Fýrtýnalar insanýn denizi sevmesine engel olamaz. -Maurois |
|
||||||||||
|
Onlardan bir þey istersen mutlaka alýrsýn, çünkü insanlar hayýr demeyi pek beceremezler. Bu onun hayat felsefesiydi. Zekiydi, aðzý çok iyi laf yapýyordu, insanlarý güldürüyor, onlarla iyi vakit geçiriyordu. Üniversite sýnavlarýna bir tarikatýn dershanesinde hazýrlanýyordu, zaten ayný tarikatýn Türkiye’yi dört bir koldan sardýðý okullarýnýn birinden mezun olmuþtu. Aklý fikri hep kurnazlýktaydý, ve arkadaþlarý ona hep “ulan çok çakalsýn be Hasan” derlerdi. Kaldýðý tarikat evinde her sabah namazýna sektirmeden kalkýyordu, kýsa sürede tarikat mensuplarýnýn beðenisini ve sempatisini de kazanacaktý. Ama sabah namazlarýna zorunlu olduðu için kalkýyor ve aslýnda hiçbir namaz öncesinde de abdest almadýðýný daha sonra arkadaþ sohbetlerinde kahkahalar eþliðinde anlatýyordu.. Kurallara karþý çýkýyor, yasaklarý çiðnemekten hoþlanýyor ve kendisine söyleneni bir yolunu bulup asla yapmýyordu. Ve tüm yaptýklarýný da kalabalýk arkadaþ sohbetlerinde keyifli bir þekilde anlatýyor, onu dinleyenlerin gülme krizlerine girmesine neden oluyordu. Arkadaþlarý onu bu yüzden seviyordu Onu dinlemek gerçekten keyifliydi, çünkü oldukça sýradan gibi gözüken hayatýný öyle bir renklendiriyordu ki ve renkli hayatlar ilgi çekiyordu. Mesela çok iyi küfrediyordu, sövmeye anasýný avradýný diye klasik bir þekilde baþlýyor, karýsýný, kýzýný diye devam ediyor, dinini, kitabýný, peygamberini, Allah’ýný… diye noktalýyordu. Onu küfrederken görenler gülme krizine giriyordu. Arkadaþlarý sürekli ondan yeni küfürler öðreniyor, ve sövmedeki bu yaratýcý tavrý onun girdiði tüm ortamlarda popülaritesinin artmasýný saðlýyordu. Ama iç dünyasýnda o kadar da mutlu biri deðildi, agresif, saldýrgan, mutsuz, tüm sinirini hep baþkalarýndan çýkaran biriydi, problemliydi. Ve yurtta, evde beraber kaldýklarý arkadaþlarý onu hep þu cümlelerle hatýrlayacaklardý: -Sende fazla meyve suyu var mý? -Cep telefonunda kontör varsa bir mesaj çekebilir miyim? -Beþ milyon borç verebilir misin? -Okula gidicem de param yok, sende varsa ver de, param gelecek ayýn 15’inde, veririm sonra. Arkadaþlarýndan hep bir þeyler istiyor ve hep de aldýklarýný sonra veriyordu. Bu sonranýn ne zaman olduðunu da ondan baþka kimse bilmiyordu. Ekmek, kontör, para, akbil, kýyafet, iç çamaþýrý akla ne gelebilirse mutlaka ödünç istiyordu. Peki parasý mý yoktu, hayýr vardý, babasý bulunduklarý kentin en zenginlerindendi. Babasýnýn ona para göndermediðinden yakýnýrdý. Ama arkadaþlarý onun bu sözüne pek de inanmýyordu. Sürekli evlerinden, arabalarýndan, dükkanlarýndan bahsediyor ondan sonra da arkadaþlarýndan borç istiyordu. Yeni tanýþan biri bile mutlaka ona bir þeyler vermiþti. Ancak arkadaþlarýnýn güvenini zamanla yitirmiþti, artýk kimse ona inanmýyordu, oldukça esprili biri olmasýna raðmen, çevresindekileri sürekli güldürmesine raðmen artýk insanlar ondan kaçýyordu. Ondaki bu isteme huyunun bir rahatsýzlýk olduðunu düþünüyorlardý, aldýðý hiçbir þeyi geri getirmiyor, borçlarýna sadýk kalmýyordu. Tekrardan borç para istediðinde ona verebilecek arkadaþlarýnýn parasýný ödüyordu yalnýzca. Herkes Hasan mý, býrak o beleþçiyi demeye baþlamýþtý. Artýk yalnýz kalmýþtý, çevresinde hiç kimsenin kalmamýþtý, bütün hýrsýný kýz arkadaþýndan çýkarýyor, ona sürekli hakaret ediyorlar, kavgada söylenmeyecek küfürlerle sövüyordu. Sürekli gittiði tarikattan da ondan borcunu isteyen arkadaþlarýyla kavga ettiði için ayrýlmýþtý. Artýk yalnýzlarý oynuyordu. Sürekli kendini acýndýrmanýn, param yok cümlesini günde en az elli kez kurmanýn, herkesten ihtiyacý olmadýðý halde dilenci gibi bir þeyler istemesinin ona yarardan çok zarar getirdiðini görmüþtü. Cep telefonunu cebinden çýkardý ve bütün arkadaþlarýný rehberden tek tek sildi. Üniversite sýnav sonuçlarý açýklanmýþtý, Türkiye’nin en iyi okullarýndan birine Marmara Üniversitesi’ne yerleþtirilmiþti, makine mühendisi olacaktý. Sonucu öðrenir öðrenmez hemen tarikattaki abisini aradý ve abi bana mutlaka kalacak bir yer ayarla dedi, her zamanki gibi kendini acýndýrarak. Eylül ayýnda kayýtlar için elinde bavuluyla tarikattaki abisinin kendisine ayarladýðý yurda gitti. Kapýda ayakkabýlarýný çýkardý ve merdivenlerden yukarý çýkarak kalacaðý odayý buldu. Yeni arkadaþlarýný Selamýn Aleyküm diye selamlayarak odaya girdi ve beyler dedi “cep telefonunda kontörü olan var mý, bir mesaj çekecektim de.”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ilker, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |