Yazar yazý yazmayý baþka insanlara göre daha zor yapan insandýr. -Thomas Mann |
|
||||||||||
|
Ýktidarýn öyle temel uygulamalarý oluyor ki, orada, ne halka ve ne de demokrasiye yer verilmiyor. Orada, vesayet mantýðý ve tepeden inme diktacý rejim mantýðý hala hüküm sürüyor gibi duruyor. Altyapýsý hazýrlanmadan hiçbir kapsamlý proje yürürlüðe konmamalýdýr. Her uygulama, demokratik bir mantýk içinde olmalý ve orada mutlaka halkýn çýkarý ve yararý gözetilmelidir. Örneðin; 8 yýllýk temel eðitim (dayatmasý) getirilirken, halktan yana ve demokratik bir yöntemle uygulanmak istenseydi; önce sistemin alt yapýsý hazýrlanmalýydý; ihtiyaca cevap olabilecek donanýmda yeterince okullar yapmak ve her okulda bu eðitimi hakkiyle uygulayabilecek sayýda branþ öðretmenlerini temin etmek gerekmez miydi? Batýdaki oraný bilmiyorum; ancak Doðu ve Güneydoðu bölgeleri kýrsalýnda hemen hemen bütün köylerde eðitim kalitesi sýfýra yakýndý. Her bir köy ilkokulunda, çoðunlukla tek baþýna bir öðretmen, 1’den 5’e bütün sýnýflardaki öðrencilere ders veriyor ve onlarý, gerçekten çok zor þartlarda eðitmeye çalýþýyordu. Kýsmen kimi okullarda, ancak 2 veya 3 öðretmen bulunabiliyordu. Kimi okullarda ise, 2-3 öðretmen kadrosu görüldüðü halde, pratik uygulamada, orada kalma ve barýnma koþullarý olmadýðý için, 1 tek öðretmen görevi baþýnda bulunabiliyordu. Neyse ki, bu eðitim sistemi yürürlüðe girip de yarý yolda týkanmalar hissedilince; “Merkezi Köy Okullarý” tayin etme ihtiyacý duyuldu. Öðretmen yoksunu diðer köylerdeki öðrenciler için de, merkez köy okullarýna “Toplu Taþýma”larýný saðlayacak, belli kriterlere sahip servisler, Milli Eðitim Müdürlükleri eliyle kiralanmasý yoluna gidildi. Uygulanmasýna baþlandý. Bu durumda, öðrencilerin birkaç saatleri, ya uykularýndan, ya ders çalýþma sürelerinden veya onlarýn oyun zamanlarýndan alýkonmuþ oluyordu. Yani, 8 yýllýk zorunlu eðitim sistemi, alt yapý olarak, tüm okul binalarý teknik olarak ve öðretmen sayýsý da, kadrosal olarak yetersiz olduðundan tepeden inme bir anti demokratik uygulama oldu. Bu sistem, bütün zorlama ve dayatmalara raðmen henüz tam oturamamýþken, yararý veya zararý tam belli olmadan, eðitimde yeniden mantýk deðiþti. Bu sefere 4+4+4 sistemi ortaya atýldý. Bu sistemin de altyapýsý hazýrlanmamýþ olmalý ki, hemen hemen konuþan tüm eðitimciler, bu sistemin nasýl uygulanacaðýný bile daha kavramamýþ görünüyorlar veya az çok anlayanlarý ise, bu sistemin olumsuzluðunu dile getirmeye baþladýlar. Belki bu sistem, yararlý bir sistem de olabilir; ama örgütsel ve eðitsel alt yapýsý daha hazýr olmadan tepeden inme varsayýldýðý için, uygulanabilirliði de tartýþmalý görüldüðünden, demokratik bir sistem uygulamasý olabileceðini, rahatlýkla düþünemiyoruz. En son tepeden inme uygulamayý da, Sayýn Baþbakanýn, Dershanelere yönelik sert tavrýnda görüyoruz. Bu mantýkta, ne halkýn çýkarlarýna yer var, ne de demokratik bir uygulama söz konusudur. Þöyle ki; Eðer devletin eðitim sisteminde büyük bir boþluk, çarpýklýk ve eksiklik olmasaydý, dershaneler ortaya çýkmazdý ve onlara gereksinim duyulmazdý. Öncelikle devlet ihtiyaç duydu ve onlara yasal olanaklar tanýyýp onlarýn oluþumuna yol açtý; ortaya koyduðu kriterlere göre de onlara izin verdi. Dershanelerin kimileri fazla ticarî olsa da, rant peþinde koþanlarý olsa da, öðrencilerimizin, dayatýlan sýnav sistemi karþýsýnda, baþarýlarýný artýrmada iyi yapýlanmýþ, eðitimde baþarý katkýsý sunma aþkýyla organize olmuþ dershanelerin de rolleri yadsýnamaz bir gerçekliktir. Nerdeyse, iyi dershaneler, devletin okullarýna bile alternatif olabilme seviyesine geldiler. Bu baþarýlarý teþvik etmek, rant peþinde olanlarý, sýký denetimlerle ýslah etmek veya tasfiye etme yoluna gitmek yerine, onlarý hepsini toptan kapatmak, alternatif altyapý hazýrlýðý yapýlmadan, yine zamansýzca ve tepeden inme bir uygulama oluyor. Bir kere, devlet, bizzat kendi eðitim sistemiyle sýnýfta kalmýþtýr, diye düþünüyorum; çünkü öðrencilerinin baþarýsýzlýðýnýn yegâne kaynaðý bu sistemin okullarýnýn eðitim(!) yapýsý olup, dolayýsýyla kendi öðrencilerini bir “ek eðitim” görmeðe adeta mahkûm ediyor; dolayýsýyla, bir dershaneye muhtaç ettiði bu öðrencilerin velilerinin, yani halkýn bütçesinin sarsýlmasýna da sebep olmaktadýr. Þu çarpýklýða bakýnýz ki, sistemin okulundan baþarýyla mezun olmuþ bir halk çocuðu, zengin çocuklarýnýn gittiði özel kolejlerden mezun öðrencilerle ayný sorulara muhatap edilerek, sýnavlarda yarýþ dýþý edildiðinden, çaresizce, aile bütçesini zorlayýp, özel dershanelerde, devlet eðitim sisteminin býraktýðý boþluðu doldurmaya mecbur býrakýlýyor. Okuduðu okul yýllarý kadar, yýllarca sýnavlara girerek bir üniversiteye girebilmeyi bir þekilde ancak baþarabiliyorlar. Çileleri burada bitiyor mu; hayýr!. Her ne þekilde ailenin ekonomik þartlarýný zorlayýp, özel dershanelerde süründükten sonra, bir üniversiteye girmeði hak kazanan, sýradan halk çocuðu her bir öðrenci, geçmiþteki acýlara ve kaybedilen yýllara acýyýp üniversitede derslerine dört elle sarýlýyor ve okuduðu devlet üniversitesinden baþarýyla mezun da oluyorlar. Bu çocuðun, diplomasýný alýr almaz bir iþe veya bir memuriyete girmesi gerekmez miydi; onlarýn velileri yani milyonla halk, bu beklenti içinde olmuyorlar mý; bu hayaller içinde, çocuklarýný okutmuyorlar mý? Çocuklarý okusunlar da, iþ-güç sahibi olsunlar da, kendilerine bir dönüþ yapabilsinler diye, kendi aile bütçelerini onlarýn bu eðitimi yolunda, o umutla, fedakârca harcadýlar. Çünkü umuyorlardý ki, çocuklarý, okuyup iþ sahibi olacaklar ve onlar için çektikleri bu acýlarý, ilerde yine o çocuklarý bu acýlarýný telafi edebilecek, diye, gerçekten hayal veya umut ediyorlardý. Yani insana yatýrým yaptýklarýný sandýlar tüm veliler. Peki þimdi neler reva görülüyor bu halk çocuklarýna? Devlet üniversitesini baþarýyla bitiriyorlar, sevinç içinde mezun olduktan sonra eve dönüyorlar; ancak hiçbir iþe layýk görülmüyorlar!. KPSS gibi saçma ve kepazece bir sýnav engelini geçebilmek için de, yine yýllarýný harcýyorlar veya kalmýþsa, tekrar aile bütçelerinden, bu sefer memuriyet veya öðretmenlik sýnavý için de özel dershanelere mahkûm ediliyorlar? Bu sýnavlar, “kalite ve seviye kazandýrmak” içindir, yalanlarýna karnýmýz toktur; tüm okullarda öðretmen kadro açýklarý vardýr ve bu açýklar, sözleþmeli veya ders baþýna ücret, gibi düþük ücret sömürüsüyle, aile bütçesine katký yapmaya mecbur kimi öðretmen adaylarýyla vaziyeti kurtarmaya çalýþýlýyor. Diðer meslektaþlarý gibi ayný emeði sarf edip ayný ücreti alamayan bu öðretmenler, çocuklarýmýza nasýl verimli olabilsinler ki?!. Yapýlan haksýzlýk ve yetersiz moralle isteseler de, verimli olamazlar. Peki devlet eðitim sistemini bu kadar kim rezil u rusva etti; öðrenciler mi, veliler mi; yani halk mý? Elbette hayýr. Bu zalim sistem, bu iþleyiþiyle demokratik olabilir mi, halký düþünen bir mantýk anlayýþýna sahip olduðu iddia edilebilir mi? Hayýr. O zaman, milyonlarca insan, yani halk, bu kadar saf mýdýr gözünüzde ey idareciler? Yine sizin eseriniz olan dershanelere þimdilerde adeta dayýlanýyorsunuz! Bu mantýk, tepeden inme askeri veya sivil dikta mantýðý olabilir ancak, demokratik olamaz. Artýk biraz halka dönün ve demokrasiyi sevin ve ilk uygulamayý kendi nefsinizde baþlatýn. Eðer demokrasiyi seven demokratlar iseniz, eðer halkýnýzý ve çocuklarýný gerçekten seviyor iseniz, düzeltin devletin bu köhnemiþ ezberci eðitim sistemini! Öðrenci çocuklarýmýz, okul laboratuarlarýndan sonuna kadar yararlanabilsinler; oradaki malzemeler atýl býrakýlýp, çürümeðe terk edilmesin. Sýnýflardaki eðitim, ezberci bir mantýkla deðil, araþtýran, sorgulayan ve düþündüren bir ders mantýðýyla eðitim verilebilsin. O okullarýnýzdan mezun olan çocuklarýmýz, hiçbir dershaneye ihtiyaç duymadan, severek okuyabileceði üniversitelere girebilecek aþk, heves ve donanýma sahip olabilmeliler öncelikle. O zaman, dershaneler, hangi gerekçeyle açýlabilirler ki; býrakýn yenilerinin açýlmasýný, mevcut olanlar da, artýk bize ihtiyaç kalmamýþtýr, deyip, tek tek kapanýrlar. Demokratik olan yol budur. Alternatif alt yapý hazýrlýklarý yapýlmadan, bir geçiþ süreci tanýnmadan, kocaman bir sermaye kütlesini ve bundan sebeplenen iþverenleri, emri vaki komutlarla iflasa sürüklemek; kadro verilmediði için çaresiz býrakýldýðý, kendilerini ancak o dershanelerde kanýtlayabilen, onca baþarýlý öðretmenlerimizin moralini tekrar bozmak; adaletsizce ve mantýksýzca dayatýlan sýnavlarda zorlanan ve ancak o dershanelerde boþluklarýný alabileceklerine inanan, yüz binlerce öðrencimiz ve o öðrenci çocuklarý için aile bütçeleri sürekli sarsýlan milyonla veliden oluþan kocaman bir halk kitlesini, aniden boþluða düþürmek reva mýdýr? Buna demokrasi denebilir mi? Bu mantýkta, halkýn refah ve mutluðunu düþünmek var mýdýr? Hayýr. Eðer halkýmýzý seviyorsak; onlara gereksiz acýlar yaþatmamalýyýz. Öðrencilerimiz, geleceðimizdir. Onlarýn beyinlerine modern ve çaðdaþ bilgiler yükleyelim ki, yarýnlarýna umutla bakabilsinler; görecekleri eðitim sayesinde kendilerini hayata atýlmaya hep hazýr ve donanýmlý görebilsinler. Okullarýna giderlerken, öðrencilerimiz, sadece anlamsýz ve gereksiz ezberci sýnavlara hizmet sunabilen, bir nevi sadece hamallýðý yapýlan kitaplarla sýrtlarý nasýr tutmasýn; okuduðu okul yýllarý kadar, ayrýca dershaneler yolunda ömürlerini ve aile bütçelerini tüketmesinler. Geleceðimiz olan, çocuklarýmýzýn her biri narin birer çiçektir. Çiçeklerimizi, kendi elimizle soldurmayalým. Geleceðimizi korumak adýna dahi olsa, çocuklarýmýza sahip çýkalým ve onlara gerekli önem ve deðeri verebilmeliyiz. Evimiz de birer okuldur ve eðitim oradan baþlasýn. Evden, okula ve oradan da hayata atýlýncaya kadar, onlarýn, kendi büyüklerine ihtiyaçlarý bir þekilde mutlaka olacaktýr. Onlarý sahipsiz býrakmamalýyýz. Kendinize ve çocuklarýnýza iyi bakýn. Selam ve sevgiyle kalýn. M.Nazým Güler - 21.08.2012 info@mnazim.com
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.Nazým Güler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |