Tatil yerleri hýnca hýnç dolu.

-Milyon dolarla ifade edilen rezidance’lar daha temeli atýlmýþken müþteri buluyor ve satýlýyor.

-Havuzlu villa artýk ihtiyaç olarak kabul ediliyor.

-Yurtdýþýna uçakla gitmek için haftalar öncesinden yer ayýrtmak gerekiyor.

-Lüks mal satan maðazalar ve AVM’ler giderek çoðalýyor.

-Televizyon kanallarýnda vur patlasýn, çal oynasýn programlarý en çok rayting alýyor.

Bir de ampulün aydýnlatmadýðý “öteki Türkiye’ye” bakalým:

-Emekli ve memurlar açlýk sýnýrýnda yaþamaya çalýyor.

-Milyonlarca insan bir öðün bile yemek bulamýyor.

-Ýþsiz babalar çocuklarý fark etmesin diye sabahleyin iþe gidermiþ gibi evden çýkýyorlar, bütün gün iþ arýyorlar; akþam eli boþ dönüyorlar.

-Anneler birkaç torba kömür, bir koli gýda maddesi veya üç-beþ lira yardým alabilmek için vakýflarýn, belediyelerin ya da yardým kuruluþlarýnýn önünde sabahtan akþama kadar kuyrukta bekliyorlar. Yardým daðýtýlýken ortaya çýkan izdiham nedeniyle bir çoðu eziliyor, ayaklarý kýrýlýyor; ama onlar bu tehlikeyi de göze alýyor; yeter ki bir þeyler verilsin…

-Kýrk milyon kiþinin bankalara borcu var.

-Ýcra takibine uðrayanlarýn tam sayýsýný bilen yok.

-Esnaf, iþsiz hatta iflas etmiþ iþyeri sahibi birçok insan son çare olarak intiharý görüyor.

-Güneydoðu’da ayaklanma provalarý yapýlýyor. Küçücük çocuklar geleceðin militanlarý olarak yetiþtirilmek üzere polisle çatýþtýrýlýyor. Polis kendilerine taþ atan çocuklarý ve ailelerini anonslarla uyarýyor; bazen þeker ve top daðýtýyor. Ýlk baþta þeker ve top daðýtma caydýrýcý olurken, þimdilerde çocuklarý artýk bu uygulama da kandýramýyor. Güneydoðu’da oldukça yumuþak davranan polis, nedense üniversite öðrencilerine ayný hoþgörüyü göstermiyor ve bu gençlere copla cevap verebiliyor.

-Bölücü söylemler meclis çatýsý altýnda bile dillendiriliyor.

**

Saymakla bitmez. Ama daha fazla iç karartmadan burada keselim.

Zaten bunlarýn hepsini herkes biliyor; ama “bilmiyormuþ” gibi yapýyor. Üç maymunu oynamak moda oldu ya…

Bilim adamlarý, sosyal bilimciler, eski bürokratlar, sivil toplum örgütleri, eli kalem tutanlar, siyasi partiler, aðzý biraz laf yapanlar ve hepsinden önemlisi vicdaný olanlar; susmayýn, toplumsal tabakalar arasýndaki her geçen gün biraz daha açýlan uçurumu görün ve ampulün aydýnlatmadýðý öteki Türkiye’nin ýþýðý da siz olun!