Rodin ve Şair
Rodin, 'Düşünen Adam' heykelini ilk yaptığında eserine 'Şair' adını vermiş, çünkü o niyetle başlamış.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Rodin, 'Düşünen Adam' heykelini ilk yaptığında eserine 'Şair' adını vermiş, çünkü o niyetle başlamış.
Birine ait ve ya sahip olmak cümlesinin çok çirkin olduğunda karar kılıyorum. ama sahipmişim gibi yaşıyorum, aitmişim gibi tapıyorum.
Tökezlediğimiz her taşın altında bir minicik uçuç böceği size bakıyor merakla ve hiç bitmiyor bu döngü.Görmek, anlamak ve sevmek...Budur yaşamın özü.
Artık yazmak zorundayım sadece.. sana anlatamıyorum. Ve dayanamıyorum da.. hep derdin yazılması gerekir bu hikayenin.. herkesin canını acıtacak kadar sadedir çünkü ve gerçektir. Eksiği fazlası benim olsun. Ben olayım bu sefer açıkca korkusuzca.. ama hiçbir zaman bilemeyeceksin.. gerçekten ben miydim gördüğün, sevdiğin.. ya da yalnızca hayal miydim.. gittiğimde
Dünyayı görüp de seni göremiyorsa bu gözlerim, gözlerime lanet olsun; tüm acıyı hoşgörüyle yoğurup güleryüzle sunan bu yüreğime lanet olsun seni hissedemiyorsa...
zordur bazı şeyleri başarabilmek..unutmayı başarabilmek mesela..severek,hissederken bitirmek herşeyi...
"Yaratıcılık özenle korunması gereken bir çiçeğe benzer. Sevgi ve ilgi onun gelişip serpilmesine; yergi ve ilgisizlik ise, henüz gonca iken onun kurumasına yol açar.” (Alexs F. Oxborn )
Sevdalaniriz... Ama Hi̇ç Düşündükmü Aslinda Neye Svdealayiz?
Yanıyorum alev alev... Yanaklarımdan, kulaklarımdan, ellerimden tüm sinir uçlarımdan alevler fışkırıyor. Sanki bir yanım buz tutmuş, diğer yanım ise alev alev yanıyor. Şu an uyumak, korkunun serin sularına atılmak, uykunun girdaplarında boğulmak, bilinmezlerle karşılaşmak istiyorum. Bir bakış, bir his, bir güvence özlemimde.
Uykusuz kaldığım her gece, bir gün fazladan yaşıyorum sanki. Yaşıma yaş, karanlığıma karanlık katıyorum. Dipsiz kuyularda sessizliği bozacak bir taş bekliyorum bazen suya düşecek, suya düşüşüyle çıkan ses duvarlarda yankılanırken, etrafa damlalar halinde sıçrayan sular istiyorum yüzümü yıkayıp yeni güne uyanmak için.
Günlük bir olay belki. Belki de çok sıradışı... Sabahın altısında kim kavga eder ki?
Çocuklarımız!
En değerli varlıklarımız!
Bizi hayata bağlayan canlarımız!
Çocukları çok seviyorum!
Çocukluğumdan beri hayatımda, tanımak istediğim ancak sevilmeme korkusuyla uzak durma kararı aldığım, böylece tanıyamadığım değerli kişiler oldu. Bir de aynı şekilde, benden uzaklaşmayı tercih eden bazı arkadaşlarım, dostlarım oldu. Zamanla edindiğim farkındalıklarla, istemeden bu kişileri kendimden, benim uzaklaştırdığımı anladım. Her biriyle yaşadığım tüm anlar için şanslıyım. Onlara kızdığım,
Dışardan gelen güçle değil, özündekinde ara hayat ırmağının coşkusunu....Bir sevgi bağında üzümler der...koruksa...bekle olgunlaşsın..ama bil ki...senin gözlerindeki ışıktır hayatı aydınlatan...Kaynağından gelir özsu...Unutma... yumruğun kadardır gücün diye korkma, o yumruğun içindeki azimdir önemli olan...Yaşamak...zoru başarmak...bu olsa gerek.
Kadın okuyucularım lütfen kızmasın bu yazıma...Ama bu bir gerçek!..Zor beğeniyoruz, değil mi?
Gülüşlerime hüzün saklı.Onu görmenden korkuyorum. Mutlu iken zaman çabuk geçermiş. Zamanın geçmesinden korkuyorum. Girdiğim zaman tünelinin ucundaki ışıktan korkuyorum. Kalbimi sana emanet etmekten korkuyorum. En kötüsü de bir ömür sana sevdalı kalmaktan korkuyorum.
Kız erkeğin en çok gözlerini sevdi.. O gözlere ömür boyu bakabileceğini hissetti. KİM BİLEBİLİRDİKİ?
korkmayın benden.. ben insan olmaya çalışıyorum ve öfkem yüreğimdeki çocuğu korumak içindir bu kirlenmiş düzene karşı...
Sabahattin Ali