Ben Kavun Likörü Kokacağım ve Her Fırsatta Seni Göt Edeceğim
Yani başa dönmem gereksede. Gene de sana dönmeyeceğim. Beni unut.
Ben, kavun likörü kokacağım.
Ve her fırsatta seni göt edeceğim.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Yani başa dönmem gereksede. Gene de sana dönmeyeceğim. Beni unut.
Ben, kavun likörü kokacağım.
Ve her fırsatta seni göt edeceğim.
Ne olursa olsun bildiğin, başarılı olacağına inandığın yolda , işte kim ne derse desin asla vazgeçme, tıpkı sağır kaplumbağa gibi davran...
Hayat bazen yaşamk istemediğimiz şeylerle karşılaştırır bizi, onlardan ders çıkarabilelim diye..Ben ne yapması gerektiğini çok iyi bilip yapamayanlardanım.Dilerim siz benim gibi olmazsınız..
Lakin o günkü karpuzlar şimdiki karpuzlara benzemiyordu. Kabukları siyaha çalan koyu yeşil, çekirdekleri simsiyah… Tadı mı? “Anzer Balı” gibi olurdu. Şırası bile koyu ve yapışkandı. Şimdi öyle mi? Şimdi ne karpuzundan ne de insanından…
Zeki insanları alt etmenin en kestirme yolu onları detaylarla yormaktır.Kurnaz ve o derece de aptal insanlar detayları çok severler.Çünkü küçük hesap peşindedirler.Oysa zeki insanlar büyük düşünürler ve zor problemleri çözmek isterler.Maalesef en kolay ve basit olasılığı akıllarına getiremezler.
"Dosta dostun zahmeti ağır gelir mi? Zahmet içtir, ruhtur. Dostluksa onun derisine benzer. Dostluk nişanesi beladan, afetlerden, mihnetlerden hoşlanmak değil midir? Dost altın gibidir. Bela da ateşe benzer. Halis altın, ateş içinde saf bir hale gelir."-Mevlana-
Hani sevmek yetiyordu gülüşleri büyütmeye?
Ama onun gülüşlerini büyütmeye yetmemişti.
Sadece acı bir gülümseme takılıp kalmıştı yüzüne. Ve gülüşlerinde saklanmıştı hüzün. Aradığı sevgiydi, sevgili bahaneydi.
krishnamurti, insanı mutlu ve koşulsuz olarak özgür ve insanı bencillik ve acının serin şarlanmalarından özgürleştirme yoluna koyuldu. herhangi bir felsefe getirmek yerine gündelik yaşamlarımızda her birimiz ilgilendirin şeylerden konuştu. yaşam sorunlarından, bireyin güvenlik ve mutluluk arayışından, insanın hırs, şiddet, korku ve acı gibi içsel yüklerden kurulma ihtiyacını ele
Ay ışığındaki gölgeler gibisin karanlıkta kaybolan, bir var bir yok olan. Şimdi uzun bir yoldan gelmiş yolcu gibiyim gecenin karanlığından han kapılarına doğru yürümüş, kapalı kapıları aralayıp davet edilmeden içi girmek isteyen. Bir adım sonra sen, bir adım geri yalnız ben. Hangisini seçmeliyim ki bilemedim zaten. Yazmak istedim,
Tökezlediğimiz her taşın altında bir minicik uçuç böceği size bakıyor merakla ve hiç bitmiyor bu döngü.Görmek, anlamak ve sevmek...Budur yaşamın özü.
Sanırım bunca yılın verdiği olgunlukla ağaran saçlarım öğrendi de bir gün o güzelim rengini kaybedeceğini,ben öğrenemedim yitişlerdeki anlamsızlığı.
Kimi zaman zor gelir gitmek.Kimi zaman da zor gelen kalmaktır.Yaşamımız tercihlerimizin toplamıdır.Ve bazen yaşamımız ayrılıklar toplamıdır.Yarım kalan şiirleri,yarım kalan öyküleri barındırır.
seni sevmek ne kadar kolaydı oysa...kelimelerin ardına saklanan sevgiyi bulmak ne kolay olmuştu...
Rodin, 'Düşünen Adam' heykelini ilk yaptığında eserine 'Şair' adını vermiş, çünkü o niyetle başlamış.
Eleştiri
Veya tenkite açık olmayı
Sabır ve samimiyetle fikirlerini
Paylaşmayı amaç edinmelidirler…