Yalan deðil. Bütün karaltýlar geçmiþin izleriyle örtülü. Yabancý bir ülkeden ayakbasmýþým sanki buraya; herþey yabancý. Kafa ütüleme iþinde çok baþarýlý þu televizyon, radyo ve diðerleri. Ýþ hesaplaþmaya gelince epey yeteneksizim. Deniz aþýrý bir ülkeden ayakbasmýþým buraya sanki. Konuþmalar belli belirsiz bir seçiciliðin kollarý. Zorla da olsa iki kelimeyi bir araya getiriyorum; getirebilmeliyim. Doktor benim falan filan olduðumu söylüyor. “Ýlacý almaya devam etmelisin.” Bense yalnýzbaþýma gelen geçeni izliyor, kafamý kendikendime ütülüyorum. Yine zor yaþamak. Toz bulutu arasýndan imgeler çýkýyor, beliriyor ve beni, kafamý iþgal ediyorlar. Üzücü bir olay. Bir arkadaþým ölmüþtü. Cenazesine gittim. Yalnýz dikenli tellerle çevrili bir alanýn içinde volta atýyorum. Burasý kesinlikle bir hapishane. Uyanýp uyuyorum. Uyuyup uyanýyorum. Akþam olduðunda pencerenin kenarýna oturup geçen arabalarý sayýyorum. Yorumda bulunuyorum bazen. “Þu sarý, taksi olabilir. Þu yeþil.” Ýþte günlerim belirsiz bir uðraþla sonlanýrken ben uyumakta güçlük çekiyorum. Bir saða dönüyorum bir sola. Ýlgiyle izliyorum dünyayý. Her an bir yenilik, yeni bir yaþam formu gelecek diye. Oysa ki bunu ben yaratmalýyým. Ama çevrem alýþageldiðim kokuþmuþlukla sarýlý. Ýster inanýn ister inanmayýn, artýk önemsemiyorum. Ki bu da iyi deðil. Yalnýzbaþýma dergileri karýþtýrýp bir umut kýrýntýsý arýyorum.