..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Matematiðe, yalnýzca yaratýcý bir sanat olduðu sürece ilgi duyarým. -Godfrey Hardy
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > özlem evrim torun




22 Ocak 2008
Dokunuþ  
özlem evrim torun
Her þeyi nedenlerinden arýndýrýr, hayatý kemiklerinden ayýrýr ve nedensizliðe gömebilirdi aklý. Ýlla bir sebep soruluyorsa tek heceli kelimeleri seviyordu. Dilin en deðerli hazineleriydi tek hamlede söylenen kelimeler: yapýlandýrmadan, çekimlendirmeden, cümleler oluþturmadan kendini anlatmak istiyordu.


:AHJC:
Parmaklarýný kalem gibi kullanabileceði cisimleri seviyordu; nefesi mürekkebi olmuþtu. Beklediði soðuk betonarme dört duvarýn camýna bir kaç nefes alýp-vermelik süre varlýðýný sürdürecek kelimeyi yazdý: HÝÇ… Eline her kalem geçtiðinde adýný saða sola yazan yaþýtlarýndan biraz daha farklý bir tutumdu bu ilk öðrenim yýllarýnda… Þimdilerde ise kafa yormamaya çalýþýyordu öylece parmaklarýndan dökülen kelimelere… Üzerinde tesadüfen oradan geçen insanlarýn bakýþlarý ve akýllarý takýlýyordu. Açýklama isterlerse ‘hiç’ iyi bir nedendi Derya için. Her þeyi hiçlik içerisinde açýklayabilirdi: Her þeyi nedenlerinden arýndýrýr, hayatý kemiklerinden ayýrýr ve nedensizliðe gömebilirdi aklý. Ýlla bir sebep soruluyorsa tek heceli kelimeleri seviyordu. Dilin en deðerli hazineleriydi tek hamlede söylenen kelimeler: yapýlandýrmadan, çekimlendirmeden, cümleler oluþturmadan kendini anlatmak istiyordu. Bu kadarý ile yetinebilseydi insan oðlu, kimi zaman, birkaç tek hecelik kelime yetecekti.

Ne yazdýn derya ‘hiç’
Neden yazdýn: ‘hiç’
Nereye yazdýn ‘cam’
Ne oldu þimdi yazdýn da ‘iz’
Ne kadar kalacak o orda ‘an’
Ne anlatýyorsun orda ‘gam’

Ýnsan aklýnýn iþleyiþinden çýkan kelimeler insan olmanýn standartlarýný belirliyordu þimdi: Yazýk ki Homo sapiens kelimelerden arýnýp baþtan yapýlansa tekrar ayný yere varacaktý. Bu nedenle Derya’nýn yaþadýðý dünyaya ve kurallarýna dair hiçbir itirazý yoktu. Varlýðý insan icat etmiþti sahiplenmekle, yokluðu da insan çekecekti. Doðanýn elindekileri gerektiði kadarý ile kullanmakla yetinememiþti, açýða çýkardýklarýyla kirlilikten nefes alamayacaktý. Toplarý tüfekleri büyük buluþlar diye tarihe geçmiþlerdi, alet yapýmý çað atlatan deðerler olmuþtu. Doðanýn beline indirdiði her darbe ve doðaldan uzaklaþma medeniyete açýlan bir kapý olmuþtu. Savaþlarda insanlar ölecek, toplar birilerinin elinde, bir diðerinin dibinde patlayacak ve medeni bir þekilde ölecekti insanlar. Bir sitem yoktu bunlarý düþünürken; insandý. Ýnsan olmanýn gerekliliklerini yapýyorlar ve bedellerini ödüyorlardý. Yeni doðan çocuðun suçsuzluðunu düþünmüyor, geleceði için endiþelenmiyordu. Giderek insan olmanýn kurallarýna uyacaktý: ilk baþta karný acýktýðý için aðlayacak, aðladýðý için gelen annesinin ilgisini fark edecek ve bir sonraki sefere karný acýksa da acýkmasa da aðlayacaktý. Ýnsan çabuk öðreniyordu: Ýnsan çabuk öðrenmeyi kendi intiharýný gerçekleþtirmek adýna yapýyordu. Toplumsal bir katliam, toplumsal bir yok oluþ. Bu tabloda ironi yaratan, insaný temize çýkaran yegane þey, attýðý her adýmla kendini ölüme götürmesi ve bunun içten içe bilinci olabilirdi. Ýnsan oðlu kendine o denli tahammülsüzdü ki; tarihin karanlýk sayfalarýna gömülmek için sabýrsýzlanýyordu.

Derya yaptýklarýyla bu yok oluþun ne kadarlýk bir parçasý olabileceðinin baðlantýlarýný düþünüyordu bazen… Bütünsel yok oluþlar onu çok da ürkütmüyordu. Tüm canlýlar ölürken o da ölebilirdi, bunun karþýsýnda savaþým verip, çýðýrtkanlýk yapmanýn bir anlamý yoktu. Daha soðuk kanlý olmak gerekiyordu. Genetik mirasýnýn bir nesil sonrasýnda hala hayat buluyor olmasýyla ilgilenmiyordu. Türleri, döl yapmak için gerekli olan cinsel ayini zevk unsuruna dönüþtürünce, doða insan oðluna böyle bir oyun oynadýðý andan itibaren, tüm ezberler bozulmuþ ve dünya kendi sonunu hazýrlamýþtý aslýnda… Sýrf bu nedenle bile dünya kendi suçunun bedelini ödüyordu; insaný var eden ve yücelten deðerlere olanak saðlamýþtý. Ýnsan da tüm yaþam denilen arýzalýk halinin gerekliliklerini yerine getiriyordu. Ne daha fazlasý ne de daha azý… Doðallýyla giden yok oluþa ‘bilinç’ diye yavan bir kavram ile savaþ açmak hem manasýz hem de boþunaydý. Ýzlemek gerekiyordu, yok oluþu izlemek. Bu olaðan üstü bir gösteriydi aslýnda…
Ahu ile bu 5. buluþmalarý olacaktý. Derya Ahu’nun þýmarýk yaþam tarzýný tüm þýmarýklýðýyla taþýyýþýný sevmiþti. Baþkasýnýn üzerinde iðreti duracak bir çok þeyi öyle doðalýyla yaþýyor ve yaþatýyordu ki; son günlerinin mucizesi olmayý baþarmýþtý. Þimdi içerisinde durduðu yerin anahtarýný ve krokisini bir kurye ile iþ yerine yollamýþtý Derya’ya: içerisinde de ‘Bu akþam sen þömineyi yakmýþ olursun, ben de peþinden gelir hazýra konarým. Ama rakýlar benden…’ yazýlý þýmarýk bir not çýkmýþtý. Bolu emrivakisine þaþýrmamýþtý. Sürprizler kendini belli etmesine ve ipuçlarý vermesine raðmen hayatlara sürpriz olurlardý. Arasa da Ahu’ya ulaþamayacaðýný biliyordu. Böyle bir giriþimde bulunmadý. Gidecekti. Bunu Ahu’da biliyordu. Kýsa sürede þýmarýklýk yapabileceði birini bulduðunda bunu sezmekle kalmazdý insan; bundan emin olurdu. Uzun yýllar içerisinde kök salýnan arkadaþlýklara inananlarýn ýskaladýðý bir paylaþýmdý. Derya ezberlerle vakit kaybedemezdi.

Orman içerisine girdiðinde hava kararmýþtý çoktan, yolun aydýnlatmasý otoyolu aratmýyordu. Sitenin önüne geldiðinde kapý görevlisi iyi akþamlar dileyip sürgüyü yukarý kaldýrdý. Derya gelmeden geleceðinin bilgisi gelmiþti. Pencereyi açtýðýnda aðzýný açmasýna fýrsat kalmadan: düz devam ediyorsunuz ve 2. saða girdiðinizde 3. ev’ dedi asalete yakýn bir ciddiyet barýndýran genç adam. Derya iyi bir akþam dilemekle yetindi.

Þömineyi yakmadan önce medeniyetin diðer ýsýnma aletlerini kullanabilmesi için notlar yazýlmýþtý giriþten itibaren; ýþýða basýp kapýyý kapattýðýnda eline takýlan nota baktý: ‘Kombi mutfakta, mutfak karþýnda. Açmalýsýn’ yazýyordu. Bu buluþmanýn ne zaman planlandýðýný düþündü, güldü. Þömine seyirlik olacaktý anlaþýlan. Kombiye yönelmek yerine þimdi durduðu pencerenin önüne gelmiþti, perdesiz pencereleri seviyordu. Bir ‘hiç’lik kýmýldamadan dikildikten sonra kendini koltuða býraktý.

Ahu ile arkadaþlýklarý bir arkadaþlýk sitesinde baþlamýþtý. Internetle haþýr neþirlikleri farklý noktalardan olmuþtu; ama gün gelip ayný noktada buluþmuþlardý. Derya yýllarca Internet üzerinden yapýlan av çalýþmalarý ve ‘arkadaþlýk’ kavramýna mesafe ile bakmýþ ve bulaþmamakta direnmiþti. Sonunda tanýmadýðý bir sürü insaný ve çaðýný ýskalama fikrine tahammül edememiþ ve bu halkaya eklemlenmiþti. Sadece bir aydýr bu tür arkadaþlýk site havuzlarýndan birinde yüzüyordu ki, Ahu ile karþýlaþtý. Ahu ise internetin hiçbir devrini es geçmeden gelmiþti ayný yere; icq, msn ve second life ve diðer ne varsa… Derya internetin insanlarýn hayatlarýna dair gerçeklerin kokusunu taþýdýðýný bilmiyordu, öðrendi: Ahu’nun profilinde yazanlarý okur okumaz ölüm koktuðunu hissetmiþti; ki ölüm kelimesi bir defa bile kullanýlmamýþtý ve ölmeye güzelleme yapan her hangi bir dolaylama yapýlmamýþtý. Daha içerisinde gizli, daha derinlere iþlemiþ ve daha gerçek bir ölme hissiydi bu: satýþý yapýlýp, ilgi çekme oyununa dönüþtürülmemiþti. Önemliydi. Derya’nýn arkadaþ olmak konusunda ýsrarcýlýðý ve stratejik ataklarý duyumsadýðý bu kokudan kaynaklanýyordu. Ahu’nun dikkatini çekmek uzun sürmedi, onca erkek arasýnda cinsellik etrafýnda dolanmayan mesajlar çarçabuk içine iþledi. Zaman kaybetmeden buluþuldu, kadehler ardý ardýna boþaldý, hýz yapýldý, küfredildi, izbe mekanlara girildi. Kimsenin aklýna geceyi bitirmek gelmeyecekti, gecenin aklýna bitmek gelmeseydi. Bir sýnavdý bu, iki tarafta geçti sýnavdan: gereksiz hiçbir sözcük sarf edilmedi, güvenlik çemberi çizilmedi, sorgulanmadý yaþananlar, yaþayanlar sorguya çekilmedi.

Hala montunu çýkarmamýþ, öylece dalmýþ düþünüyordu: hayatý ve hayatýndaki iliþkileri harcýyordu. Ama bitmiyordu, gitmiyordu insanlar. Bir yerlerde kalýyor, kimi esler verip tekrar geri dönüyorlardý. Kaybetmeliydi, deðerlerini yitirmeliydi ki beynini ölüme terk edebilsin. Derya bu ölümle geriye bakamamak istiyordu, kendine dair ne varsa arkasýnda býrakýp gidebilmek istiyordu. Bir türlü sona gelemiyordu. Dünyanýn bir dibi olsaydý bulmuþ olmalýydý. Dünya kýsýr bir döngü yaratan bermuda þeytan üçgeninden baþka bir þey deðildi, kayboluyor, yok oluyor, siliniyordu. Sonra uyanýp baktýðýnda ayný noktada kalýyordu. Oysa tükenmek istiyordu, yeniden doðmak için kendinden kurtulmaya ihtiyacý vardý.

Ahu bu nedenle önemliydi, Ahu bu sebeple hayatýnýn mucizesiydi. Kendi yok oluþunu baþkasý üzerinde þekillendirecekti. Vicdan azabý bir yumruk olarak gelip boðazýna yerleþirse geçmiþi olmayan bir insana dönüþebilir, beyni yeni doðan bir bebekten daha pürüzlü, yaþanmýþlýklarý proteine çevirip sakladýðý bir yer olacaktý. Farklý olarak bu kývrýmlar ile baðlantýlar kesilecekti, beyninin bir kýsmý karanlýða gömülecekti. Vicdan duygusu beynin dalgalarý arasýnda kýsa devreye yaratacak tek duyguydu. Vicdan azabý ise yok oluþtu; bir insanýn yok oluþuna sebep olmak. Bir tür cinayet, çaðdaþ dünyanýn cinayet aletleri ilk çað insanlarýnkinden çok daha farklýydý. Derya suç unsurlarýný bulamayacaklarýný biliyordu; insan psikolojisinin açýkta býraktýklarý yerlere demirler atýyor. Bu sýrda açtýðý sýyrýklardan kanlar akýyor ama hissedilmiyordu. Son darbeye kadar bölgeye lokal anestezi etkisi yapacak bu küçük sýzýntýlar son darbeyi indirdiðinde acý duymadan sonunu getirecekti Ahu’nun.

Kurgusal þemasý yaklaþýk böyleydi; hayat içerisinde herhangi bir kurgusundan biraz daha fazla önemsemiþti. Ama her kurgusunda olduðu gibi üstünde fazla düþünmeden, aklýna fikrin gölgesi düþtüðü andan itibaren hayata geçirmeye baþlamýþtý. O dakikadan sonra olayýn dýþýna çýkamazdý, bir rolü üstlenmiþ ve oyununu oynamaya baþlamýþtý bile. Attýðý adýmlar sonucu açýða çýkan zincirlemeleri izlemeyi seviyordu. Bir insanýn üzerine kahve dökmekle yetinemezdi. Daha ciddi sarsýntýlar yaratmaya, dünyaya daha fazla iz býrakmaya ihtiyacý vardý. Vücuduna dövme olmalýydý saldýðý rüzgar dünyanýn; kopacak fýrtýnalarý ise içine saklýyordu. Narsis bir insandan biraz daha ötesiydi belki de; dünya onun etrafýnda dönmekle kalmýyordu. Dünya onun içindeydi. Bu denli dünya ile baðý olan bir insanýn, kendi iç sesi ve içine kapanýklýðýný tanýmlamak için psikologlarýn yeni terimler ve çözümlemeler üretmesi gerekecekti.

Ýlk ne zaman böyle bir insan olmaya baþladýðýný bulmaya çalýþýyordu. Ýlk kýrýlma noktasýný yaratan ne olabilirdi? Belki de narsisizmin insanlarýn bilmediði yüzüydü; kendini beðenmekle anýlan kiþilik bozukluðu aslýnda kendinden duyulan memnuniyetsizlikle dirsek temasýndaydý. Zýt her türlü durumu yaratan bir alaþým; kiþide tam bir homojenlik yaratmýyordu. Ama kuþkusuz ki iç içe geçmiþ kavramlardý. Derya belki de bu heterojen karakter özelliklerin yükünü taþýyordu. Þimdi en hafif olan hammaddesini aðýr ýsýya tutuyordu; eriyip içerisinden uzaklaþsýn istiyordu.

Hayat aklýnýn yansýmasýndan öte bir deðere sahip deðilken planlarýný hayata koyuyordu. Tanrýsý aklýnda ve denetimsizlik iplerdi. Þimdi bir emri gölge olarak zihninden geçirdi; bundan sonrasýnda irade yok gibiydi. Bir dere yataðý bulmuþ yaþamý akýþa býrakmýþtý kendini; parçalanmak pahasýna. Þizofrenik bir taraf barýndýrýyordu; her türlü düzenek ve hamle aslýnda kendine yapýlmýþ mükemmel saldýrý planýnýn parçasýydý. Baþkasýnýn kaný akacak; yaþayarak onun caný acýyacaktý.

Ahu geldiðinde soðuktan katýlaþmýþ aklýndan bunlar geçiyordu. Ahu içerinin buz gibi olmasýna aldýrmadý, geldi sarýldý arkadaþýna. Alnýndan öptü, Derya yutkundu. Düðüm oluþmaya baþlamýþ olmalý ki boðazýna takýldý. Kendini toplamasý birkaç saniye aldý. Ahu’nun anlatmaya baþladýðý gün hikayesinin daha baþýnda kahkahasýný koy verdi. Bir zýrhtý hayatta gülüþler, zýrhýný kuþandý geceye karþý. Beraber bara geçip kadehlerine raký doldurdular. Raký ortak noktalarýydý, nice gece kulübünde elinde rakýsý dans ederlerdi birbirlerinden habersiz zamanlarýnda da: bu rengarenk hazýrlanmýþ kokteyllere, tekilalara, miller ve JB’lere karþý bir baþkaldýrýydý. Meze hayattý ne de olsa: beyaz peynir zaruri olmamýþtý ikisi içinde birbirlerinden habersiz hayatlarýnda. Ahu mutfaða doðru uzadý. Kombiyi yakýp bir þeyler hazýrladý bu defa; meze niyetine hayatlarýný koymayacaklarý bir gece olmasýný umuyor olmalýydý. Bu sýrada Derya hazýrlanmýþ þömineyi tutuþturmayý akýl etti. Üzerine etil alkol boþalttýðý odunlarýn alevleri gözlerini kamaþtýrdý, kýrmýzý, sarý ve maviyi bir arada var eden bu gücü tapýlan günleri istedi. Tek tapýlasý güç olabileceðini düþündü ateþin ve en heybetli… Ateþe tapabilirdi; ama hýrsýzý Prometheus canýný sýkýyordu. Derya’nýn bir tek tanrýçasý vardý hayatta, uzun ve dalgalý saçlarý ile Fortuna: bir elinde keçi boynuzu, diðer elinde ise gemi dümeni… Hayatý bu denli özetleyen baþka bir mit yoktu. Eðer bir þeye inanmaya ihtiyacý olsaydý bu kuþkusuz Fortuna olurdu; yaranmaya kalkýþmanýn bir faydasý yoktu bu heybetli kadýna, þansý da þansýzlýðý da rast gele daðýtýrdý. Seçilmiþ kiþileri yoktu; adaklar adamanýn anlamý yoktu, kim ne yapýyormuþ aldýrmýyordu. Hayatlarý var ediyor, þenlendiriyor ya da alt üst ediyordu. Fortuna bu hayatýn iþleyiþinin mantýðýydý, yöntemiydi. Olasýlýklar dahilinde olan her þey Fortuna’nýn iþiydi: Mucizelerle iþi olmazdý. Ya da sadece mucizeleri olasýlýk sýnýrlarý içerisinde hayata sunuyordu. Olasýlýk dahilinde olan þeyleri yaþayan insanlarýn mucize kavramýna yükledikleri anlamlara gülüyordu.

Ahu geri geldiðinde ateþe dalmýþ arkadaþý gözlerini çevirmeden konuþtu; ‘ne boktan olabiliyor þu insan oðlu deðil mi? Ne kadar sefil düþünebiliyor. Ne kadar sefil ki düþünebiliyor ya da…’ Ahu anlamadý mýrýldanýlaný, o sadece melankoliyi hemen ortaklaþtýrmakla yetindi. Hüznün omuzlarýna çökmesine izin verdi. Böylece gecenin rengi açýða çýktý.

Ahu hiçbir alt yapýsý olmayan bunalýmlara sahipti. Hayatýnýn perde önünde görüneni neyse geride kalaný da öyle özenilesi bir hayattý. Memnuniyetsizliðinin sebebini temellendiremiyor, anlatmak istiyor beceremiyordu. Derya’nýn perde arkasýnda baþka þeyler vardý; ama o akþam bunlarý anlatmadý. Fortuna’nýn sýkça dümen kýrdýðý yer tesadüfen Derya’nýn perde arkasýydý. Þimdi kimi enkazlardan söz etmek yerine baþka bir þeye giriþti. Ahu’nun hayatýný ellerinden aldý; kendi hayatýymýþ gibi týkanma noktalarýný, çýkýþsýzlýklarýný, tatminsizliklerini, yetinemeyiþlerini, sahip oluþlarýný ve ille de yok oluþa yaklaþýþlarýný anlattý. Bu sýrada Ahu, Derya’nýn sandýðý hayatý dinlerken tek tek düðümleri çözdü. Hayata ilmek ilmek tutturulmuþ yabancýlaþma halinden çýktý ki, boþlukta sallanmaya baþladý. Raký kadehini sýkarken elinde üst üste fon dipler yaptý. Adaba aldýrmadý, raký adabýna dün olduðu gibi o gece de uymadý da; biraz daha fazla yaktý içerisini… dinlediði hikayenin bir yerinde mýrýldandý: ‘ Ne yapmalý, nasýl kurtulmalý bu yapýþ yapýþ hayattan…’ gözleri yere dikilmiþti. Hiç hüzne bu denli dalmamýþtý; hiç kendini bu denli dinlememiþti. Eðer daha önce dalsaydý kendi içine çoktan son verirdi. Þimdi son baþka bir yerden gelmiþti. Devam edemeyeceðini anladý. Derya’ya bir ümit sordu yine de,girdaptan bir kez çýkmayý denedi ve birkaç gündür hayatýnýn mucizesi olan insanýn gözlerine baktý. Gözlerinin derinine dalmasý bakmasýndan birkaç salise sonra geldi. Dudaklarý konuþtu: ‘ þimdi ne yapmalý’ dedi. Derya: ‘Ölmek zamaný!’ dediðinde Ahu kararýný vermiþti.

Aðlasaydý, hayatýnda aðlayacak hüzünlere ve nedenlere sahip olsaydý içini akýtabilir ve kurtulabilirdi. Þimdi aðlasaydý kendine aðlayacaktý, nedensiz hüznüne… Hayat insanlara hüzünleri verirken ellerine oyuncak ederdi aslýnda; insanlar hayatý hep acýlarla , yokluklar ve hastalýklarla anlamlý hisseder ve yaþama tutunurlardý. Acý insanlarýn elinde oyuncaktý; oyuncaðý olmayan çocuk sahip olmadýklarýný kaybedemeyeceði için ardýndan aðlayamadý da; oysa hayat kendinden menkul bir memnuniyetsizlik diyarýydý. Ahu hayat denilen arýzayý ortadan kaldýrmaya karar verdi; sabah olsa vazgeçerdi belki. Hele ki bu saatte bu sarhoþlukla giden arkadaþýna gitme diyemedi. Beni býrakýp gitme deseydi gidemezdi belki Derya; ama kendi kuyusuna girmiþti. Derya giderayak sarhoþ dudaklarýndan zehir saçtý: ‘Sen kalýp burada ölmelisin, ben gidip bir uçurumdan yuvarlanmalýyým. Sen kendini öldürmelisin, beni varsa tanrý haklamalý…’. Sözcükleri sanrý ile gerçek arasýndan süzülüp Ahu’ya ulaþtý. Ahu böyle düþünmemiþti geceyi. Belki sabah olsa…

Bir daha sabah olmadý. Derya biliyordu sevgili arkadaþýnýn ölümü eline oyuncak yapmayacaðýný, küçük bir kýzken oynadýðý jimnastik ipini çekmeceden bulup çýkardý elleri; kaptanlýk lisansý aldýðý yaz öðrendiði düðümü attý parmaklarý. Geçti boynuna ip, ürkmedi. Tekme atýna kadar ne yaptýðýný düþünmemiþti. Sallanýrken ayaklarý boþlukta celladýný gördü kan dolan gözleri: Derya… Ahu hep hayatýn kýyýsýnda dolanmýþtý; ama bu gece ölümü bir baþkasýnýn elindendi. Oysa ince çizginin diðer kýyýsýna geçmeyebilirdi.

Derya aðlamadý, gök yüzü þimþekleriyle aydýnlattý yolu. Derya aðlasaydý saðanakla yarýþabilirdi gözyaþlarý. Derya aðlamayý hak bilmedi. Aðlarsa yaptýklarý boþa giderdi. Arkasýnda býraktýðýný düþündü; ölüm yolunu düþündü. Ýlmekleri atýþýný gördü ince ellerin basarken gaza, çamur olup yollarýna akmýþ toprak almadý içine… Derya ölemedi…

Sabah gün aðarýrken Ýstanbul’a varmýþtý. Üçüncü sýnýf bir otele yerleþirken televizyonlu oda istedi. Yýllar önce okumuþtu bir kadýný otel odasýna ‘ölmeye yatmaya’ gidiþini… Birkaç gün ölmeye yatacaktý: öðlen haberleri baþlayana kadar gözlerini tavana dikti; hiçbir þey düþünmedi. Hiçbir þey düþünmemeyi düþüncelerin uykusuz geceler yaþattýðý yýllar öðrenmiþti. Gözlerin kapalýysa sadece karanlýða odaklanýrsýn, baþka bir þeyin araya girmesine izin vermezsin. Gözlerin açýksa duvara diklersin gözlerini; ayrýntýlarda gezdirmezsin. Çünkü ayrýntýlarý izleyen gözler akla izin verir hayatý düþünmek için. Uyanýk olmak gerekir düþünmemek için. Son bir þey daha düþünecekti Derya; sonra bir daha düþünmeyecek… Öðle haberleriyle beklediði haber geldi: ‘Ünlü mason iþ adamý Halil Paþa’nýn kýzý Ahu’nun cesedi Bolu’daki evlerinde bulundu. Ahu’nun kendini asarak intihar ettiði yolundaki söylentiler henüz doðrulanmadý. Ýþ dünyasýn…’ televizyonu kapadý Derya; diþlerini sýktý. Pis yorganý baþýna kadar çekti ve gözleri açýk saatler geçti. hiçbir þey düþünmeden saatler geçti. Atýk isteseydi de düþünemezdi.

Derya 3 gün sonra otelden çýkarken görüldü. Bolu’yu týrmanýrken durdu. Torpidodan bir makas buldu. Bellerine inen uzun dalgalý saçlarýný tutam tutam rüzgara býraktý. Yoldan geçen arabalarýn kornalarýný aldýrmadý, soðuk taþlarýn üzerine bacaklarýný açýp, yaramaz çocuk gibi saçlarýna daldýrdý makasý. Ayaða kalktýðýnda bir iki araba durmuþ onu izliyordu. Kafasýnda oluþan oyuklarda elini gezdirdi. Ýþi bittiðini fark etti. Arabaya bindi ve artýk hayatýna geri dönebilirdi. Saçlarý ve Ahu’yu Bolu’da býraktý, Derya onunla kaldý. Bunu hesap etmemiþti, vicdan hiç de öyle büyütülecek bir duygu deðildi anlaþýlan…

Ahu öldü, Derya kaldý…

Ölen öldü, hayat kaldý…






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Gölge

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýz 'Düþüm' [Deneme]


özlem evrim torun kimdir?

su gibi bir ruh hali, çevresinde sarýp sarmalamayan olmadýðý sürece akýyor, daðýlýyor, buharlaþýyor, topraða karýþýyorum. sonra býkmadan usanmadan bu döngünün içine tekrar giriyorum. ve tekrar. vardan yok olmuyorum. dönüþüyorum. . . dönüþüyorum. . . su kalýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
kaan arslanoðlu, hakan günday, adam fawer, orhan veli, nazým hikmet, gorki, ursula, huxley, george orwell, ...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © özlem evrim torun, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.