..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
En bilge insanlar bile arasýra bir iki zýrvadan hoþlanýrlar. -Roald Dahl
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




17 Mart 2012
Nail Amcam  
Bizim Köyün Ayýlarý..

Kemal Yavuz Paracýkoðlu


skiþehir’de evden içeri girdiðimde annemi akþama bir akrabamýzý ziyarete gitmek üzere hazýrlanýrken buldum. Bir amcam varmýþ, adý: Nail… Nail Amca, babamýn küçük kardeþiymiþ, bilmiyordum. Zengin bir adammýþ, fabrikasý, dükkanlarý filan varmýþ.


:AEGF:
Eskiþehir’de evden içeri girdiðimde annemi akþama bir akrabamýzý ziyarete gitmek üzere hazýrlanýrken buldum.
Bir amcam varmýþ, adý: Nail… Nail Amca, babamýn küçük kardeþiymiþ, bilmiyordum. Zengin bir adammýþ, fabrikasý, dükkanlarý filan varmýþ.

On iki yaþýma kadar bir amcanýn varlýðýndan haberdar olmamamýn nedenini sorgulamaya baþladým.

“Nail Amcam ile niçin gidip gelmiyorduk anne?”

“Kendini beðenmiþin teki de ondan.”

“Olsun, varsýn, kendisini beðenmesi bir suç deðil ki! Ýnsan kedini beðenmezse çatlarmýþ…”

“Onunki öyle deðil. Bize mesafeli davranýp, gidip gelmek istemiyordu.”

“Þimdi niye gidiyorsunuz madem?”

“Babanla aralarýnda bir miras meselesi varmýþ, baban onu konuþacak…”

Annem miras meselesinin ne olduðunu söylemedi. “Ben de pek bilmiyorum, en iyisi karýþmayalým biz,” diyerek susturdu beni. “Ýstersen bizimle sen de gel, amcaný bir tanýmýþ olursun.”

Bu öneriyle heyecanlandým. “Tamam, gelirim!”

Miras meselesinin babaannemden kalan bir evle ilgili olduðunu daha sonra öðrendim. Babam öðretmen olup, tayin olarak gittiðinde bu amcam evi satýp sermaye yapmasý için babamdan izin istemiþ. “Senin payýný da, iþimi kurup, para kazanmaya baþladýktan sonra öderim,” demiþ.
Sýrtýný devlet babasýna dayayýp maaþýyla geçinip istikbal kaygýsý çekmeyen babam da, olur, demiþ tabii ki! Ne diyecekti? Neticede biricik kardeþinin istikbaliydi söz konusu olan…

Ýþte bu akþamki ziyaretin sebebi, þimdiye kadar beþ kuruþ ödememiþ olan Nail Amcaya, “borcunu öde!” demek içindi.
Gittiðimiz ev, Eskiþehir’in en seçin semtindeydi, geniþ ve lüks bir apartman dairesiydi.

Kapýyý çalýp da karþýlarýna dikildiðimizde, bizi öylesine iyi karþýlmýþlardý ki, gudubetliðin onlarda deðil, bizimkilerde olduðuna karar verdim. Öyle ya, böylesine güleç yüzlü, sýcak kanlý insanlar nasýl kendini beðenmiþ olabilirdi ki?
Babam, upuzun bir hoþ sohbetten sonra, sanýrým saadete gelmek maksadýyla, “e-e? Ýþler nasýl kardeþim?” diye sordu.

Lafý parasal alýþveriþe getireceðini ben bile anlamýþtým ki, küçük bir soba atölyesinden fabrikatörlüðe terfi etmiþ cin bir sanayici nasýl anlamasýn? Nail Amcanýn güleç yüzünde, birden bire derin çizgiler ortaya çýkmýþ ve gözlerini hüzün doldurmuþtu. “Ah, abiciðim ah!” diye baþladý söze. “Ne sen sor, ne ben söyleyeyim.”

Babamla annemin, amcamdaki hüzün rüzgarýndan hemen etkilendiklerini fark ettim. Babam, “yapma ya… çýh, çýh, çýh…” çekerek Nail Amcaný haline acýdýðýný belli ediyordu.
Nail Amca, “battým ben abi, battým!” diye inlemeye devam ediyordu.

Annem gözlerini, “bu ne biçim batmaksa,” diye düþünerek pahalý kristal avizelerde, ceviz oymalý vitrindeki altýn yaldýzlý porselen yemek takýmlarýnda dolaþtýrmaya baþlamýþtý.
Nail Amca ajitasyonu sürdürüyordu. “Ya yarýn, ya öbür gün vuracaðým kapýsýna kilidi fabrikanýn… Aslýnda çoktan vuracaktým ya, üç yüz iþçiyi sokaða dökmeyeyim dedim, sabrettim. Tabii sabretmek iþleri yürütmüyor. Girdim banka kredilerine, gýrtlaða kadar. Fabrika, ev, dükkan, ne varsa her þey ipotekte… Ýþçiler de zam istemekte, yoksa greve çýkacaðýz diye tehdit etmekte… Battým ben, battým!”
Babam, onun durumuna acýdýðýný, “tuh, tuh, tuh!” çekerek belli edince;

Nail Amca, finallik lakýrdýsýný edivermiþti.

“Siz gurbette tasarruf edebildiniz mi abiciðim? Para durumun nasýl? Kardeþine bir iki milyar yardým edebilir misin?”

Zavallý babacýðým alacaklarýný istemekten çoktan vazgeçmiþ, biricik kardeþinin þu sýkýntýlý durumuna bir destek verememenin ezikliði içinde kývranýyordu. “Keþke olsa da versem, ama yok ki… Önümüz bayram, Allah seni inandýrsýn þu evladýma bir palto bile alamýyorum. Koca kýþý üstündeki ceketle geçiriyor.”

Bu defa Nail Amca da babama üzüldüðünü “tuh, tuh, tuh!” çekerek belli etmiþti. “ Desen ya halimiz harap…” Sonra birden neþeleniverdi yeniden. “Neyse yahu, býrakalým kederleri, neþelenelim azýcýk… E,e? Senin emeklilik ne zaman bakalým?”
“Nasip olursa iki yýla býrakmam…”
“Çok iyi… Emeklilik ikramiyeni ne yapacaksýn. Var mý bir planýn?”
*
Sabah uyandýðýmda Nail Amcamýn eþi Ayþe yengeyi annemle oturmuþlar sohbet ederken buldum. Kalktýðýmý görünce, “Hah,” dedi; “kalktýn mý?”

Amcamýn talimatýyla bana bayramlýk kýyafetler almak için gelmiþ. Gurur yapýp istemediðimi söyledim, ama beni bir kenara çeken annemin, amcana karþý ayýp olur türündeki müdahaleleri üzerine çaresizlikle kadýnýn peþine takýldým.
Beni Bayat pazarýndaki bir maðazaya götürdü. Bu maðazada ünlü bir tekstil fabrikasýnýn (Sarar) özürlü mamulleri oldukça ucuz fiyatlarla satýlýyordu. Maðazaya girdiðimizde, “hoþ geldiniz Ayþe hanýmefendi,” diye karþýlanan yenge hanýmýn burasýyla daha önce de alýþveriþ yapmýþ olduðu anlaþýlýyordu. O an, kendilerinin de buradan giyinen cimriler olduklarýný düþündüm ise de, -Allah günahýmý affetsin- çok sonralarý, birileri tarafýndan, amcamýn ve hanýmýnýn pek çok fakir fukarayý giyindirerek hayýr iþlemekten hoþlanan iyi insanlar olduklarý söylenince, maðaza çalýþanlarý tarafýndan gösterilen itibarýn gerçek nedenini de öðrenmiþ olmuþtum.

Kadýncaðýz o gün bana aldýðý diðer kýyafetlerin yaný sýra, çok moda olan bir palto da almýþtý. Maðazadan ayrýlýrken palto sýrtýmdaydý. Diðer kýyafetlerin içinde olduðu çantayý elimde taþýyarak evin yolunu tuttum.

Mart kapýdan baktýrýr, kazma kürek yaktýrýr, derler ya, doðru; öyle bir hava vardý dýþarýda. Yaðmakta olan karýn altýnda, yeni paltomun ne güzel, sýcacýk tuttuðunu düþünüyordum.

Cadde boyunca on dakika kadar yürümüþtüm ki, karþýmdan gelmekte olan bir adam gördüm. Adamýn yýrtýk pýrtýk kýlýðý içinde, üþüdüðü tir tir titremesinden belli oluyordu; tam yanýma ulaþtýðý an, hiçbir þey düþünmeden, planlamadan tuttum adamýn kolunu, “bir dakika amca,” diyerek sýrtýmdaki paltoyu çýkartýp, “giy þu paltoyu bakalým, sýrtýna göre mi,” diyerek adama uzattým. Adam þaþkýnlýkla aldý paltoyu, sýrtýna geçirdi. Allah biliyor ya, palto, adeta onun için dikilmiþ gibiydi. “Senin olsun amca,” diyerek arkama bile bakmadan hýzla uzaklaþtým oradan. Adamýn arkamdan þaþkýnlýkla bakakaldýðýný hissediyordum.
Eve vardýðýmda, herkes aðýz birliðine varmýþçasýna, “paltonu ne yaptýn?” diye sormaya baþlamýþtý.

“Çaldýrdým.”

“Çaldýrdýn mý? Nerede?”

“Arkadaþlarla otururken, bir kenarda duruyordu. Sonra bir baktým ki…”

En çok babam üzülmüþtü paltomun çalýnýþýna; üzüntüsünün sebebi ise, birkaç gün sonra, bayramda el öpmek için gittiðimizde amcam ile hanýmýnýn paltoma ne olduðunu sorduklarýnda, çaldýrdýðýmdan çok, satmak gibi, daha kötü þeylere yorumlayabilecekleri ihtimalinden dolayýydý.

Zavallý babacýðým, “kalk, gidiyoruz,” diye ayaklanarak beni paltoyu aldýðýmýz Bayat pazarýna götürdü. “Yengenin sana aldýðý paltonun týpkýsýný alacaðýz.”

Bayat pazarý sokaðýna girdikten sonra, on, onbeþ adým ya yürüdük, ya yürümedik ki, ne göreyim! Birkaç saat önce, üþümesine üzüldüðüm için paltoyu hediye ettiðim adam, paltoyu elinde sallaya sallaya, “Bu palto, has palto… Beyim, bulamazsýnýz bunun gibisini… Saf yün vallahi…” diyerek önümüze dikilmez mi… Beni baþlangýçta tanýmayan adam, göz göze geldiðimizde birden tanýyarak, ne diyeceðini de þaþýrarak, “bu… palto… vallahi…” diye mýrýldana mýrýldana öyle bir kaçýþý vardý ki; kaçýþýna bir anda müdahale etmek üzereyken, paltoyu ona hediye ettiðim anlaþýlacaðý aklýma gelerek çark edip arkasýndan baka kaldým. Babama, ayný paltodan aldýrýrken çektiðim vicdan azabýný bir Allah biliyordu, bir de ben…
*



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Balkonlu Ev...
Bizim Köyün Ayýlarý... 2.
Babam…
Madam...
Büyük Öðretmen Boykotu…
Çöpçatan...
Tip Tip Tipsizler…
Anneanne...
Safinaz Abla...
Son Söz...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhittin Amca...
Hempa...
Krallarýn Kraliçesi
Hanýmeli...
Siktiriboktan…
Basgitar...
Nerede O Eski Öðretmenler…
Nil Kraliçesi.
Kur'an Ayetlerinden
Öpücük Tutkusu...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.