• ÝzEdebiyat > Deneme > Unutulamayan Dönemler |
1
|
|
|
|
Merhum Recep Yazýcýoðlu’nun halleri þahsýna münhasýrdý. Çok kere güleçti, fakat bazen yaþadýklarý onu sertleþtirirdi. Anadolu insanýnýn doðal ve sýradan duruþu onda da vardý. Gösteriþ meraklýsý deðildi. Halkla bürokrasi arasýndaki uçurumlarý sevgi köprüleriyle birleþtirmiþti. O sadece Tokat’ýn, Erzincan’ýn, Aydýn’ýn, Denizli’nin deðil, bütün Türkiye’nin valisiydi. Onun uygulamalarý halkla devlet arasýndaki soðukluðu ortadan kaldýrmýþtýr. Onu unutmadýk, unutmayacaðýz. Bu ülkenin onun gibi bürokratlara her zaman ihtiyacý vardýr.
Vefatýnýn 21. yýlýnda kendisini rahmetle anýyoruz. Ruhu þâd, mekâný cennet olsun. |
|
2
|
|
|
|
Her köþesi þeref levhalarýyla dolu Türk tarihinin dönüm noktalarý vardýr. Bunlardan biri de hiç þüphesiz ki zaferler zincirinin altýn halkasý olan Malazgirt Zaferidir. Malazgirt Zaferi, Anadolu kapýlarýný Türklere açan sihirli bir anahtardýr. Bu altýn anahtar sayesinde Anadolu coðrafyasý Müslüman-Türk kimliðine bürünmüþtür. Baþka bir tabirle söylemek gerekirse Malazgirt Zaferi sayesinde Anadolu’yu fethettik ve bu topraklara yerleþtik. Bu muharebe kazanýldýktan sonra Anadolu’da ilk Müslüman Türk Devleti olan Türkiye Selçuklu Devleti’ni kurduk. Anadolu, Ýslâmiyet'in doðduðu günden beri bir türlü fethedilememiþti. Müslüman Türkler; yani Selçuklular, Anadolu’yu ilk kez Malazgirt Zaferi sayesinde Ýslâmlaþtýrmayý baþardýlar. Bu, Ýslâm ümmeti ve Türk milleti için bir dönüm noktasý oldu. |
|
3
|
|
|
|
Bir zamanlar söz sahipleri korkardý dilin kemiksiz oluþundan. Korkmaya korkarlardý da baþkasýna deðil, önce kendilerine sallarlardý iþaret parmaklarýný: “Sözü çok söyleme, sýrasýnda ve az söyle; binlerce söz düðümünü bu bir sözde çöz!” Ya kalkarsa arslan eþikten! Ya parçalarsa sözün sahibini. |
|
4
|
|
|
|
Bu millet bir zamanlar çok zor günler yaþadý. “Hasta Adam” deyip üzerimize çullandýlar. Hastanýn yataktan kalkmamasý için onun hayat damarlarýný kesmeye kalkýþtýlar. 1. Dünya Savaþý sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaþmasý’yla yurdumuzu tamamen elimizden almaya kalktýlar. Yüzyýllardýr üzerinde baðýmsýz olarak yaþadýðýmýz, her karýþýný þehit kanlarýyla suladýðýmýz bu topraklarda hür yaþamayý bize reva görmediler. Fakat hürriyeti yemek içmek gibi temel ihtiyaçlardan biri olarak gören Türk milleti, esaret zincirine vurulmayý kabul etmedi. Her karýþ topraðý þehit kanlarýyla sulanmýþ bu aziz vatanda düþmanlarla sonuna kadar mücadele etmeyi yeðledi. 19 Mayýs 1919’da Atatürk'ün Samsun’a çýkmasýyla þanlý kurtuluþ mücadelesinin fitili ateþlendi. Atatürk’ün önderliðinde topyekûn bir Kurtuluþ Savaþý’na giriþildi. Milletimiz yedisinden yetmiþine kadar bu mücadeleye ortak oldu. |
|
5
|
|
|
|
Erkekler; kadýnlardan daha çok sever… Hatta o kadar daha çok severler ki; kiþisel arzularýný hissetmek yerine onlardan uzak durmayý dahi tercih ederler. |
|
6
|
|
|
|
Uzay'a Sait Faik Abasýyanýk ‘’kafasýnda’’ yazarlar, beraberinde de haham, papaz ve imam göndermek gerek. Niye? Çünkü bu insanlar da Uzay’dan Dünya’ya þöyle bir baksýnlar… Güneþ’i, Ay’ý, beraberinde Evren’i bir nebze anlasýnlar. |
|
7
|
|
|
|
Fâtih Sultan Mehmed Han Ýstanbul’u maddi olarak 21 yaþýnda fethetmeye muvaffak olmuþtur.Zâten bu gerçeði de bilmeyen yok gibidir.Ancak onun asýl fetih yaþý bana göre 19’dur.
|
|
8
|
|
|
|
Severek ayrýlmak, eriþilmezin yürekteki sancýsý, yalnýzlýðýn dinmeyen acýsýdýr.
ERDEN ERKÝN |
|
9
|
|
|
|
Ben, sensizken herþeye küstüm.
Narçiçeðinin yere düþmesiyle ben de düþtüm...
ERDEN ERKÝN |
|
10
|
|
|
|
Bilmiyorum þimdi kiminlesin, nerde? Eðer düþmeseydim ayrýlýklarla derde, seninle çok mutlu olurdum, olur olmaz her yerde...
Ne olur gitme! Kal...Bitmesin bu masal...
ERDEN ERKÝN... |
|
11
|
|
|
|
Herkesin hak ettiðini vakti zamaný geldiðinde Hakk’tan bulmasý dileðiyle… Hepsi bu… |
|
12
|
|
|
|
Aslen Gaziantepliyim. Övünmek gibi olmasýn ama “yeme-içme” denildiði zaman bu ülkede baþkaca bir þehrin mutfaðý hiç dikkatimi çekmez. Çünkü biz de patlýcanýn bile elli çeþit yemeði yapýlýr. Bilmem ruh halimi anlatabiliyor muyum?
|
|
13
|
|
|
|
23 Nisan; bir ulusun kurtuluþ kararýnýn alýndýðý gün.
23 Nisan; bir kahramanýn ulus için hayatýndan vazgeçtiði gün.
|
|
14
|
|
|
|
Hem bir bütün olarak hem de her köþesi ayrý bir yaþamdýr. Yaþayabilen, tadabilen bilir dtcfli olmanýn ayrýmýný. |
|
15
|
|
|
|
Sessiz sedasýz, kendi halinde insanlar. |
|
16
|
|
|
|
Yaðmurlu bir Ýstanbul’du karþýlayan beni.Alýp elimden bahtým kadar kara bavulumu buyur etti, Kýzkulesi’ne karþý, yüreðinin en göz alýcý köþesine.Bir baþka bakýyordu gözleri, elleri bir baþka dokunuyordu saçlarýma, acýyor muydu bana?Gözlerimdek |
|
17
|
|
|
|
“Tanrýlarý ve insanlarý yaratan sen, kutsal ve ilahi sayý. Engin ve saf birlik ile baþlayan kutsal rakamý, kutsal rakamý 4 gelinceye kadar, hepsini yaratan, hepsini içeren, hepsini baðlayan, ilk doðan, asla vazgeçmeyen, asla yorulmayan, kutsal 10’a…”
Bu duayý yaptýktan sonra üçgen üzerine tapýnmak, ona inanmak ve yemin etmek zorundaydýlar. Bütün bu tapýnmalarýn ardýndan tetraktik matematiði onlara öðrettiði için Pisagor’un ta kendisine yemin ediyorlardý. Bir tanrý gibi! |
|
18
|
|
|
|
Bir emekli olarak, öðretmenler gününü kutlayacaðým için üzgünüm. |
|
19
|
|
|
|
-Niye uçmuyor Ýnci?
-Uçar bir gün… |
|
20
|
|
|
|
Özellikle pandemi sürecinden önce her haftasonu kendime de zaman ayýrýp Ýstanbul’un kitaplara hatta tarihe konu olmuþ mahallelerini, sokaklarýný motosikletimle yavaþça dolaþýr o yazarlarýn hissedip dile getirdiði gibi ben de ayný duygularý yaþamaya çalýþýrdým…
|
|