Mavi Marmara gemisine yapýlan saldýrý aslýnda Türkiye'deki iç hesaplaþmanýn bir göstergesidir. Türkiye'de hükümet ne yapmaya çalýþsa Ýsrail yandaþlarýnýn engellemeleriyle karþýlaþmaktadýr. Aslýnda Türkiye'de kimsenin Yahudilere karþý bir garazý yoktur. Çanakkale Savaþý'nda düþmanla iþbirliði edip Türklere karþý savaþmýþ olsalar bile, Yahudiler, Türk topraklarýnda özgürce yaþamaya devam edeceklerdir. Türkiye'de sorun Ýsrail yandaþlýðý ve siyonist zihniyettir. O zihniyet bizde Ergonokon zihniyetidir. O zihniyetteki insanlar genelde Ýslamfobiye sahip kiþilerdir. Ýslam coðrafyasýnda bir Yahudi devletinin olmasý, Ýslamfobililerin korkularýný azaltmaktadýr. Zira yaþam tarzlarýnýn tek güvencesi olarak ezici bir güce sahip olan Ýsrail'i garantör devlet olarak görmektedirler. Oysa Ýsrail þeriatla yönetilmektedir. Ýsrail ile iþbirliði yapan bazý aydýn bozmalarý þeriatýn baþka bir þekline hizmet ettiklerini nasýl görememektedirler. Yazýk yazýk! Türkiye'de laiklikten dem vuranlar Ýsrail'i eleþtirmeye hiç gerek duymazlar. Bu sözde aydýnlar seve seve o þeriat düzeninin bir parçasý olurlar. Ne büyük handikap deðil mi? Türkiye'de laik olmak için mason olmaya, Ergenekoncu olmaya hiç gerek yoktur. Akýl ve mantýk bu ülkeye hakim kýlýndýðý sürece laiklik de bu ülkeye hakim olacaktýr. Türk milletini aptal gören bu sözde aydýnlar, Türk milletinin aklýna güvenmedikleri için laikliði korumak adýna Ýsrail ile iþbirliði yapmak gibi aptalca bir davranýþýn içine girmektedirler. Zira Türkiye'ye aklý ve mantýðý hakim kýlamayacaklarý inancýndadýrlar. Çünkü Türk milleti onlara göre aklý ve mantýðý olmayan bir millettir ve kolay yönlendirilir. Bu yüzden bu sözde aydýnlar televizyonlara çýkýp millete bilgi vermek yerine onlarý aydýnlatmak yerine, konuþmalarýyla Türk milletini sadece yönlendirmeye çalýþmaktadýr. Mavi Marmara gemisine yapýlan saldýrý aslýnda Türkiye'deki bir iç hesaplaþmanýn bir göstergesidir. Bu iç hesaplaþmanýn asýl nedeni ise Türkiye'nin Ýsrail hegemonyasýnda bir ülke olmasýndan kaynaklanan sorunlardýr. Öyle ki bir yazar, Yahudiler aleyhine bir kitap yazsa hiçbir yayýnevi o kitabý basamaz. Yazar kendi imkanlarýyla o kitabý bastýrdýðýnda ise, satýþýný yapamaz. Hal böyle iken bazý kiþilerin medyada sürekli Ýsrail lehinde konuþmasýnýn sebebini iyi anlamak gerekir. Türkiye'de sadece edebiyat alanýnda deðil, sanat, politika ve en önemlisi askeri alanda Yahudiler çok etkili olmaktadýr. Bu durum Atatürk milliyetçiliðine ve hür Türkiye Cumhuriyeti'ne zarar vermektedir. PKK ise bir taþeron örgüttür. Bu örgütü hem Ýsrail hem de Türkiye'deki siyonist zihniyetler desteklemektedir. Bu durum da Atatürk Türkiye'sine zarar vermektedir. Ýþin en ilginç yani ise bu siyonist kafalýlarýn büyük Atatürkçü olmalarýdýr. Ne büyük ihanet deðil mi?
Türkiye'nin içinde bulunduðu durum kýsaca þudur: Türkiye'nin kullandýðý F-16 uçaklarýnýn modernizasyonunu Ýsrail ve ABD yapmaktadýr. Bu uçaklarý üreten TAI firmasý da uçaklara "Uçaklarýn Dost-Düþman tanýmlamasýný yapan elektronik sistem" yüklemektedir. Bu sisteme göre Ýsrail, ABD, Ýngiliz, Yunanistan gibi ülkelerin uçaklarý DOST uçak olarak tanýmlanmaktadýr. Ancak Türk mühendislerinin yoðun çalýþmalarý sonucunda bu sistem millileþtirildi ve bu konuda ABD ve Ýsrail'e baðýmlýlýk ortadan kaldýrýldý. Ancak baþka bir sorun daha var; Amerika, baþta Türkiye olmak üzere birçok ülkeye her yýl geliþtirdiði yeni silah teknolojilerini satmaktadýr. Sattýðý teknolojinin kontrolünü ise býrakmamaktadýr. ABD istediði zaman, uydular aracýlýðýyla verilebilen talimatla, uçaklarý savaþ dýþý býrakabilmektedir. Bu da "henüz baþlamadýðýn bir savaþtan yenik ayrýlmak" anlamýna gelmektedir. Kýsaca Türkiye'de iyi bir ýslaha ihtiyac vardýr. Türkiye'de tasfiyeyi ve ýslahý yapacak eller bize uzandýðýnda biz de ellerimizi uzatalým. Bu ellerin ise hangi kollara ait olduðunu hepimiz bilmekteyiz. Kýsaca bu olay tümüyle iç meseledir. 28 Þubat ile beraber Ýsrail'le birçok askeri ve siyasi anlaþmalar imzalanmýþtýr. 28 Þubat'la Ýsrail iyice içimize girmiþtir. Hükümet hem 28 Þubat'tan hem de Ýsrail'den rahatsýzdýr. Bu yüzden direkt Ýsrail'i hedef alarak yapýlan askeri ve siyasi anlaþmalarý da tasfiye etmek istemektedir. Böylece bir taþla iki kuþ vurulmuþ olunacaktýr. Ýsrail'in Türkiye'deki etkisi azaltýlacaðý gibi, 28 Þubat zihniyeti de sonlandýrýlacaktýr. 28 Þubat'tan rahatsýzlýk duyanlar hükümetin yanýnda, duymayanlar ise karþýsýnda olacaklardýr. Bu böyle bir savaþtýr. Þu da unutulmamalýdýr; Türkiye 1946 ile 2007 arasýnda kiþiliksiz bir politika izlemiþtir. 2007'den sonra ilk defa kiþilikli bir politika izlenmeye baþlanmýþtýr. Bunun devam etmesi gerekmektetir.