 • İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey |
281
|
|
|
|
Elbette, birlikten kuvvet doğar; ancak her birlik, gönüllü birliktelik anlayışıyla ve özgürce alınmış kararlarla oluşursa çok daha anlamlı ve çok daha uzun soluklu bir birlik olur. |
|
282
|
|
|
|
...Toplumsal yaşamda işler belli noktalar dışında böyle yürüyemez. Başta da söylediğimiz gibi bireye verilen önem artırıldığında sonuç ne olacaktır... |
|
283
|
|
|
|
Araba tutkusu, sürat motoru tutkusu hemen hemen hepsinde bir tutku ve alışkanlık haline gelmiş. Sadece onlar olsa iyi, her türlü kötü alışkanlık da peşinden geliyor. Sigara, alkol artık rutin şeyler. Esrar, hap, her türlü uyuşturucu ve çarpık ilişkiler almış başını gidiyor... Hayır içten içe çürüyorlar da farkında değiller... Sonra da kırkını bile bulmadan hayatları sönüyor ya da sakat kalıyorlar...
|
|
284
|
|
|
|
Ne demek herkesin esit olmasi? Ben suyum, ben buyum, o ise su. Kaldi ki bunlarin sectikleri o koltukta oturdular da ne yaptilar? |
|
285
|
|
|
|
Türkiye TV’lerinde oynatılan sözde “Gençlik dizileri”, aslında sistemli olarak, gençliği hedeflemekte ve onları dejenerasyona uğratmayı amaçlamaktadır. |
|
286
|
|
|
|
Su, önlenemez bir akışkandır. Yatağında akmazsa, akmak için yeni yollar arayacaktır kendine. Arayış uzun da sürmeyecektir. İlk bulduğu boşluktan akıp gidecektir. Dünyaya egemen canlılar, insanlar olarak kontrollü biçimlerde akıtırsak, örneğin elektrik enerjisi elde edip, yaşamlarımız aydınlatabiliyoruz. Kontrolü unutup suya bırakırsak; yaşamın vazgeçilmez temel kaynaklarından olan aynı su akıp giderken, yaşamları da alıp götürüp, karartabiliyor. Karar insanlarındır. Aynı kaynak ve kaynakların yararlı-zararlı özelliklerinden birini seçme kararı insanlarındır. |
|
287
|
|
|
|
Sivil kelimesinin polis ile özdeşleştirildiği bir ülkede “sivil toplumun” ciddi bir tarihi olacağını düşünmek saflıktır. Ancak bu nedenle de eleğimizi duvara asmak doğru bir tutum değildir.
|
|
288
|
|
|
|
Sanki bu dünya başkalarının malı ve ben o mala izinsiz girmişim. Nereye gidersem gideyim sanmayın ki kapıda köpekler beni karşılar. Her adım atışımda insanlar bana hırlar, kuyruklarına basmışım gibi diş gösterir ve havlar. Onlara desem ki sizin dünyanızda gözüm yok. Hırlayarak derler ki biz de bu dünyada kalıcı değiliz, taşınmadan önce bu dünyadan bitlerimizi dökelim ve biraz da eğlenelim. Desem ki onlara neden benimle eğlenirsiniz? Derler ki köpeklerin adetidir illa bir insana sürtünürler ve havlarlar. Biz de başka bir yaşam tarzı bilmeyiz. |
|
289
|
|
|
|
Özürlüler İdaresinin yaptığı bir araştırma sonuçlarına göre Türkiye’deki engelli vatandaşlarımızın %65’i tanımadığı kişilerin alay, aşağılama vb davranışlarından şikayetçiymiş. |
|
290
|
|
|
|
Kendini bilmeli insan.
Bilmiyorsa öğrenmeli.
|
|
291
|
|
|
|
Hani derler ya:
"Okuduğunu bile anlayacak kapasitede değil..."
İnanın, buna bile razıyım.
Okusun da anlamasın. Yeter ki okusun.
|
|
292
|
|
|
|
Dün önemli bir gündü;dünya kadınlar günü. Eminim birçok kadın sevindi,birçok kadın üzüldü, birçok kadın umursamadı, birçok kadın da gözyaşlarını ya içine, ya mendillerine akıttı.
|
|
293
|
|
|
|
Başkası olmayı, kimliklere bürünmeyi hiç sevmez çocuklar. İçindeki çocuğu muhabbetle besleyip, aşkla büyütenler safiyane duygularını hiç yitirmezler.Cesurdur çocuklar! Yere, zamana, muhataba bakmaz entrika bilmez çocuklar.Çabuk küserler ama kin tutmaz çocuklar. Onlar sadece ama sadece kendileri gibi olurlar. Bir çok düş katili var;büyüdükçe, umutlarını, güvenini, masumiyetini kaybedenler var.Hayata çocuk yüreği ile bakmayı başarabilmek; içindeki çocuğu besleyen ve ona değer verene gülümser...
Neden güveni değil de, kuşkuyu öğretiyoruz çocuklarımıza "onlar bizim geleceğimizin neferleri" diyoruz da. Neden sevgiyi değil de, sevgisizliği öğretiyoruz neden?
|
|
294
|
|
|
|
Peki kimden, neden, nelerden kaçıyordu o insanlar? İnsan kendisinden, belleği ve anılarından kaçabilir mi? İnsan beyni bilgisayar beyni değil ki sıfırlanıp, bir anlamda yenilensin… |
|
295
|
|
|
|
Bazen, benim bile duymak istemediğim sözcükler dökülür dudaklarımdan. Siz buna ‘dilin keskinliği’ diyebilirsiniz ama asla art niyet taşımam, kin hiç gütmem; ne varsa dilimin ucundadır benim. Dilin keskinliği, bir anlık öfkenin zehriyle bütünleşince şalterlerim atar, özene bezene yaptığım gönül saraylarına bir tane kor, yerle tuzla-buz ederim. |
|
296
|
|
|
|
Bir çok Kişisel Gelişim Kitabının da insanın ilgisini çeksin diye, çok ilginç başlıkları vardır... Kendini Fişekle, yok efendim Kendini Ateşle, Ayağını Yere Sağlam Bas, Düşün ve Zengin Ol, Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı... Tabi bu kitap isimleri daha da çoğaltılabilir... Özlü bir söz de ’’Çocuklarınıza zengin olmayı değil mutlu olmayı öğretin, böylece hayatları boyunca, sahip oldukları şeylerin fiyatını değil, kıymetini bilirler.’’ der... |
|
297
|
|
|
|
tarihi ve kültürel bir oto-kritik... |
|
298
|
|
|
|
Bana Türkiye'nin bugünkü hali, western filmlerindeki altın arayıcılarını anımsatıyor. Onlar da olmadık yerlerde altın bulacağız diye elde kazma küreklerle köstebek misali her yeri kazıyorlar. Aralarında az ya da çok bulanların bir kısmını da etraftaki çapulcular kapıyor. |
|
299
|
|
|
|
Reşit Galip’i rahmetle anarak ve o günkü şartlar içinde çok iyi bir şey yaptığını düşünerek bu andı yazdığı için bugün ve bundan sonrası için de teşekkür ediyorum. Ve bugün Reşit Galip’i eleştiren ve kendisine Müslüman diyen birçok kimseden de daha fazla Müslüman olduğuna inanıyorum. |
|
300
|
|
|
|
Eğer ben koyun gibiysem sen nesin kurt mu? Her gün bana diş bilersen, ben de koyun gibi seni düşman bellerim. Ve sadece senden korunmak için sürü psikolojisine girerim. Sen insan olursan ben de koyun olmaktan vazgeçerim. Ne sen dağlarda ulumak zorunda kalırsın ne de ben çobanın sopasıyla ve onun itiyle dürtülürüm. |
|