Bu hafifçe kenara itilecek bir roman deðil. Daha büyük bir þiddetle uzaða fýrlatýlmalýdýr. -Dorothy Parker |
|
||||||||||
|
Adapazarý küçük bir toz tanesi kadar geldi gözüme bu sefer. Çok basit. Sýcacýk bir haziran gününe raðmen çok soðuk. Her geçen gün bizden uzaklaþýyor mu yoksa? Adapazarý bizim deðil mi artýk? Her þey soðuk, her þey taþtan… Adapazarý’ný bize sevimli kýlan neydi ki, daha önceden? Gar meydanýnýn daha sýcak gözükmesi mi? Daha fazla yeþilliðinin olmasý mý? Ona ruhunu veren güzellik insanlarýndaydý galiba. Eski Adapazarý’ndan bahsederken insanlarýnýn iç güzelliklerinin olduðu gerçeðini göz ardý etmemeli. Ama þimdi nerde o Adapazarlýlar? Bir abide misali, bir çýnar gibi büyük insanlar. Engin bilgisiyle, yüce gönüllülüðüyle, merhamet ummaný bir yürekle donanmýþ olan insanlar, hani nerdeler? Adapazarý sanki bir masaldý bu sefer. Sanki bir ceza… Bilgisizliðimize, bilgiden uzak oluþumuza, birbirimizi çekemezliðimize, kindarlýðýmýza, samimiyetsizliðimize, çýkarlar uðruna bir þeyler kullanmamýza bir ceza. Adapazarý’ný anlamak bizden çok uzak… Sokaklarýnda avare gezinen, Çark Caddesi’nde bir aþaðý bir yukarý tur atan gençlerin anlayabildiðinden fazla deðil. Ne yazýk! Yan yana durduðumuz insanlar bile soðuk ve uzak bize. Komþuluklar eskisi gibi deðil, kardeþlik paylaþtýkça çoðalmýyor… Eskisi gibi deðil dostluklar… Bilgimiz arttýkça uzaklaþýyoruz birbirimizden. Mevkiimiz yükseldikçe yabancýlaþýyoruz kardeþlerimize. Küçük daðlarý yarattýktan sonra alt tabakadan insanlarla kim muhatap olacak? “Büyük” dediklerimizin neyi büyük diye sordum kendime. Nefisleri mi, kibirleri mi, bencillikleri mi? Küçükken “en büyük fener, baþka büyük yok” derlerdi, gülerdim. Büyüklük ne kadar büyük bir þeymiþ. Büyük yanýnda baþka büyük istemiyor. Yýllardýr omuzlarýmýzda olan kardeþlerimizin ayaklarýný yerini baþkalarý alsýn diye alaþaðý etmiþiz meðer. Omzumuzda ayaklarýn olmasýndan kurnazca bir haz mý alýyoruz ne? Bulvar’dan karþýya geçerken insanlarýn kalabalýðý dikkatimi çekti. Sonra yürümeye baþladým… Biraz ilerledikten sonra, birden Yeni Cami’nin mütevazýlýðý iliþti gözüme. Ýþte bütün sorularýn cevabý burada saklý: Merhamet.Müþfiklik.Rikkat. Tüm ip uçlarý o camiye giden insanlarda saklý, göz yaþlarýmýzda gizli. Bir aðlayabilsek… Utanmadan sýkýlmadan… Aðlamaktan korku niye?Gözyaþý bir medeniyettir.Üstünlüktür.Güçlü olduðun halde aðlayabilmek ne eriþilmez bir yüceliktir Allah’ým.Gözlerimizden yaþý eksik etme.Aðlamayý öðretemedik kardeþlerimize.Zayýf duruma düþünce sarýlýyoruz gözyaþlarýna.Ah bir bilsek…ilk damlada bitecek iþ halbuki… Baharda açan ilk çiçeði görünce aðlayabilmeyi, ilk dallarý filizlenmiþ bir aðacý gördüðümüzde, akþamüstü segâh makamý dinlerken, bir sabah namazý sonrasý aðlayabilmeyi öðrenemedik, öðretemedik. Gözyaþlarýmýz döküldüðünde acaba kimse gördü mü diye hemen siliveriyoruz. Karda kayýp düþen bir insanýn toparlanacaðý yerde hemen saða sola bakýp, acaba bir gören var mý diye kontrol etmesi gibi. Bir bebeðin bakýþýna, annenin dokunuþuna, dalgalarýn sahili yoklamasýna, yaðmurun þefkatle insanýn yüzünü okþamasýna aðlayamadýk. Günahlarýmýza, kusurlarýmýza, en yüksek mertebeden en düþük mertebeye düþüþümüze, kaçan namazlarýmýza, anlama gayretini býraktýðýmýz Kuran’a aðlayamadýk. Moro’da, Patani’de, Keþmir’de, Burma’da Rableriyle baþ baþa kalan Müslüman kardeþlerimizin yalnýzlýðýna aðlayamadýk. Uzun zamandýr görmediðimiz kardeþimize, akrabamýza, komþumuza sarýlýp, gözyaþý dökemedik. Utanýlacak bir þey midir gerçekten? Yoksa kalplerimizin taþlaþtýðýnýn farkýnda deðimliyiz? Yosun mu tuttu vicdanlar? Aramýza ördüðümüz duvarlarý her geçen gün yükselterek önümüzü týkýyoruz. Lütfen biraz merhamet, sevgi ve þefkat…Seher vaktinde, herkesin uyuduðu, sadece senin ve O’nun uyanýk olduðu özel zamanlardan kopup gelen…Düþtüðü yeri titretip kalplerde ki taþlarý kýracak bir damla gözyaþý.Kurtuluþumuza vesile olacak tek bir damla.Belki de Adapazarý’nýn eski günlere döneceðine rahmet olacak tek bir gözyaþý.Gözyaþý bir medeniyettir Adapazarý…gözyaþý bir kurtuluþtur. (Hadice-Tül Kübra TÜZÜN) SAKARYA Yeni Haber Gazetesi sayfa 8.(28.06.2006)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hatice Kübra TÜZÜN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |