Yüz kiþinin içinde aþýk, gökte yýldýzlar arasýnda parýldayan ay gibi belli olur. -Mevlana |
|
||||||||||
|
bir: gece sallarken ormanýn yangýn yerlerini insancýl susuþlarýyla, belki de yeni bir mevsimdi, iklim ya da. Kiþileþtirmiþti, olmadý sevmiþti bir þeyleri belki de önyaz anlarýnýn karanlýk düþlerini. sis nehrinin oyunbozan dehlizlerinde mavisi kýskývrak bir kraliçe; çýrpýnýyordu çýkmazlarýnýn iðreti teziyle her gece... -cenin ve tuzlu deriler el basmasý mukozalar, terazi ülkeleri.. metin olunmasýnýn sentezi ve taþtan okullarda okumasý bir çocuðun lanetli deðiþimleri... selvi aðaçlarýnýn boy atmasýyla selvi aðaçlarýnýn boyatmasýyla rengini sesi sýra sýra giden, yankýlý düþlerden kopup saflýðýn ve ihanetin koptuðu yerlere dizildi ümitler zamanýn kabul görmez uçlarýnda. tek yolu ilmiklerine kadar düþün düðümü ve sertliðin çaðý olan öykülerde oylum oylum, sarmal sarmal saðýr ve dilsiz bir yalýyarýn kurutulmuþ pervaneli bir rüzgâr gülüne gülüþü kadarlýk zamanda ve düþük ihtimalli olasýlýk sorularýnda oturdum, düþündüm, sað kaldým, öldüm, öldürüldüm... -olmadý, hepsini yeniden geniþ zamanda yaptým...- çünkü düþ’tüm ben, düþmüþ bir kadýnýn düþük yapan rahminden çünkü düþtüm ben, düþmüþ bir kadýnýn düþük yapan rahminden karnýmda cenin – küçük, sevimsiz canlý ellerimde, týrnak aralarýyla sperm ve er özü salgýlayan çocuklar. sar beni makaranýn imtiyazýna çamur, okþa ve kan gelene dek burnumdan sýk. yoksa kendinden geçip intihar edecek anlamsýz, binlerce þýk. anlamý yoksa otur! anlamý yoksa otur! sus ve susarak bürün düþ ovasýnýn karanlýk týlsýmýna sus ve susarak bürün düþ ovasýnýn karanlýk týlsýmýna takvimin orta yerine oturmuþtun oysa ki, ses ve gürültü olmaksýzýn sus ve susarak bürün düþ ovasýnýn karanlýk týlsýmýna sen bir kadýnsýn; garip simgelerle örülen; garip tuðlalarla örülen bir duvar gibi kalýnsýn tüm vücudumu kaplayan... bir yerlere doðru gideceksin açarak kapýyý ve arýnacaksýn maskeli dünyadan. ben de orada olacaðým... (aç kapýyý, orada sana þefkat ve hayranlýkla bakacaklar, iðneleyecekler, günahlardan günahlara sokacaklar, aç kapýyý, düþlerinden yeni bir fanzin yaratacaklar; ve sonra yeni bir ad koyacaklar düþ ovasýnýn karanlýk týlsýmýyla) -MARKÝZ “hoþgeldiniz Markiz; daðýnýk topraklarýn üzerine yaðdý geliþinizle sýcak yaðmurlar. Gidiþinizleyse fýrtýnanýn bilirkiþiraporuolmaksýzýn güneþi yakmasýna inandý burjuvalar bir çaðý kapattýnýz, yalnýzlýðýn aziz saydýklarý için bir diðerini açtýnýz. Markiz; simlerden ve gölgelerden ve geçmiþ ve gelecek masallarýndan kol kanat gerilecek bir –yar-lar aradýnýz, buldunuz, çekildiniz; sonra saldýrýp rakibinizi imha ettiniz, taktiðiniz her köþesinde yankýlandý cihanýn. Markiz; yeniden hoþgeldiniz düþ ovasýnýn yeni -yar-larýna.” sustum, konuþtum sonra... arsýz ve þýmarýk bir çocuktum kýþ imlerinde yenilmek ve yenilenmek ve yeniden yenilenmek gibi þehirle cenin – deðiþim ve tuzlu deriler ve el basmasý mukozalar ve terazi devirleri bizim þehrimizde de yankýlandý düþ ovasýndan yansýyan çocuklarýn taktýðý kraliyet isimleri. nedense Markiz, nedense anlamýyorsunuz deðirmeni döndüren çarklarýn suyla dövüldüðünü. aþkýn ve kaplan gibi saldýran deliliklerin, delillerin dilenci diliyle konuþulan savlarýný tutuþturdunuz. Markiz; es geçin düþleri eskaza geçit vermez köþelerine uðrayýn yalnýzlýðýn. faust: tek tabancalýk kabare, iki adam ve bir mevsim kopuk iklimlerini görmek belki... zavallý Moliere! andanté Markiz! görüntünün “slow motion” geçtiði bir film gibi hayat... fanzin: Mozart’ýn taþ sofrasýna taþ plaklar olarak inmek deðil! jeu taime’den daha anlamsýz ne yazýk ki kurduðum tüm cümleler. el ele düþüldü cinayet masallarýnýn tabancalý ve kara namlulu uzuvlarýndan velhasýl yarý baygýn bulunur tüm uzuvlarda aþklar; hey, Markiz, uyanýn! aklýmda yine þehir ve karnýmda zavallý cenin... -ikiye geçecek zamanla þair, havaya doðru açýk elleri- korkuyorum ben karanlýktan, öldürürken celladým olursanýz, vasiyetimdir; kapatmayýn gözlerinizle gözlerimi. iki: bir doða okulundan sýra arkadaþlarým girdiler aramýza: Cenin ama bilmiyorsun; dünyayý, ele avuca sýðmaz topraklarý hep adýnla seviþtirdim sevgilim! Markiz, sýkýldým artýk saygýlý, Ýkinci çoðul þahýslý cümlelerden. Ýstiyorum ki artýk, Ýstiyorum ki ben, Size “sen” demek istiyorum yeniden. gezdim, sýcak bir rüzgârýn kuyruðunda yine ayný gece... kültür mantarlarýndan þan dersleri alýnýrdý, sazlýklarýn mayasýnda beklerdim seni. kentin deli dolu vakitleri ve köþelerde o eski aþk filmlerinin unutulmaz sahneleri gibi beklerdim seni sessizce. o ýþýk parçasý gelirdi önce ve sonra bir Ýtalyan kovboyu olurdum, “Spaghetti Western” karelerde. Markiz, kentin yetim kalan adamlarý sizi kendilerine çekiyorlar... çan kulesinin çocuklarý ve sevgilim; limanlarýn güney kýyýlarý akþamý yansýtýrken ve yakamoz delileri yakamoz ararken kent ýþýklarýnda zavallý bir kadýnýn çýðlýðý gibi duyardým sesini. Nefsim, uykum, çýðlýðým... ...ve uzaklara doðru tozunu attýðým zaman... kaygýlarým, soðukluðum, kalkan derim... ...ve gürültü saðýr ederken tüm çaðlarýn görüntüsünü... ...ve görüntü saðýr ederken tüm çanlarýn gürültüsünü... oku atan adamýn soluk yüzü gibi, evet yüzü gibi seviyordum seni. Cam, düþler ve geniþ zamanlý nesneler süslerken duvarlarý ben bir mafyaydým Markiz; tek tabanca kestane aðaçlarýnýn gölgesinde görmüþtüm fulyalý resmini. Don Carleone; susun! bir karakalem mafyayým ben Markiz; her þeyiyle hâlâ seni seven. oyundu bunlar; kültür mantarlarý ve karnýmdaki ceninin hakim olmasý bana. oyundu! kapatýn ýþýðý Markiz! parkeler ve demir direkler arasýndan süzülen bir zavallý çocuktum eskiden ama herkes gibi deðiþtim ben. kapatýn ýþýðý ve seviþin kendinden geçkin bedenimle. Markiz; sýnýrýndayým yaþamanýn, yorgunum ve düþlerim sýðmýyorlar asla kupa papazlarýna. ölümün tanrýsý unuttu beni her nasýlsa... anlayýn artýk Markiz, zavallý oyun ve çýlgýn kilitleniþlerdeyim, sokak aralarýnda, gecelerde; düþen adamým ben her saniye ve durmadan. “Spaghetti Western” bir öyküde uyuyorum. Ben, ölümden uzak, zavallý, yalnýz bir kovboyum... üç: yeni gün, yeni mavi, yeni yüz; deðiþen rüzgârlar bir de engerek kývrýmlarýyla, kýpýrtýsýz duran köþede bendim önce, ben ve benim gibi saðlýksýz düþünen soy kütüðüm. Markiz, sözcüðün ikinci harfi var yalnýzca gerçek isminizde. sonra saflýðýnýz ve arý düþleriniz, düþlerinizdeki tiyatro oyunu var. Anlayamadýklarýnýz: “kalkan derimin telaþýnda, bir ayrýlýk oyunu oynuyorum geri zekâlý bulutlarýn üstünde suareyi gösteriyor vakit pastel bir zamanda, sahne ýþýklarý ve sen insan olmanýn öðelerini arýyorsunuz kuliste yarým akýllý bir Istanbul akþamý... Ermenice alt yazýlarýn içinden ne garip, dikkatimi piç ediyor saçlarýn yarým akýllý her þey: sen ve sahne ne anlýyorsun, ne de anlatýlýyorsun...” Yarým seanslýk, zekâ özürlü suare bu. Bir yýlan gibi kývrýldýnýz ömrüme Geçiþ iklimiydiniz hayatýmýn herhangi bir yerinde Baþlangýçta sessiz, sonra çatlak Bir vazo ayarýnda hani, Hani bir yýlan gibi... “Seviþiyorduk, geceydi. Rahmindeki bir sývýda gizliydi tüm siyanür: zehir ve zerdüþt hayallerimi yýkan þey; yýlan, yýlandýn sen! En aðýr zehirlerden haz duyan bir yýlan... Gösteri bitti, çýktýk, uzun bir yürüyüþ yaptýk Kendi hayatlarýmýzýn yollarýndan. Zorduk, kolaylarý sevmezdik, sessizliðin gücüne inanýrdýk Sadece / sesler ve sözler bir nisan yaðmurunun ýslatýþýydý insanoðlunu Sýrýlsýklam. / Sevdiðim her þey gibi gittin sen de bir sabah. Bittin, Olmadýn bir daha.” Yarým seanslýk, zekâ özürlü suare bu. Kaybedenler, düþlerinden bir þeyleri verecekler, Ruhlarýný ve ömürlerini hayata baðlayan Gemici düðümünü... Yarým seanslýk, zekâ özürlü suare: Yaþayanlar ve yaþatýlanlar üzere Körpe hayatlardan ucube bir iflas... Markiz’in isminden çiçekler: Susayan ve solan Çocuklar ve çelik çomak oynanan yazlardan... ben yazlardan alýrým hep mikrobunu aþkýn toz duman içinde, ve konu olurum her daim sonbahar cinayetlerine. dört: kol kola engerek yýlaný edasý taþýrken bin derde deva bir akþam postasý karanlýðýnda kutupsuz bir yýldýz deniz kýrýlgan gövdelerin haksýz çýrpýnýþlarýnda bir yalnýzlýk bestesi garip bir öpücük kadar masum bir felaket ufukta þimal yýldýzý, yüzünde hayvancýl bir iklim... kayýp bir meteoroloji güdüyor kalbim anavataný isyan bir köþe kapmaca oyununda. Perdeyi açýyor deri ceketli adam bir ayrýlýk komedyasý... bir Moliere yansýmasý... dekorda metal uçlu pusulalar kutbu gösteren ince uçlu kalp delen sivri bir aþk... beþ: geniþ oyalý perdede Fransýz aksanlý bir kadýn göðüsten dekolte bir pusula üstünde kulisten hoyrat ekim sesleri her yaz akþamýnýn ihtiyacý bir soðuk gömlek... þefkatli bir elle kutuplarýný okþuyorsun çaðdýþý mýknatýslarýn. Mýknatýs: Kuzeyde ben, daha bir þimal aksanlý Leningrad yanlýsý... Güneyde bilmem kaçýncý ekvator yakýný paralelin Yalnýzý... altý: seviþelim diyorum tek kiþilik deðil elbette oyun... kýskanç yüzlü adýmlarla opera kaçkýný bir hayalet damlýyor sahneye kaçýnýlmaz bir dram, bir sanat, iki seanslýk bir pusula komedyasý... yalnýz adamlarýn kanýksanamaz uðrak iþ çýkýþý lokantasý... bitmesin oyun ýþýklar kapanýp seviþene kadar... diyorum salakça atlýyorsun: - böyle seanslarda ay, Othello yazýnýndaki Shakespeare yapýyor beynimi...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Ulaþ ORAL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |