Kur'an'da Zamanın Göreceliği
Modern bilimce doğrulanan, zamanın, yaşanan olaya, mekâna ve koşullara göre değişen bir algı olduğu gerçeğini Kur’an ayetlerinde görebiliriz.
"Edebiyatın acımasız kuralıdır: Okur, yazarın ölüsüyle dans etmekten daha çok zevk alır." – Edgar Allan Poe"
"Edebiyatın acımasız kuralıdır: Okur, yazarın ölüsüyle dans etmekten daha çok zevk alır." – Edgar Allan Poe"
Modern bilimce doğrulanan, zamanın, yaşanan olaya, mekâna ve koşullara göre değişen bir algı olduğu gerçeğini Kur’an ayetlerinde görebiliriz.

Şebnem İşigüzel
Bu metin, sosyal çekey ve el mana kavramları üzerinden toplumsal bilinç, yabancılaşma ve kulluk ilişkilerini sorguluyor. İnsanın kendine "kul" demesiyle başlayan süreçte, kolektif emek bilincinin yerini mülkiyet ilişkilerine dayalı bir sosyal düzenin aldığını anlatıyor. Toplumsal alan çekimi ve mülkiyet çekimi arasındaki gerilimi inceleyerek, öğretilmiş çaresizlik ve kulluk bilincinin
Bu kişiler zenginliklerinin yanı sıra toplumun sosyal yapısında da söz sahibidirler ve sahip oldukları bu dünyevi değerler sayesinde gücü ellerinde bulundururlar. Ayrıca yazılı ve görsel medya gibi bazı önemli organlar da ellerindedir ve sahip oldukları fikirleri, Kuran ahlakından uzak yaşam tarzını ve kendi hayata bakış açılarını topluma kolayca
“karadeniz hırçın kız
al bizi kollaruna
çalkala dalga dalga
köpük köpük yakamoz
ayça dudaklaruna
Yaşlı, koca göbekli, kel kafalı, obur, içkici, üstelik kadın düşkünü bir Kazanova. Beş parasız kalan Falstaff, koca göbeğine ve ilerlemiş yaşına bakmadan iki soylu kadına aşk mektupları göndererek, zengin kadınlar vasıtasıyla kocalarının paralarından fayd
Dine Bağlı Varoluşçulara göre, Allah mutlak bir varlıktır. İnsan kendi başına sorunlar karşısında yetersizdir. Varoluşun sonu hiçliğe değil Allaha ulaşmalıdır.
Millet olarak, maalesef okumuyoruz. Okumayı boş ve zahmetli bir uğraş olarak görüyoruz.Batılılar günde en az iki üç gazete okurken ülkemizde toplumun yarıdan çoğu ayda ancak bir gazete okuyor!
“Başkalarının senin konuşmandan hoşlanmamasının aslında bir tek nedeni vardır. O da sürekli kendinden bahsediyor olmandır.” Rakefakald
Tarihin ilk zorunlu göçü.Can yakan bir kitlesel acı yaşandı 1924 mübadelesiyle.Uyum sağlayana dek gözyaşıyla yoğruldular.Hayatları boyunca yarım kaldılar.Oralardan ayrılırken belki sordular kendilerine “Şimdi biz gurbetten mi çıkıyoruz? Yoksa gurbete mi gidiyoruz diye?”Belki hayat boyu bu zor sorunun cilt cilt cevapları vardı akıllarında.
”Bize burası sahip. Ama
Fakir Baykurt