Sevgisiz Kavrulan ve Savrulanlar
Yaşamınızda temel taşı olan sevginin eşliğinde yaslar, yaşlar, izler, yaralar, çizikler de olacaktır. O zaman dolu dolu yaşadım diyebilirsiniz.
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, en azından bir süreliğine, başka bir varoluşsal bunalıma dönüşmesidir." - Franz Kafka"
"Yazmak, varoluşsal bir bunalımın, en azından bir süreliğine, başka bir varoluşsal bunalıma dönüşmesidir." - Franz Kafka"
Yaşamınızda temel taşı olan sevginin eşliğinde yaslar, yaşlar, izler, yaralar, çizikler de olacaktır. O zaman dolu dolu yaşadım diyebilirsiniz.
Arto Tunçboyacıyan Zetuni Zar. işte bu ezgi. ilk duyduğum anda bilincimi çepe çevre kuşatan sözcükler. öyle bir ezgi ki, hiç tadılmamış duygular, hiç sezgilenmemiş hisler, ve hiç içsenmemiş başka başka şeyler var içinde bu ezginin. biliyorum bu sözcükler ve aşağıda okuyacğaın yetmez çözmeye büyüsünü bu ezginin. ama dilim
"yaşam bir oyuna benzer,istediğimiz kartları elde etmek elimizde değildir;ama iyi oynamak elimizdedir!" (Terence)
Kimi sevda zordur, ağırdır. Sarp yolardan geçilir. Kimi zaman hızlı koşulur kimi zaman ılık yaz yağmurlarında ıslanılır. Kış ortasında rengârenk çiçekler açtırır. Kimi zaman yaz güneşi gibi ısıtır içinizi kimi zaman ışıkları solar. Kanadından berelenmiş bir kuş gibi uçarken acı çeker.
Erguvan rengi bir pelerin bu gece üzerimde... İmparatorluk moru de istersen. Gücün, kudretin, kuvvetin simgesiymiş bir zamanlar firavunlar diyarında... Hayallerimde sarıldım sımsıkı mor bir düşün düşüncesiz düşmanlığına... Hem düştü hem düşmandı. Mor, düş ve düşmanlık sarhoşluğumda cılız adımlarla boş sokaklarda sallandı...
omelas'ı terkedenler adlı kitabı anımsamak amacıyla sevgiliye yazılmış bir mektup
En güzeli de, her gece başımı yastığa koyduğumda senin beni hala hissettiğini düşünebilmemdi. Artık bunu yapamayacak kadar büyük bir geç kalınmışlıktayız. Ben bir boşlukta süzülerek senin gülüşünü hayal ediyorum. Bir başkasıysa o gülüşü yaşıyor...
Aşk ve onun bizleri türlü türlü düşürdüğü haller ve daha birçok önemli öğütler ve de bilgiler içeren sizler için bir yazı...
Altından kalkamayacağım kadar ağırdı söz yükün.
Bir de ellerime tutuşturduğun hatıra yükün...
hep yazıldı ateş ve pervane hakkıdna. kimi zaman pervane ateş oldu kimi zamanda ateş pervane. sevgili hârdı, ateşti, en kızılıydı alevlerin. ben de pervaneydim. kısacası, ateş ve pervane ikilemine kendi aşkımın gözünden farklı bir bakış.
İçimizdeki boşluğu hüzünlerle doldurur sonbahar… Dallarımızdaki son diri yaprakları da döker sert esen rüzgâr… Toprak kokar kınalı ellerimiz… Gözlerden süzülen son damla yaş yerçekimine direnemeyerek çatlamış toprağa düşer upuzunca… Hayata dair gerçekler geçer gözlerimizin önünden. Ömrün de ilkbaharı, yazı, hazanı ve kışı var elbet… Dağların yamaçlarından esen rüzgârlar
yazdığım, yazabildiğim, sevebildiğim, duygularımı bir kafese sıkıştırmadığım sürece, bazen bir insana, bazen peygamberime, bazen allahıma olan aşkımı gizlemem.
Enis Batur