..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
En bilge insanlar bile arasýra bir iki zýrvadan hoþlanýrlar. -Roald Dahl
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




20 Nisan 2012
Kaçak…  
Bizim Köyün Ayýlarý..

Kemal Yavuz Paracýkoðlu


Tren garýndan biletimi alarak trene bindiðim ana kadar hiç kimsenin þüphelenmeyeceði biri iken, illa da üzerime þüphe çekebilmek için her þeyi yapýyordum. Birinin bana dik dik baktýðý anda, aþýrý bir korkaklýkla sýðýnacak bir kuytuluk bulana kadar arkamý dönüp hýzla uzaklaþýyordum ve baktýðýný sandýðým kiþi, asýl ondan sonra dik dik bakmaya baþlýyordu. Trene en arkadaki tenha vagonlara ulaþarak binmeye çabalýyordum ve görenlerde suçlu bir kaçaðýn algýlamasýný yaratýyordum. Trene binip de boþ bir kompartýman bulabilme çabalarýmda ise, ancak tenha bir kompartýman bulmakla yetinerek, kompartýmana benden önce yerleþmiþ üç kiþilik bir köylü ailenin yaný baþýna, o ailenin bir bireyiymiþim gibi algýlanarak dikkat çekmeyeceðimi umarak oturmuþtum.


:ADIB:

Tren garýndan biletimi alarak trene bindiðim ana kadar hiç kimsenin þüphelenmeyeceði biri iken, illa da üzerime þüphe çekebilmek için her þeyi yapýyordum. Birinin bana dik dik baktýðý anda, aþýrý bir korkaklýkla sýðýnacak bir kuytuluk bulana kadar arkamý dönüp hýzla uzaklaþýyordum ve baktýðýný sandýðým kiþi, asýl ondan sonra dik dik bakmaya baþlýyordu. Trene en arkadaki tenha vagonlara ulaþarak binmeye çabalýyordum ve görenlerde suçlu bir kaçaðýn algýlamasýný yaratýyordum. Trene binip de boþ bir kompartýman bulabilme çabalarýmda ise, ancak tenha bir kompartýman bulmakla yetinerek, kompartýmana benden önce yerleþmiþ üç kiþilik bir köylü ailenin yaný baþýna, o ailenin bir bireyiymiþim gibi algýlanarak dikkat çekmeyeceðimi umarak oturmuþtum.
Tren hareket ettikten sonra, aile, Sivrihisar’ýn köylerinden birisinde inince, yalnýz baþýma kalmýþtým. Eskiþehir’e ulaþtýðým ana kadar o kompartýmanýn dýþarýdan geçenlerin göremeyeceði bir köþesine sinmiþ, dikkat çekmemek için helaya bile gitmeye çekinmiþtim.
Eskiþehir garýnda trenden inip de, demiryolu boyunca karanlýklar içine dalýp, evin yolunu tuttuðumda nispeten rahatlamaya baþlamýþtým.
Evde karþýlanma biçimimi gözümün önünde canlandýrmaya baþladýðým andan itibaren, huzursuzluðumun yeniden ayyuka çýkmaða baþladýðýný fark ettim. Kendi kafamýn doðrultusunda hareket ederek Eskiþehir’e gelmiþ olmam, eminim ki, babamý küplere bindirecekti. Sizi çok özledim, dayanamadým, diyerek biraz mýzmýzlandýktan sonra, yumuþayacaðýna emindim. Fakat, asýl sorunu dönme vaktim geldiðinde yaþayacaktým. Ne yapacaktým o zaman?
“Nazmi, çocuk elli kere söyledi bulaþma þu Namýk’a diye! Dinlemedim de iyi bok yedim sanki! Allah benim belamý versin!”
Ankara’ya dönmeyeceðim kesindi bir kere. Benim için Ankara bitmiþti.
Oysa, bitmiþ olan bir þey olmadýðýný yýllar sonra, öðretmen Namýk ile karþýlaþtýðýmda anlayacaktým. Evet, öðretmen Namýk ile… Çünkü, Namýk ve Saide o gece yakalandýklarýnda götürüldükleri Emniyet Amirliðinde çekilen jop ziyafetine raðmen, olaylarla bir ilgilerinin olmadýðýný, o sýrada o yoldan geçen iki lise öðrencisi olduklarýný, kaçýþlarýnýn nedenini de polislerin tavýrlarý nedeniyle paniklemelerinden dolayý olduðunu ifade etmiþler ve benim adýmý, bizimle beraber deðildi, tanýmýyoruz diyerek, kesinlikle vermemiþler. Sonra da, çýkarýldýklarý Cumhuriyet Savcýlýðý tarafýndan, mahkemeye bile sevk edilmeden serbest býrakýlmýþlardý.
Öðretmen Namýk ile konuþmamýzýn, özel hayatýmýza dair bölümünde, onun Saide ile evlenmiþ olduðunu duyduðumda, korkunç bir kýskançlýk duygusuna kapýlmýþtým.
Ankara’dan Eskiþehir’e dönerek, siyasetle ilgilenmeye duyduðum hevesin bedelini öðretmen olmak hülyalarýmdan uyanmakla ödeyecektim.
Her þeyde bir hayýr vardýr, derler. Ben de normal lisede okuyarak, Eðitim Enstitülerinden birini kazanýr, Ortaokul/Lise öðretmeni olurdum, anasýný satayým!...
Þu anda önemli olan, ne Namýk ile yýllar sonra öðretmen kimliði ile karþýlaþacak olmamdý, ne de normal lisede okuyacak olmam; sadece eve, ebeveynimin yanýna nasýl ve hangi yüzle döneceðimdi. Saatlerce dolanýp durmama ve evin bulunduðu sokaktan belki de yüzlerce defa geçip durmama raðmen bir türlü, kapýyý çalýp da ‘ben geldim,’ diyemedim.
Eskiþehir’de bana bu konuda destek olabilecek bir tek isim gelmiyordu aklýma. Belki Safinaz abla…
Safinaz ablaya sýðýnabilirdim. Saat epeyi olmuþtu, ama gecenin bu vaktinde bile kapýsýný çalabilirdim onun. Evet, fazla düþünmeden, hatta hiç düþünmeden onun evinin yolunu tutmuþtum bile.
Kapýsýnýn zilini çalmaya baþladýktan epeyi sonra, tripiyle de, tipiyle de bir erkekten farksýz olan Safinaz ablam, evinin balkonundan seslendi. “Kim o?”
“Benim, Safinaz Abla!” dedim. “Aç, bi!”
Kapýyý, “Hayýrdýr ulan, gecenin bu saatinde?” diye çýkýþarak açtý.
Onun, ilk kez sinirli bir tavrýyla karþýlaþmýþtým, korktum. “Rahatsýz ettiysem özür dilerim abla! Ben gideyim…” diyerek oradan ayrýlmak istediðimde, çýkýþmasýný sürdürüp,
“Nereye ulan? Gir içeriye!” diyerek beni kapýdan içeri çekiþtirdi. “Sen Ankara’da deðil miydin be gülüm?” Sesi bu defa sinirli deðil, týpký eskisi gibi sevecen çýkmýþtý.
Merdivenleri týrmanarak, oturduðu ikinci kattaki evine çýkarken, “Ankara’da baþýmý belaya soktum, kaçtým geldim abla!” dedim.
Evinden içeri girerken, gene sinirli tavýrlarla söylenmeye baþlamýþtý. “Sen de, babamýn evine dönersem, hemen yakalanýrým; Safinaz ablamda aramak kimsenin aklýna gelmez, gidip onun evinde saklanayým, diyerek bana geldin; öyle mi?”
Onun bu tahmininin gerçekle bir alakasý yoktu tabii ki! O, kýzgýnlýðýný sürdürerek, “adam mý vurdun yoksa lan!” dedi; bu cümle bir sorudan çok ithamý andýrmýþtý.
Telaþla, “yok abla yav!” diyerek laf yetiþtirdim. “adam madam vurduðum falan yok, nereden çýkardýn þimdi onu?”
Kapýyý örttükten sonra içeri geçtik. “Peþinden niye yakalamaya çýktýlar madem?” diye sorarak vereceðim cevabý beklemeye baþladý.
Salondaki çekyatýn üstüne oturduktan sonra, “siyasi…” dedim. “Burnumu, biraz siyasi iþlere soktum da…”
Gülmeye baþladý, ama bu gülüþ neþeden deðilmiþ gibime gelmiþti. “Ne siyasetiymiþ o? Sen de baban gibi, boykota mý çýktýn?”
Þaþýrma sýrasý bendeydi. “Babam mý, boykota mý?” diye gevelemeye baþladým.
“Baban, büyük öðretmen boykotuna katýldý. Bütün mahalle onun komünistliðini konuþuyor. O boykotu yapanlar, güya, komünist öðretmenlermiþ de… Babaný da, okulun müdürlüðünden alacaklarmýþ galiba, aþaðýdaki imam bütün gün bunlarý anlatýyor millete. Herif, Allah’ýn sevdiði kuluymuþuz da, iyi ki, kýzýný oðluma karý etmemiþim imansýz komünistin, deyip duruyor herkese…”
Adamýn bu riyakarlýðýna tepki göstererek, “ne münasebet? Onun oðluna ablamý vermeyen asýl biziz!” diye söylendim.
Beni, “Biliyorum, biliyorum,” diyerek susturan Safinaz abla, “ben kimin, ne olduðunu biliyorum,” dedi. “Hele hele, o ölü yýkayýcýsý ýrz düþmanýnýn, ne bok olduðunu herkesten çok biliyorum.”
Ben de kendi bildiklerimi katarak, adamýn kimliðini anlaþýlýr kýlmaya katký yapmak istedim. “Aþaðýdaki dükkâna hep kadýnlar gelip, onunla arka bölmeye geçiyorlar da, orada muska yazdýrýp büyü yaptýrýyorlar…”
Safinaz abla, gene, “biliyorum, biliyorum,” diyerek müdahale etti. “Onun cinlerle büyü yaptýðýný Eskiþehir’de bilmeyen yok zaten. Ablan, onun oðluyla çýkarken, ben kahrýmdan geberiyordum, yazýk olacak kýza, diye. Ýyi ki vermediniz abaný da, baþý yanmadý.”
“Babam boykottaysa okula da gelmiyordur,” diyerek konuyu deðiþtirdim.
“Dedim ya, aþaðýdaki imam müsveddesi okul müdürlüðünden atýlacak diye laf gezdiriyormuþ, diye; evinizdedir artýk. Sen ne yaptýn da kaçak durumuna düþtün?”
Ona, yaþadýðýmýz bombalý pankart ve polis kovalamacýsýný anlattým. “Arkadaþlarým yakalanarak götürüldü. Ben yakalanmadým, ama Ankara’da kalýr isem anýnda yakalanýrým diyerek de Eskiþehir’e döndüm.”
Karþýmdaki, beni bu dünyada anlayabilecek tek insandý. “En iyisini yapmýþsýn, gülüm! Hele ortalýk durulana kadar bekleyelim mademki,” diyerek, benim için salondaki çekyatý açarak hazýrladýðý yataða çarþaf serip yastýk, yorgan býraktýktan sonra, “kim bilir nasýl yorulmuþundur bu koþturmacýda. Hele yatýp uyu bir; yarýn daha çok anlatýrýz,” diyerek kendi odasýna çekilmiþti. O gider gitmez, belki de ilk dakikanýn içinde derin bir uykuya dalmýþtým.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Balkonlu Ev...
Bizim Köyün Ayýlarý... 2.
Babam…
Madam...
Büyük Öðretmen Boykotu…
Çöpçatan...
Tip Tip Tipsizler…
Anneanne...
Safinaz Abla...
Son Söz...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhittin Amca...
Hempa...
Krallarýn Kraliçesi
Hanýmeli...
Siktiriboktan…
Basgitar...
Nerede O Eski Öðretmenler…
Nil Kraliçesi.
Kur'an Ayetlerinden
Öpücük Tutkusu...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.