"Yazarın özgürlüğü, yazdıklarının okurun aklını karıştırma özgürlüğüdür. Yoksa niye yazsın ki?" – Terry Pratchett"

Sineğin Kanadında Şifa Olduğu İddiası: Bilimsel ve Kur’ânî Açıdan Eleştirel Bir Değerlendirme

Bu metin, bir hadiste geçen "sineğin bir kanadında hastalık, diğerinde şifa olduğu" rivayetini modern bilim perspektifinden eleştiriyor. Sineklerin çeşitli patojenleri taşıdığını, kolera ve tifo gibi hastalıklara sebep olabildiğini vurgulayarak, gıda güvenliği açısından sinekle temas eden yiyeceklerin tüketilmemesi gerektiğini bilimsel verilerle açıklıyor. Hadis rivayeti ile modern hijyen bilgisi arasındaki çelişkiye dikkat çekiyor.

yazı resim

Bazı hadis rivayetlerinde geçen, “Sinek birinizin yemeğine düşerse onu batırsın sonra çıkarsın. Çünkü bir kanadında hastalık, diğerinde şifa vardır.” (Buhârî, Tıbb 58) ifadesi, hem modern bilim hem de Kur’ânî öğretiler açısından ciddi biçimde tartışmalıdır. Modern mikrobiyolojiye göre sinekler özellikle ev sinekleri (Musca domestica) son derece güçlü birer patojen taşıyıcıdır. Pislik, dışkı, çöp gibi hijyenik olmayan ortamlarda dolaşmaları vücut kılları, bacakları ve sindirim sistemleri aracılığıyla mikrop taşımalarını kolaylaştırır. Bilimsel araştırmalar sineklerin kolera, tifo, dizanteri, salmonella, verotoksijenik E. coli gibi hastalık yapıcı mikroorganizmaları taşıyabildiğini ortaya koymuştur. Sineklerin yiyecekle teması enfeksiyon riskini artırır. Gıda güvenliği ve hijyen kuralları böyle bir temasın ardından yiyeceğin tüketilmemesini önermektedir. Sineklerin üzerine basılarak yemeğe batırılması ise mevcut hijyen prensiplerine tamamen aykırıdır. Bazı çalışmalarda sineklerin bağışıklık sistemlerinde antimikrobiyal peptitler (örneğin defensinler) üretebildiği belirlenmiştir. Ancak bu maddeler sineğin bağırsağında veya vücut sıvılarında bulunur ve insanlar için tedavi edici dozda ya da formda değildir. Bu bağışıklık bileşenlerinin sineğin sadece bir kanadında yoğunlaştığı diğerinde ise "hastalık" barındırdığına dair geçerli deneysel olarak doğrulanmış hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Bu tür iddialar modern biyokimya, farmakoloji ve enfeksiyon bilimi açısından hem spekülatif hem de tehlikelidir. Halk sağlığı açısından bu tür yaklaşımlar ciddi riskler taşır. Kur’an temizlik ve hijyeni imanın bir parçası olarak sunar. Kirli, mikroplu bir canlıyı bilerek yemeğe batırmak bu anlayışa ters düşmektedir. Kur’an, şifa kaynaklarını da açık, doğal ve gözlemlenebilir örnekler üzerinden verir. Örneğin bal gibi hem mantıklı hem de tecrübe edilmiş bir gıda şifa kaynağı olarak sunulmuştur. Bu örnekle kıyaslandığında sineğin şifa kaynağı olarak gösterilmesi hem estetik hem de mantıksal düzeyde Kur’an’la çelişir. Ayrıca Kur’an’da sineğe atıf yapan tek ayette onun zayıflığı, acizliği vurgulanır. Hac Suresi 73. ayetinde sinek güçlü değil tam tersine güçsüz bir varlık olarak tanımlanır. Kur’an böyle aciz bir varlığın şifa kaynağı olduğuna dair hiçbir ifade içermez.
Kur’an özellikle dini hüküm ve inançlarda zanla hareket edilmesini açıkça reddeder. Sineğin bir kanadında şifa hastalık olduğu iddiası ne Kur’an’da yer alır ne de sağlam, gözleme dayalı bir bilimsel veriyle desteklenmektedir. Bu tür rivayetlere dayalı inançlar zanna dayalı oldukları için Kur’an süzgecinden geçemezler.
“Sinek hadisi” olarak bilinen bu rivayet hem bilimsel gerçeklik hem de Kur’ânî ilkeler açısından güvenilirliğini yitirmektedir. Sineklerin hastalık taşıdığı bilimsel bir gerçekliktir ve böyle bir canlının bilerek yemeğe batırılması hem sağlıksız hem de Kur’an’ın temizlik ve hikmet merkezli öğretilerine açıkça aykırıdır. Dini bilgi, Kur’an merkezli olmalı zanna, hurafeye ve gözlemlenemez iddialara dayandırılmamalıdır. “Sinek hadisi” gibi rivayetler bu açıdan sorgulanmalı ve Kur’an süzgecinden geçirilerek değerlendirilmelidir.

KİTAP İZLERİ

Esir Şehrin İnsanları

Kemal Tahir

Kemal Tahir’in İşgal İstanbul’unda Parçalanan Bir Ruhun Portresi Bir imparatorluk çökerken geride kalanların ruhunda açılan yaraları, bir ulusun en karanlık anlarında kendi kimliğini nasıl aradığını
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön