Hükümet Pkk'ya Teslim Oldu - Millet Olmadı!
AKEPE artık DTPleşmiştir. Bunu da gayet iyi HAZMETMİŞTİR.
"İnsan, yaşamın anlamsızlığını fark ettiğinde, ya intihar eder ya da bir komedi yazar." - Albert Camus"
"İnsan, yaşamın anlamsızlığını fark ettiğinde, ya intihar eder ya da bir komedi yazar." - Albert Camus"
AKEPE artık DTPleşmiştir. Bunu da gayet iyi HAZMETMİŞTİR.
Türkiye'de yaşanan bazı sorunlar üzerine bildiklerimi ve görüşlerimi aktarmak üzerine güzel Türkiye'mizde yaşayan ırkların bir barış çerçevesinde yaşamasını dilediğim bir yazı...
Karşısında muhalefet hedefi olan bir ana muhalefet lüksü kalmamış. Bilakis iktidar hedefi olan ve halkın gündemini yakalamış çetin bir muhalefet vardır...Kısa adı AJC olan Amerikan Yahudi Kongresi, 2004 yılı Ocak ayında New York’taki HSBC binasında düzenlenen törenle Başbakan Recep Bey’e ‘Cesaret Ödülü’ vermişti...Ampulün şifreleri çözüldü. Patladı patlayacak. Yeni
Korkmamız gereken şey siyasete şiddetin bulaşması ya da insanların kötü yönetimler karşısında umutsuz ve umursamaz olmasıdır-tepkisiz kalmasıdır.
Güzel ülkemin halleri de kendine mahsustur. Bu ülkenin vatandaşları hukuk önünde eşit olsa da bazı çevreler kendilerini halktan üstün görürler. Kendilerini birinci sınıf, ötekileri ikinci sınıf vatandaş sayarlar. Bu durum son günlerde daha belirgin olarak görülüyor. Bu çevreler Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olan Abdullah Gül’ü bir türlü kabul edemiyorlar.
Türkler robot üretemez mi? Öyle bir üretir ki parmaklarını yersin!
ATATÜRK’ün doğum tarihinden, ölüm tarihini çıkarırsanız ne kalır? Hadi bilin bakalım. Tık yok mu? Anlaşıldı. Sizin bir an evvel “takıntılarınızdan arınma vaktiniz” gelmiş demektir. “Tak tak”. Kapı vuruluyor. Kim o? Ben “takıntınız”. Yukarıda sorulan sorunun cevabını bulmak için çaresiz “altı zır zır delinin” geçtiği süreçten geçecek ve kapıyı
Bu ülkeyi bölmek için PKK'ya ya da dış güçlere ihtiyacımız olduğuna inanmıyorum çünkü siyasetçilerimiz bu bölme işini gayet iyi götürüyor.
Herkes tutturmuş, “Türkiye nasıl kurtulur?” diye soruyor. Yahu bu konuda doğru soru nedir, önce ona bakalım.
Yıl 1923 aylardan ekim ve günlerden 29.. bir sabah uyanıyoruz ve bağımsızlığımız elimizde.. Artık daha özgür ve huzurluyuz..
İslamcı muhafazakâr iktidar, devlet teşkilatında kadrolaştıktan sonra, başka bir tabirle devleti dönüşüme uğrattıktan sonra, sıranın topluma geldiğini söylem ve eylemleriyle açığa vurmaktadır. Kendi yaşam tarzlarını toplumun bütününe dayatma gibi bir anti-demokratik tavır sergilemektedirler. Özellikle yerel yönetimlerde, söz sahibi oldukları yerlerde muhafazakâr yaşam biçiminin bütün kural ve kaidelerini zaten
Kapitalizm, Afrikanın doğal kaynaklarını nasıl ele geçirdi?
Bu sorunun cevabını Kenya bağımsızlık mücadelesi önderi ve Kenya'nın ilk Cumhurbaşkanı olan Jomo Kenyattadan (1894-1978) dinleyelim: "Batılılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim elimizdeydi,
Artık her gece yatağa yatarken huzursuz uykular görüyorum, küçük kurtçuklar kemiriyor yüreğimin karanlık odalarını, böylesine "yan gelip yatmanın" rehaveti acaba kaç askerimize mal oluyor, kaç gencecik beden toprağa düşüyor atıl beyin jimnastikleri yaparken, ya da birileri "arsız medine dilencileri" gibi icazet almak için kapılar aşındırırken kaç cana mal
Kürt eleman meselesi.!
Bana bakın Kürt biraderler.!?
Yıllardır Kürtçe Kürtçe diye yaygaranızdan geçilmedi.
Şimdi de öğrenmeye yanaşmıyosunuz.
Ne lan bu.!?
Beyaz saçlı yaşlı bir kadın. Eski elbiselerine karşın üzerinde eskimeyen bir zarafet ve garip bir naiflik duygusu var. Dirseğine geçirmiş olduğu ortopedik bastonuna dayanarak bana doğru seslendi. Son derece nazik ama yalvarmayan ve öylesine tanıdık bir edayla. Mürekkep yaladığı belli olan temiz Türkçesi ve nazik bir ses tonuyla
“ Ah kızım hiç rahat olur mu, her sabah izliyorum, erkekler karılarını aldatıyor, kesiyor biçiyor, o çoluk çocuk aç açıkta, her yanı açık kadınlar televizyonlarda ünlü oluyor. Bizim başımız bağlı, namusumuzla oturuyoruz diye kimse bizi televizyona çıkarmıyor. Asıl ünlü olması, örnek olması gerekenler bizi. Bak mesela sana, altında
“Doğru olan “ı yapmayan “susmayı” tercih eden aileler kara bir kadercilik anlayışıyla hareket ettiklerinde zannediyorlar ki bu olayın vebalinden kurtulacaklar.